-10-

3.4K 135 8
                                    


Kayalıkların üstünde oturmuştum ve gökteki yıldızlara bakıyordum. Evet, saat kaç olmuştu bir fikrim yoktu ama hava kararalı baya olmuştu. İçimden kalkmak gelmemişti. Eve gitmek istememiştim. 

Hava soğumaya başlamıştı. Ama eve gitmektense burada donarak ölmeyi tercih edecektim herhalde. Normalde olsa işimin olmadığına lanet edebilirdim, ama şuan beni buradaki manzaradan ayıracak bir işim olmadığı için minnet duyuyordum. 

Yanıma oturan birinin varlığını hissedince kafamı hafif sağa çevirdim. 
Şaşkınlıkla;

"Sinan ?"

"Balım ?"

"Sinan ?"

"Balım ?"

Tamam. Bu isim söyleme şeysini uzatmayacağım. 

"Ne işin var burada ?" 

"Hiç. Öylesine dolaşıyordum ve yalnız başına burada oturan bir güzellik görüp yanına geldim." 

Hafifçe güldüm. 

"Tamam öyleyse. Saat kaç ?" 

"Gece bir buçuk falan." 

"Fazla geç olmamış. Daha uzun bir süredir buradayım sanıyordum." 

"Fazla geç olmamış derken güzellik, senin yaşıtın olan herkes şuan en fazla yüzüne maske yapıp, arkadaşlarıyla dedikodu yapıyor olurdu. Yada ailesiyle de takılıyor olabilirler. Sen daha iyi bilirsin." 

Başımı gökyüzüne çevirdim. Ne beraber maske yapabileceğim bir arkadaşım vardı ne de beraber takılabileceğim bir ailem. Yavaşça ve burukça gülümsedim. Bugün yıldızlar daha mı parlaktı acaba. 

"Ne düşünüyorsun böyle ? Gözlerin doldu." 

"Hiç. Bir şey düşünmüyorum. Sadece, dediklerin için yalnız olmamam gerekiyordu." 

"Nasıl yani ?" 

"Yanisi, dediklerini yapmak için bir aileye veya birkaç arkadaşa ihtiyacım var." 

"Benim gibisin demek ?"

Kaşlarımı çatarak ona döndüm. Ailesi mi yoktu, arkadaşları mı ? 

"Hangisi eksik ?" 

"Ailem. Aile eksik." 

Acı vericiydi. 

"Anlıyorum." 

"Sana bir önerim var güzellik." 

Neymiş dercesine kaşlarımı kaldırdım. 

"Arkadaşın olayım."

Gülmeye başladım. Öyle ki gözlerimde yaşlar birikmişti. Sinan ise anlamamışçasına bana bakıyordu. Bakar tabii. 

"Kusura bakma lütfen Sinan. Arkadaşım olmayalı o kadar uzun süre oldu ki. Hayatıma o kadar süre yalnız devam ettim ki artık garipsiyorum böyle şeyleri."

Sinan da hüzünlü şekilde gülümsedi. 

"Sen boşver şimdi onu bunu. Önerimi kabul ediyor musun onu de." 

Yavaşça başımı salladım. 

"Kabul edelim bakalım. Sırtımdan bıçaklarsan süründürürüm seni ama." 

"Söz öyle bir şey olmayacak." 

Aniden esen rüzgarla beraber titredim. Hava ne ara bu kadar soğuk oldu ya. Sinan'a baktığımdaysa ceketini çıkarmak için harekete geçmişti. Koluna dokunarak bana bakmasını sağladım. 

"Gerek yok. Gerçekten. Soğuk iyi  geliyor." 

"Emin misin ?" 

Gülümseyerek başımı salladım. Bir süre yüzümü incelediğinde ceketini bıraktı. Önüme döndüm. Gökyüzüne son kez baktım. Ve önümde uçsuz bucaksız duran denize de. Sürekli böyle oluyordu. 

Burası, bu kayalıklar, bu deniz, bu gökyüzü. Ya benden can alıyordu ya da bana can katıyordu. 

Sinan'a baktığımdaysa elinde telefonla uğraştığını görmüştüm. 

"Ne yapıyorsun ?"

"Müzik açacağım. Ne tür bir şey dinlersin ?" 

"Ver telefonu bakayım ne müzikler var." 

Telefonu bana uzatınca telefonu aldım. Müziklerine sırayla bakarken neredeyse türkçe şarkı olmadığını görünce durdum. 


Garip bir şekilde yüzüne bakarken ne oldu gibisinden başını salladı. 

"Bu şarkıların hepsi yabancı ama."

"Yabancı şarkı da güzeldir. Seç birini." 

Şarkılara göz gezdirdikten sonra  herhangi birini seçtim. Madcon- Beggin (Şarkıyı medyaya bıraktım.) şarkısı açıldı. Sadece bir kere dinlemiştim. Güzel şarkıydı. Sinan gözlerini kapatarak bir süre şarkıyı mırıldandı. 

Bende ona ayak uydurarak gözlerimi kapattım. Ama şarkıyı mırıldanmadım. Sadece bundan sonra olacak ne varsa akışına bırakmıştım. Şimdilik sadece yeni arkadaşımın olmasının tadını çıkaracaktım. 


*****


Selam sevgili okuyucularım,

Yeni bölümle sizlerleyim.
Umarım başarılı bir bölüm olmuştur ve umarım beğenmişsinizdir.
Desteklerinizi bekliyorum.
Keyifli okumalar!


:))))


HAYATIM // YARI TEXTİNG \\Where stories live. Discover now