5. Bölüm

634 58 132
                                    

Arkadaşlar burdan sonrasını düzenlemeden atıyorum çünkü açıkçası düzenlemeye pek vaktim yok, zaten düzenledikten sonra yorumlarınız da görünmüyor... Ayrıca iki yıl önce dokunduğum satırlar bunlar, ilk yazımlarım yani benim için özeller. Hatalar var ama çok da şey yapmayın..


...

"Çak bakalım!"

Evet, sonunda dayanamayıp yardıma gelmiştim. Geldiğimde Uğur Böceği yerdeydi. Yenilmek üzereydi. Hayret, Viperion veya Rena Rouge gelmemişti. Şaşırdım ama bir şey belli etmedim. Paris'i tekrar ikimiz kurtarmıştık. Bana karşı davranışları her zamankinden biraz daha yumuşaktı bu sefer. Anlam verememiştim ama bir şey demiyordum. Bana böyle davranması hoşuma gidiyordu. Ama demiştim, onu eskisi gibi sevmiyordum.

  Gitmek üzere arkamı döndüm. Ancak o gitmeye hazırlanmamıştı. Bana bakıyordu. Dönüp ona baktım ve tek kaşımı kaldırıp 'Bir şey mi oldu?' Şeklinde baktım. Bana yaklaştı.

"Kara Kedi.. Bu aralar seni aksattığımın, hatta baya aksattığımın farkındayım ama-"  devamını dinlemek istemedim ve sözünü kestim.

"Farkındasın ama ne? Sana kırıldım tamam mı! Seni eskisi gibi sevmiyorum artık Uğur Böceği. Her şey istediğin gibi. Sadece Partneriz. Ne sen benden, ne de ben senden hoşlanmıyorum.  Akumalar dışında da görüşmüyoruz. Oh işte! Her şey senin istediğin gibi oldu daha ne istiyorsun bu zavallı kediden?!"  diyip arkamı döndüm. Belki bu kadar tavır fazlaydı, ama artık dayanamıyordum. Benim de bir sınırım vardı.

  "Kara Kedi lütfen yapma böyle. Ben seni seviyorum kedicik inan bana."

  "Sevme beni Uğur Böceği. Kimsenin yapmadığını sende yapma." 

  Sanırım ağlayacaktı, sesi titriyordu.

  "Böyle deme lütfen benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsun Kara Kedi. Sen olmasaydın hiçbir şeyi başaramazdım ben. Bana destek verecek kimse olmazdı."

  "Evet belki. Ama en zor zamanlarımda senden veya başka birinden asla destek alamadım değil mi? Ve artık istemiyorum da. Benim yanımda olmayanın yanında değilim artık." dedim ve sopamla acele bir şekilde yanından ayrıldım. Bana göre her şeyde haklıydım.

   Gizli yerime doğru gidiyordum. Kimsenin beni bulamayacağı yere. Huzursuz olduğumda vakit geçirebileceğim tek yere. Annemin bile olmadığı, o ıssız, huzurlu yere.

  Marinette'in Anlatımıyla

  Kara Kedi bugünki akumalıda ben güçsüz kalıp neredeyse kaybedene kadar gelmedi. Neden gelmediğini iyi biliyordum. Bana açıkça kırılmıştı. Ve son sözleri... Kesinlikle onu sandığımdan daha fazla kırmıştım. Kimsenin onu sevmediğini söylüyordu. Ben de dahil. Ona onu -partner olarak- sevdiğimi hiç mi yansıtamamıştım yani? Beni eskisi gibi de mi sevmiyordu? Evet, Bana aşık değildi. Artık 'Leydim' de demiyordu. Ona aşık değildim ama açıkçası bu durum içimi yakmıştı. Bir şekilde, bir yolla gönlünü almalıydım onun.

  Beni sevdiğini biliyordum, buna rağmen ona yanlışlıkla da olsa, ağzımdan da kaçırsam çıktığım birisinin olduğunu söylememem gerekirdi. Dünyadaki en aptal ve en kötü Uğur Böceğiyim!

   Luka'nın yanına gitmedim. Bi haller vardı zaten onda da. Neler oluyor anlamıyordum. Anlamaya kafa da yormadım. Kara Kedinin gittiği yeri acayip merak etmiştim. Ama çoktan gitmişti. Ne şans ki gittiği yönü görmüştüm. Gitmem gerekiyorsa, saklanmam gerekti. Beni görürse daha da kırılırdı. Kara Kedi alıngan birisi hem.

   Düşünerek yola çıktım. Şehrin biraz daha dışında, deniz kenarı bir yerdi geldiğim yer. Apaydınlık, günlük güneşlik olan hava bir anda gri rengi almıştı. Deniz çok dalgalıydı. Büyük, azgın dalgalar denizin hemen kenarındaki büyük kayalara çarpıyordu. Kayalıklar sahil boyunca uzanıp gidiyordu. Kayanın birinin üstünde bir karaltı vardı. İlk görüşte anlamıştım. Bu Kara Kedi'ydi. Yanına gitmeli miydim? Yoksa olduğum yerde durmalı mıydım? Belki de eve dönmeliydim.

İçimde Kaldı... | Miraculous ✓Where stories live. Discover now