7. Bölüm

264 41 27
                                    

Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar.


   Ertesi sabah Seçim'e katılanların üniformasını giydim: siyah pantolon, beyaz gömlek, saçımda bölgemin sembolü olan çiçek, bir zambak. Ayakkabılarıma kendim karar verecektim. Eskimiş, kırmızı ayakkabılarımı seçtim. Bende prens kumaşı olmadığını en başından belli etmem gerektiğini kavramıştım.

   Kısa süre sonra, meydana gitmek için ayrılmamız planlanmıştı. Seçilmişlerden her biri bugün kendi bölgelerinde ağırlanacaklardı ve ben kendi törenimi iple çekmiyordum. Ben ayakta dikilmekten başka hiçbir şey yapmazken, dik dik bana bakan onca insan. Güvenlik amacıyla birkaç kilometre için arabaya bindirildiğimde, tüm bunlar şimdiden komik gelmeye başlamıştı.

   Gün huzursuzlukla başladı. YeonRa, Chen ile birlikte beni yolcu etmek için geldi ki yorgun ve hamile olduğunu hesaba katarsak, bu çok kibar bir davranıştı. Lay de uğradı ama onun varlığı sakinlik yerine gerginlik yarattı. Bizim için tedarik edilen arabaya yürüdüğümüzde, Lay açık ara en yavaşımızdı, birkaç fotoğrafçının ve iyi dileklerde bulunanların ona iyice bakmasını sağlıyordu. Babam kafasını sağa sola salladı.

   Heize tek teselli kaynağımdı. Elimden tuttu ve coşkusunun bir kısmını bana aktarmaya çalıştı. Kalabalık meydana vardığımızda hâlâ kopmamıştık. Görünen o ki Carolina bölgesindeki herkes beni yolcu etmek için gelmişti. Ya da bu kadar önemli olan neymiş görmek için.

   Yerden yüksekteki sahnede dururken kastlar arasındaki sınırları görebiliyordum. Seo Young Ho Üçtü ve ebeveynleriyle birlikte gözlerinden hançer fırlatırcasına bana bakıyordu. Han Ji-sung Yediydi ve öpücükler atıyordu. Daha üstte yer alan sosyal sınıflar sanki onlara ait olan bir şeyi çalmışım gibi bakıyorlardı. Aşağıdaki Dörtler benim için tezahürat yapıyorlardı; yükselen sıradan erkek için. Sanki her biri için bir şeyleri temsil ediyormuşum gibi buradaki herkese neyi ifade ettiğimin farkında vardım.

   Başımı dik tutarak, bu suratlara odaklanmaya çalıştım. Bu işi layıkıyla yapmaya niyetlendim. Aramızdakilerin en iyisi olacaktım, Alt Tabakanın en iyisi. Bu bana bir tür amaç sağladı. 

   Byun Baekhyun: alt tabakanın şampiyonu.

   Belediye başkanı böbürlenerek konuştu.

   ''Ve tüm Carolina, Chin-sun ile Sang Hyeon'un büyüleyici oğulları, yeni Beyefendi Byun Baekhyun'a tezahürat yapacak!''

   Kalabalık alkışladı ve tezahürat yaptı. Bazıları çiçek fırlattı.

   Bir anda sesi idrak ettim, gülümsüyor ve el sallıyordum, daha sonra tekrar kalabalığı araştırmaya koyuldum ama bu kez farklı bir amacım vardı.

   Onun yüzünü son bir kez daha görmek istiyordum, şayet görebilirsem. Gelecek miydi bilmiyordum. Dün güzel göründüğümü söylemişti ama ağaç evde olduğundan bile daha mesafeliydi ve gardını almıştı. Aramızdakiler bitmişti ve bunu biliyordum. Fakat bir insanı neredeyse iki sene boyunca sevip, bir gecede her şeyi tersine çeviremezsin.

   Kalabalıkta birkaç kişiye baktıktan sonra onu buldum.

   Anında bulmamış olmayı diledim. Jongin orada, önünde Lee Taemin ile duruyor, erkeğin beline gelişigüzelce sarılıyor ve gülümsüyordu.

   Belki de bazı insanlar bir gecede her şeyi tersine çevirebiliyordur.

   Taemin Altıydı ve benimle yaşıt sayılırdı. Yeterince yakışıklıydı, sanırım, gerçi bana bir nebze olsun benzemiyordu. Benim için planladığı düğüne ve hayata sahip olacağını tahmin ettim. Ve görünen o ki artık Jongin, orduya alımları da pek umursamıyordu. Erkek ona gülümsedi ve ailesinin yanına doğru yürüyerek, uzaklaştı.

꧁SELECTİON꧂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin