5. Bölüm

270 40 54
                                    

7-8 ay bölüm atmayıp bunun telafisi olsun diye her güne yeni bölüm yetiştirmeye çalışan bir adet ben bırakıyorum, buraya. Medyaya çok sevdiğim şarkılardan bir tanesini koyacağım, isterseniz dinleyebilirsiniz. Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar  dilerim. 


   Bir hafta sonra, Jongin'i, ağaç eve kadarki yarışımızda geçtim.

   Ağaç evde olmasını istediklerimi taşımak biraz zor oldu ama başardım. Birinin ağaca tırmandığını duyunca, tabakları son bir kez daha düzenledim.

   ''Böö.''

   Jongin sıçrayıp kahkaha attı. Bizim için satın aldığım yeni mumu yaktım. Beni öpmek için ağaç eve girdi ve hemen sonra ona, bu hafta neler olduğunu anlatmaya başladım.

   Haberlerin heyecanıyla, ''Sana hiç kayıt sırasında yaşananları anlatmadım,'' dedim.

   ''Nasıl gitti? Annem çok kalabalık olduğunu söylemişti.''

   ''Çılgıncaydı Jongin. İnsanların neler giydiğini görmeliydin! Ve eminim ki kazanmaya çalıştıklarının piyangodan bile daha zor olduğunu biliyorsundur. Yani ben hep haklıydım. Carolina'da, seçmek için benden daha ilginç insanlar var, tüm bu olanlar kocaman bir hiç içindi.''

   ''Yine de bunu yaptığın için teşekkür ederim. Benim için anlamı büyük.'' Gözleri hâlâ üzerimdeydi. Ağaç eve şöyle bir bakmaya tenezzül etmemişti. Beni gözleriyle içiyordu, her zamanki gibi. 

   ''Eh, en iyi kısmı da annemin, sana söz verdiğimden haberi olmadığından, katılmam için bana rüşvet vermesi oldu.'' Gülümsemeden duramadım. Bu hafta, aileler kızları için partiler vermeye başlamıştı, Seçim'e katılabileceklerinden emindiler. En az yedi farklı kutlamada şarkı söylemiş, kendi paramı kazanabilmek için gecede ikişer iş yapmıştım. Ve annem sözüne sadık kalmıştı. Kendime ait param olması özgür hissetmemi sağlamıştı.

   ''Sana rüşvet mi verdi? Neyle?'' Yüzü heyecanla aydınlanmıştı.

   ''Tabii ki parayla. Bak, senin için bir ziyafet hazırladım!'' Yanından ayrılıp tabakları dizmeye başladım. Günlerdir hamur işi pişiriyordum ve sırf ona da kalsın diye çok fazla yemek yapmıştım. Heize ile tatlıya karşı felaket bir bağımlılığımız vardı zaten ve paramı bu şekilde harcamayı seçtiğim için sevinçten çıldırmıştı.

   ''Tüm bunlar da ne?''

   ''Yiyecek. Ben yaptım.'' Çabalarımdan ötürü çok gururlanmıştım. Sonunda bu gece, Jongin'in karnı tamamen doyacaktı. Fakat tabak tabak yemek yerken gülümsemesi de soldu.

   ''Jongin, sorun nedir?''

   ''Bu doğru değil.'' Kafasını salladı ve bakışlarını ikramlarımdan uzağa çevirdi.

   ''Ne demek istiyorsun?''

   ''Baekhyun, benim sana bakmam lazım. Buraya gelip, sana benim için bunları yaptırtmak utanç verici.''

   ''Ama ben sana her zaman yemek veriyorum.''

   ''Yediklerinden arta kalan ufak tefek şeyleri. Sence ben farkında değil miyim? Senin istemediğin bir şeyi alırken kötü hissetmiyorum. Fakat bunları yapmana neden olmak... benim aslında yapmam gereken...''

   ''Jongin, sen her zaman bana bir şeyler verirsin. Bana bakıyorsun. Bir sürü kuruş...''

   ''Kuruş mu? Şimdi bundan bahsetmek sence iyi bir fikir mi? Şarkı söylemeni seviyorum. Sana herkes karşılığını öderken benim ödeyemiyor olmamdan, bu durumdan ne kadar nefret ettiğimi biliyor musun?''

꧁SELECTİON꧂Where stories live. Discover now