21: TESLİMİYET

15.5K 1.1K 1K
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Cesur ve onurlu diyecekler, hâlbuki suskun ve kederliyim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Cesur ve onurlu diyecekler, hâlbuki suskun ve kederliyim."- İsmet Özel

Saatler birbirini kovalıyordu, benden geriye kalan karanlığa bıraktığım sessizliğim ve öfkemdi. Sinirliydim yanımdaki gecenin adamına, suskunluğum gelecek olan fırtınanın habercisiydi belki de. Şu saatten sonra kendimden her şeyi bekliyordum Leza'ya karşı, insan tek kişiyle de bir gösteri yapabilirdi öyle değil mi?

Sırtımı soğuk duvara dayamış, gelecek olan darbelere göğsümü germiştim. Bile isteye girecektim o cehennem çukuruna fakât kendimle götürüp alevlerin içine atacağım çok insan vardı. Geçmişim, bugünüm, yarınım, o insanlarla doluydu. Gözyaşlarım boşuna akmamıştı, kanım toprağa boşuna karışmamıştı, karmaya olan inancım vardı. İnsanlar ruhumun derinliklerine tahtlarını kurup, duygularımı parmaklarında oynatmaya çalışıyorlardı. Gözlerinde kukladan farksızdım, herkesin benden beklediği bir çıkarı vardı. Gerek Safir'in gerek de diğer liderlerin, benden bekledikleri bir şeyler vardı.

Önümüzdeki savaşın onlar için de bitmesiydi belki de umut ettikleri, bitirecek olan ben miydim? Tanrı elime silahı vereceğini söylüyordu, peki silahı ona doğrultmayacağım ne malûmdu? Duygularım onun tarafından manipüle olsa da, zihnim hıçkırıklara boğularak ruhumdan medet umsa da, gözlerim kapalı bu dikenli yollardan geçmeye hazırdım. Bacaklarımı kendime doğru çekerek kollarımı sardım dizlerime, şimdilik küçük bir çocuk olarak kalabilirdim.

Ne de olsa yanımdaki adam merhametini küçük bir çocuğun kalbine gömdüğünü söylemişti. Çocuklara olan bir hassasiyeti, bir zaafı vardı. Bunu açıkça belli etmişti fakât şu konumdayken onu sorgulamayacaktım. Dehâ'ya anlattığı gibi geçmişini bana da anlatacaktı, ben ise Dehâ gibi kendimden taviz vermeyecektim. İkisinin birbirlerinden çıkarları vardı, Esved'in geçmişinin acısını çekecek olan ben değildim. O zaten bir tanrı olarak acılarını üstlenmiş, geçmişinin gölgesinde büyüyerek kendini yetiştirmişti. Gömülmeyi bekleyen ben değildim, unutulmayan geçmişlerdi.

Kanıma karışan o zehri doruklarıma kadar hissediyordum, yanlış bir zamanda geldiğini biliyordum. Beni bu hâle getirdikten sonra buradan çıkmak için çırpınmam gerekiyordu belki de, bu odaya elini kolunu sallaya sallaya koca bir hiç için mi gelmiştim? Beni tanımayan ruhları, tanımaya yüz tutacaktı. Asaf'ın bana öğrettiği en önemli şey, hayata karşı bitmek tükenmez bir yaşam savaşıydı. Kafamı yavaşça soluma, onun oturduğu yere doğru çevirdim. Gördüğüm silüet az öncekinden çok daha farklıydı. Öfkesi dinmiş, belki de olabilecek en rahat şekilde sigarasının zehrini soluyordu.

1049 | BxBWhere stories live. Discover now