20

6.8K 293 11
                                    

Selaaammm çok geç kaldım biliyorum ama finallerim başlıyor ve çok yoğunum bu aralar o yüzden kusura bakmayın 2 hafta sonra bol bol zamanım olacak ve bölümler ve yeni hikayeler ile aktif olacağımmmmm. Şimdiden iyi okumalar sizleri seviyorummmm :) Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin 💖

ASLI

Doğukan Kars'a döneli 4 gün olmuştu onunla geçirdiğim günlerin hiç bitmemesini dilemiştim ama imkansızdı artık onun ile aramda yarım kalan bir aşk hikayesinden başka hiçbir şey yoktu. Benim Kars'a dönmem veya Doğukan'ın buraya gelmesi diye bir şans yoktu çünkü ne benim o memlekete gitmeye şansım vardı nede Doğukan'ın o çok sevdiği silah arkadaşlarını ve babasının mezarını bırakıp gelecek bir sebebi vardı. Belki diye düşündüm hep anlasaydım ve beraber gelseydik buraya ama o zamanlar düşünme yetimi neredeyse yitirmiştim tek isteğim bir an önce gitmekti. Çisem ben iyileşene kadar benim yanımda kalacaktı, aslında iyiydim ama söylemiyordum çünkü Doğukan'ı ne kadar özlediysem onu da o kadar çok özlemiştim, her sabah neşe saçan gülüşünü, heyecanla bir şeyler anlatmasını özlemiştim. Çabucak yanımdan gitsin istemiyordum, dün karakolda ki işini bırakıp burada bir iş aramasını laf arasında sordum, net bir cevapla Emre'yi bırakamam demişti keşke dedim o an bir mucize olsa ve Doğukan, Emre ve Çisem yine eski günlerdeki gibi yan yana olsaydık. Bu sabah farklı bir heyecan vardı Çisem'in yüzünde ama ne olduğunu bir türlü söylemiyordu, az önce de işi olduğunu söyleyip çıkmıştı evden kim bilir yine neler oluyordu da benden saklıyordu.

