22. Bölüm

248 33 44
                                    

''Çok sevmek ya da hiç sevememek ikilemi beni sensiz uyumak zorunda bıraktı. Sanırım, ben senin kaçmama yardım etme şeklini sevdim. Yavaş yavaş sevdiğin biri olmaya alışıyordum. Ben kendimi teslim ettim, sense, tetiği çektin.''



   ''Chanyeol, sana söylüyorum, kaza değildi.'' Tekrar bahçedeydik, Rapor'a kadar vakit geçiriyorduk. Onunla konuşacak fırsatı yakalamam tüm günümü almıştı.

   ''Fakat yıkılmış gibi görünüyordu ve sürekli özür diliyordu,'' diye karşı çıktı. ''Hem nasıl kaza olamaz ki?''

   İç çektim. ''Sana söylüyorum işte. Ben, Jae-hyun'u her gün görüyorum ve bu, Hyunjin'in spot ışıkları altındaki anını yok etmek için uyguladığı sinsice bir yöntemdi. Fazlasıyla rekabet düşkünü biri.''

   ''Eh, eğer benim ilgimi Hyunjin'den uzak tutmak istemişse, başarısız oldu. Erkekle neredeyse bir saat geçirdim. Çok hoş zaman geçirdim, hem de.''

   Bunu duymak istemiyordum. Aramızda ufak ve belli belirsiz bir şeyin olduğunu biliyordum ve bunu değiştirebilecek bir şeyle uğraşmak istemiyordum. Kendim bu konuda ne hissettiğimi bilene kadar değil.

   ''Peki, Woohyun konusunda?'' diye sordum.

   ''Kim?''

   ''Nam Woohyun? Jae-hyun'a vurdu ve sen de onu dışarı attın, hatırladın mı? Woohyun'un tahrik edildiğini biliyorum.''

   ''Jae-hyun'un bir şey söylediğini duydun mu?'' Ses tonu kuşkucuydu.

   ''Eh... Hayır. Fakat Woohyun'u biliyorum ve Jae-hyun'u da biliyorum. Sana söylüyorum, Woohyun, doğrudan şiddete başvuracak türden bir insan değildi. Jae-hyun, kalpsizce bir laf etmiş olmalı ki o da bu şekilde davrandı.''

   ''Baekhyun, erkeklerle benim geçirdiğimden daha fazla vakit geçirdiğini biliyorum fakat onları gerçekten ne kadar iyi tanıyorsun? Odanda ya da kütüphanelerde saklanmaktan hoşlanıyorsun. Daha da ileri gidip, hizmetçilerinin karakterlerini herhangi bir Seçilmiş'in karakterlerinden daha iyi bildiğini söyleyebilirim.''

   Muhtemelen haklıydı ama gerim adım atamazdım. ''Bu hiç adil değil. Yohan hakkında yanılmamıştım, değil mi? Onun hoş biri olduğunu düşünmüyor musun?''

   Surat yaptı. ''Evet... Hoş biri, sanırım.''

   ''O halde, neden Jae-hyun'un yaptığının planlı bir hamle olduğunu söylediğimde bana inanmıyorsun?''

   ''Baekhyun, senin yalan söylediğini düşündüğümden değil. Eminim, sana o şekilde görünmüştür. Fakat Jae-hyun üzgündü. Ayrıca, bana karşı cana yakın davranmaktan başka bir şey yapmadı.''

   ''Bahse girerim ki öyledir,'' diye sessizce mırıldandım.

   Chanyeol, ''Bu kadarı yeterli,'' diyerek iç çekti. ''Şu anda diğerleri hakkında konuşmak istemiyorum.''

   ''Benim takım elbisemi de çıkarmaya çalıştı, Chanyeol,'' diye şikâyet ettim.

   Öfkeli bir şekilde, ''Onun hakkında konuşmak istemiyorum dedim,'' dedi.

   Canıma tak etmişti. Oflayıp puflayarak kollarımı havaya kaldırdım ve bacaklarımın üstüne pat diye bıraktım. O kadar sinirlenmiştim ki çığlık atmak istiyordum.

   ''Bu şekilde davranacaksan, eşlik etmemden hoşlanacak başka birilerini bulacağım.'' Yürüyüp gitti.

   ''Hey!'' diye seslendim.

꧁SELECTİON꧂Where stories live. Discover now