-29-

1.1K 46 18
                                    

"Sinan? Hoş geldin. Buyur geç." 

"Hoş buldum Balım." 

"Abim evde değil yalnız." 

"Abini görmeye geldiğimi kim söyledi?" dedi tek kaşını kaldırarak. 

"Tamam. Konuşuruz. Salona geç." 

Sinan salona doğru giderken ben de gözlerimi son kez silip salona geçtim. 

"Neden ağladın?" 

"Ailevi meseleler."

"Ailem yok demiştin. Bir abin varmış." 

"Varmış. Öldü sanıyordum ama yaşıyormuş." 

"Nasıl?" 

"Karışık biraz Sinan. Sonra anlatırım."

"Tamam. Sen benimle ne konuşacaktın?" 

"Neden beni hastanede yalnız başıma bırakıp gittin?" 

"Çünkü.. Sana zarar veriyorum Balım. Kendim yüzünden hayatımdaki bir güzelliği daha kaybedemem. Affet beni lütfen." 

"Affedeceğim." 

"Seni öyle bırakmak istemezdim cidden. Sana zarar vermemek için gittim. İyiliğini düşündüğüm için." 

"Anladım Sinan." 

"Kızgın mısın sen bana?" 

"Değilim." 

"Moralin niye bozuk o zaman güzellik?" 

"İkizimle kavga ettim." 

Sinan oturduğumuz kanepede bana daha da yaklaştı. 

"İkizin mi var?" 

"Maalesef." 

"Anlatmak ister misin?" 

Ansızın içimden gelen bir dürtüyle Sinan'ın göğsüne başımı koydum. Gözlerim dolarken anlatmaya başladım. 

"Annem öldü benim. Babam öldü. İkizim yüzünden öldüler. Benden, benden her şeyimi aldı. Ailede en çok ilgi gören kız olmak istiyordu. Beni ve abimi devre dışı bıraktı. Anne ve babamın ölümünü benden bildiler. Abim benim tarafımda olunca ona da etmediklerini bırakmadılar. Ben bunların hiç birisini haketmedim. Kardeşimin aç gözlü hırslı birisi olmasını ben istemedim." 
dedim. 

Hıçkırıklarım durmazken Sinan'ın göğsüne sıkıca sarılmıştım. Burnuma gelen meyve kokularının eşliğinde bir süre ağlamaya devam ettim. Ağlamalarım iç çekişlerine dönüştüğünde Sinan başımı göğsünden kaldırıp bana baktı. 

Elini yanağımda gezdirerek ıslanmış yanaklarımı okşadı. 

"Daha fazla üzülme lütfen güzelliğim. Üzülmene dayanamıyorum." 

Kendi gözleri de dolmuştu. Bir şey demeden yanağımdaki eline daha da bastırdım yanağımı. Gözlerim tekrar dolmaya yeltenince elini yanağımdan çekip gözlerimi sildi. 

"Ağlama ama güzelim. Lütfen ağlama. İçim burkuluyor. Yapma.." 

Gözlerimi silip ufakça tebessüm ettim. Sinan önce saçlarımı düzeltti. Sonra yanağımda durdu eli. Sonra dudakları alnıma değdi. Alnımdan yanağıma. Yanağımdan gözlerime. 

Sinan'ı kendimden biraz uzağa iteleyerek utançla ona baktım. Yanaklarım kızarmamıştı ama çok utanmıştım. 

Sinan'a baktığımda sırıtarak bana bakıyordu. 

"Sırıtma be angut!" 

"Çok tatlı oldun biliyor musun?" 

"Tatlı senin dayındır!" 

Böyle dediğimde kahkaha attı. Güzel de gülüyordu vicdansız. 

"Gülmesene ya!" dedim koluna hafifçe vurarak. 

Gülmesini durdurarak bana baktı. Ayağa kalkarak bana elini uzattı. Elini tuttum ama ne oldu anlamamıştım. 

"Oturmaya mı geldik ayol!" dedi birden. 

Ne? Dans mı edecektik? 

Beni ayağa kaldırdığı gibi telefonundan bilmediğim bir şarkı açtı. Salonda değişik değişik dans ediyorduk. Hayatımda hiç alışık olmadığım bir şeydi. En sonunda şarkı bittiğinde Sinan'la gülerek kanepeye çöktük. Ne yapıp edip beni güldürmeyi başarıyordu. 

"Çok teşekkür ederim Sinan. Yani beni yalnız bırakmadığın için."

"Her zaman güzellik. Her zaman yanında olacağım." 

Böyle dediğinde gülümsedim. Gözleri gülümsememe takılırken konuştu. 

"Sırf şu dudaklarındaki gülümsemeyi görmek için bile her zaman yanındayım." 



************

Merhaba sevgili okuyucularım,
yeni bölümle karşınızdayım. Umarım güzel bir bölüm olmuştur. Yazarınız coştu! Neysem.
Desteklerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar! 

HAYATIM // YARI TEXTİNG \\Where stories live. Discover now