Saatlerce evde tek başıma oturup, yattıktan sonra nihayet kapının açılma sesiyle yarimden kalktım Çisem elinde birkaç kağıt ile içeriye girip kağıtları orta sehpaya bıraktı merakla ona bakıp "onlar ne?" dedim. Çisem kocaman gülüp "yeni işimle ilgili birkaç evrak" dedi. Heyecanla uzandığım kanepede doğruldum "ne? İyi de Emre'yi bırakamam demiştin" dedim. Çisem göz kırpıp "bıraktığımı kim söyledi o da burda" dedi. Şaşkınca ve anlamayan bir ifade ile ona baktım "açıkça anlat sana artık Çisem" dedim. Çisem kahkaha atıp "içeriye gelin hadi" dedi. Kapı aralanıp içeriye Emre ve Doğukan girdi o an kendimi hayal gördüğüme inandırdım, gözlerimi açıp kapattığımda karşımda olmayacağını biliyordum. Gözlemi kapattım, bir senede çoğu kez öyle görmüştüm onu yolda giderken anasız kaldırımda beliriyor sonra kayboluyor yada okulda koridorun diğer ucunda öğrencilerin arasından bana gülümsüyordu. İçimden lütfen dedim, lütfen gözümü açtığımda karşımda olsun gitmesin. Gözümü açtım yavaşça Emre ve Çisem kocaman gülümseyerek bana bakıyor Doğukan ise anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Yavaşça ayağa kalktım, şaşkındım derin bir nefes aldım "ne işiniz var burda?" dedim hayretle. Emre koltuğa oturup "tayinimizi istedik geldik, sağ olsun buranın komutanı da Doğukan abimin tanıdığı çıktı hemen halloldu iş. Tabi Çisem'i orada bırakmadık onu da hallettik hepimiz geldik buraya" dedi keyifle. Şaşkınlığım yavaş yavaş yerini mutluluğa bırakırken Doğukan'a baktım "ama sen orayı bırakmak istemiyordun nasıl oldu da buraya geldin?" dedim. Doğukan da Emre'nin yanına oturup "şartlar öyle gerektirdi Aslı belki yeni bir şehir yeni bir hayat yeni bir umut demektir" dedi. Gergince yutkunup bende kalktığım kanepeye tekrar oturdum. Doğukan'ın gözünde hala bir parça kırgınlık vardı neden gittiğimi biliyordu ama hala oturup konuşmamıştık. Konuşmamız, belki de birbirimize son kez veda etmemiz, artık sevgili değil de eski bir arkadaş olarak hayatımıza devam etmemiz gerekiyordu. Çisem ortamın gergin havasını dağıtmak için "çay mı kahve mi?" diye sordu neşeli sesiyle. Emre sevgilisine bakıp "hangisi sana daha kolay gelirse canımın içi" dedi. Doğukan ikisine de baktıktan sonra "kafana göre yap" dedi. Çisem gülümseyip "çay demliyorum o zaman" dedi. Hepimiz başımızla onayladığımızda Çisem mutfağa doğru hızlı adımlarla yürürken Emre'ye bakıp "canım sende gel de bir şey konuşmamız lazım" dedi. Emre ayağa kalkıp sevgilisinin peşinden giderken Doğukan derin bir nefes alıp "bizi yalnız bırakmak için böyle yaptılar" dedi. Başımı olumlu anlamda salladım "evet büyük ihtimalle" dedim. Doğukan hafif uzayan sakallarını sıvazlayıp "yarın eğer kendini iyi hissedersen dışarıya çıkıp son kez konuşalım. İçimizde kalan son cümleleri söyleyelim de sonradan keşke söyleseydik pişmanlığı çekmeyelim" dedi. Doğukan dan böyle bir teklif beklemiyordum. İçim manasız bir heyecanla kapanırken belli etmemeye çalıştım "tamam gidelim yarın olur konuşuruz yani" diye saçma bir cümle kurdum. Doğukan arkasına yaslandı "tamam o zaman saat 5 gibi falan alırım seni evinden çünkü karakolda işim var 5 gibi falan biter en erken" dedi. Başımı salladım "olur sıkıntı yok. Peki nerede kalacaksınız Emre ve sen" dedim. Doğukan derin bir nefes alıp "Tuğrul bir ev ayarladı karakolun yakınında aynı senin evini gibi bir ev. Emre ile birlikte kalacağız Çisem'e de ayarlaycak birkaç gün içinde o zamana kadar seninle kalır diye düşündük" dedi. Kaşlarımı çattım "ona bulmanıza gerek yok beraber kalırız burda" dedim. Doğukan başını sallayıp "tamam söylerim Tuğrul'a" dedi. Emre elinde çay tepsisi ile içeriye girip çayları dağıtırken Çisem de elinde ne zaman aldığını bilmediğim baklava dolu tabaklar ile gelip sehpaya yerleştirdi. Emre baklavadan bir tane ağzına atıp "şunun için canımı veririm vallaha dünyadaki en güzel ikinci tatlı" dedi. Doğukan kaşlarını çattı "birinci ne senin hep en çok baklava sevdiğini sanardım" dedi şaşkınca. Emre, Çisem'e aşkla bakıp "yaklaşık 2 senedir en sevdiğim tatlı Çisem" dedi. Doğukan tiksinmiş gibi bakıp "manyak mısın olum? Resmen karakolda ki sert, asabi kaplan Emre, Çisem'in yanında kedi yavrusu Emre oluyor" dedi. İstemsizce güldüm evet gerçektende öyle oluyordu birkaç kez karakolda Emre'nin diğer askerlerle konuşmasına şahit olduğumda bende aynı şeyi düşünmüştüm.

Öğretmen Hanım Ve Yüzbaşı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now