15.Bölüm:'Sevda'

En başından başla
                                    

"Asena!"

Ben bunu anlatmayacaktım.

"Şaka. Şaka yaptım."

"Asena? Ne zaman oldu bu? Hastane dediğine göre ilk değil. Neden haber vermiyorsun? İyi misin?"

"Burak, sakin ol. İyiyim. Sadece sesim normalin bir tık altında çıkıyor. Gerçekten iyiyim. Kimsenin haberi yok. Olmasın da."

"Niye dikkat etmiyorsun aptal? Ya daha kötü olsaydı. Gerizekalı!"

"Merak etme benden kurtulamazsın. Seni evlendirmeden göçmem bu hayattan."

"Ha ha ha. Gülmekten öldüm. Salak. İyisin değil mi?" Sona doğru yumuşamıştı sesi. Kıyamam ya.

"İyiyim. İnanmıyorsan Poyraz'ı ara."

"Ararsam eniştem olduğunu itiraf ederim. Aramamı hâlâ istiyor musun?"

"Bugün az kalsın öğrenecekti."

"Öğrensin işte. Onu da sana aşık ederiz. Büyü falan yaparız. Biraz da o çeksin seni. Bir süre emekliye ayrılalım biz."

"Kötüsün. Keşke yanımda olsaydın."

"İnşallah güzelim. Oluruz."

"Sen neden aramıştın?"

"Az kalsın unutuyordum. Sana bir sürprizim var. Bir iki saate orada olur."

"Ne sürprizi? Sen mi geleceksin yoksa?"

"Aynen. Kocaman bir kutu gelecek sana. İçinden ben çıkacağım dansöz gibi. Salak salak konuşma." Kahkaha attım. Aslında fena fikir değil.

"Ne o zaman?"

"Sürpriz, adı üstünde. Beni yanında hissedebileceğin bir şey."

"Gerçek ayı mı?"

"Asena- Ben seni Allah'a havale ediyorum. Şu an bulunduğum konum müsait değil. Yoksa ben ne diyeceğimi bilirdim." Gülmekten gözlerim yaşarmıştı. Boğazım ağrıyordu ama ben gülmeye devam ediyordum. Burak'ın özel güçleri var gibi. Sesi bile bana ilaç gibi geliyordu.

Burak ile bir süre daha konuşmuştuk. Hasta gelince kapatmak zorunda kalmıştım. Herkesin Burak gibi arkadaşı olmalı. Bazen bir baba, bazen bir abi, bazen bir bebek bile olabiliyordu. O kadar farklı bir insandı ki. Ya da vezgeçtim. Burak bana özel. Tıpkı Poyraz gibi.

Gelen birkaç askerin muayenesini de yaptıktan sonra bahçeye çıkmıştım. Banklardan birine geçip oturdum. İki dakika geçtikten sonra Batu bana doğru geliyordu. Yanıma gelip oturdu. "Selam!" dedi. "Aleyküm selam." dedim. Bana doğru dönüp yüzüme baktı. "Neden bize söylemedin? Daha doğrusu bana." dedi Batu. Utanmıştım. "Kendime bile itiraf edememişken size nasıl söyleyebilirdim ki? Kusura bakma. Böyle öğrenmenizi istemezdim." dedim.

Sol elimi elleri arasına aldı. "Sorun yok. Poyraz duymadı. Bizden de duymaz. Güvenebilirsin. Ama duysaydı da sana bir şey demezdi. Bilmiyorum. Büyü yapar sana aşık ederdik." dedi. Güldüm. Burak ve Batu'nun benzediğini daha önceden dile getirmiş miydim?

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin