-27-

1.2K 55 11
                                    


"Ne yaptın? Zengin koca mı buldun? Tabii sende nerde o başarı." dedi Şeyma. 

Şeyma'yı takmadan çayımı yudumladım. Okuldan birisinin elinde kağıt ve kalemle buraya yaklaştığını görünce gülümsedim. 

Demek beni unutmayan fanlarım vardı etrafımda. Kız elindeki kalemle kağıdı bana uzatarak büyükçe gülümsedi. 

"Şey, lütfen buraya imzanı atabilir misin? İdolümsün." 

Kızın elinden kalemi alıp kağıda imzamı attım. Kaçamak şekilde Şeyma'ya baktığımda dehşete düşmüş şekilde bana bakıyordu. 

"Sen nasıl?" 

Ayağa kalkıp Şeyma'nın karşısına geçtim. Şeyma'nın yakalarını düzeltirken konuştum. 

"Ben kraliçeyim tatlım. Sadece son zamanlarda gizleniyordum. Şimdi beni tanıma vakti." 

Şeyma ellerimi sertçe itince tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Tehditkar ses tonumla konuştum.

"Vay vay vay! Demek karşımda durmaya devam edeceksin." 

"Sen kimsin ki ben senin yanında olacağım!" 

"Sosyal medya hesaplarında Balım Cesur diye arattır bakalım, kimmişim." 

"Hah! Sanarsın ünlü model." 

Telefonunda bir şeyler yaptıktan sonra şaşkınca bana baktı. 

"Evet canım. O magazin haberlerindeki ünlü model benim. Her neyse senden daha önemli işlerim var. Ayağını denk alsan iyi olur." 

Magazin haberlerine baktığını anlamıştım çünkü Şeyma ara sıra gözlük takardı ve telefonundan baktığı şeyler bazen gözlüğüne yansıyordu. 

Okulda benim hakkımda daha önceden kötü konuşan kişilere soğuk bakıyor ve fazlasıyla egolu davranıyordum. Çünkü hak etmişlerdi. Ama dedikoduları duysalar bile takmayıp hiç bir şey yapmayanlara normal davranıyordum. 

Sırama geçip oturdum. Sınıftaki herkes bana bakıyor, fısıldaşıyordu. Hatta fotoğrafımı çekmeye çalışanlar bile vardı. Benim ünü olduğumu gören veya duyanlar da bizim sınıfın önüne doluşuyor, bana bakmaya çalışıyordu. Bense hiç bir şekilde onlara bakmıyor, sadece defterimdeki daha önceden çizdiğim resimlerle uğraşıyordum. 

"Ne bu kalabalık? Ne diye kapıda biriktiniz çocuğum? Açılın! Sınıflarınıza hadi!"  Hoca gelince yerimde doğruldum. 

Hoca herkesi kovduktan sonra sınıfa girip sınıfı süzdü. Bazılarının hoca umurunda bile olmadan hala bana bakıyordu. Hoca beni bir kaç kez süzüp konuştu.


"Bu ne kılık Balım?" 

"Serbest giyiniyoruz diye biliyorum." dedim tek kaşımı kaldırarak. 

"Okula gelebileceğiniz şeyleri giyinebilirsiniz. Kafam kadar olan yüzük mesela, getir onu buraya."

"Alamazsınız." 

"İzin istemedim Balım! Getir dedim." 

"Getirmeyeceğim. Sıkıyorsa alın." 

"Çok fazla oluyorsun Balım. Ben senin hocanım, benimle düzgün konuş." 

"Lütfen daha fazla şansınızı zorlamayın o zaman hocam. Çünkü bu yüzük bende kalacak ve istediğim gibi takacağım." 

"Peki. Sen bilirsin. Disiplinde görüşürüz." 

Omuz silkerek yerime oturduğumda herkes şaşkınca bana bakıyordu. Aslında bende kendime şaşırıyordum. Nasıl bu kadar hızlı eski halime uyum sağlamıştım merak ediyordum doğrusu. 

Hoca ders anlatırken sırama gelen bir not ile kafamı kaldırdım. Ayşe'nin bana baktığını görünce kafamı geri nota çevirdim. 
Meraktan çatlamamak için notu açıp okudum. 


'Çok pişmanım. Gerçekleri öğrendim. Beni affedebilir misin?'

Cevap yazıp geri gönderdim. 

'Tabii. Sorun yok. Küs değiliz.' 

Ayşe bana bakıp gülümsedi. Ben de aynı şekilde gülümsedim. 
İşte şimdi başlıyordu. Kim yanımda şöhret için, kim yanımda benim için duracaktı görme vakti. 


**************
Aynı gün attığım 2. bölüm. Aslında yarın atacaktım ama dayanamadım :) 

Her neyse sevgili okuyucularım,

Yeni bölümle sizlerleyim.
Umarım başarılı bir bölüm olmuştur ve umarım beğenmişsinizdir.
Desteklerinizi bekliyorum.
Keyifli okumalar!


:))))

HAYATIM // YARI TEXTİNG \\Where stories live. Discover now