"Hayatta olmaz!"

Ne bağırıyon teyze. Otelime de mi karşıyorsun.

"Anne."

Doktorun yanında duran yakışıklı jojuk anasını uyarmıştı. Yakışıklı adamı anında farkederiz vesselam.

"Olmaz Arslan. Kızın kimsesi yokmuş zaten. Otelde nasıl kendine bakacak. Doktor ayağının üstüne basmaması gerek dedi. "

Doktor kadını onaylarken konuşmaya başladı.

"Mira Hanım ayağınızda küçük bir çatlak var. Bir de doku zedelenmesi. En iyi ihtimalle iki haftaya alçı çıkar. Ama kendinize çok dikkat etmeniz gerekiyor. Alçı çıkması ayağınız iyileşmiş demek değil en az bir ay ayağımızın üstüne basmamanız gerekiyor."

Ayağımı Allah'ına kavuşturan kadın ellerini birbirine vurup ayağa kalktı.

"O zaman bize gidiyoruz!"

"NE!!!"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Karşımdaki eve bakarken ofladım. Nuray teyze (Evet adını öğrenmiştim) nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde beni ikna etmişti.

Vallahi Hâkim Bey sarhoştum hatırlamıyorum.

"Getir Arslan şöyle yatıralım."

Nuray teyzenin beni ikna etmesinden sonra Arslan Beyciğim beni bir patates çuvalı gibi kucaklamış ve arabaya atmıştı.

Sonunda popomun sabit bir yere değmesi ile şükrettim. Sabahtan beri başıma gelmeyen kalmamıştı.

"Mira tatlım sana hemen bir şeyler hazırlayayım. Açsındır."

Nuray teyze itiraz etmeme fırsat vermeden salondan çıkmıştı. Oflayarak kafamı geriye attım.

"Kaç yaşındasın?"

Ne? Ha?

Bana mı dedi o. Sabahtan beri çatık kaşları ile bana bakan Arslan Bey sonunda konuşmuştu.

"Sana kaç lazım?"

Göz kırparak sorduğum soru ile kaşları daha çok çatılmıştı. Biraz daha çatarsa, ağzına girecekti o kaşlar.

" On sekiz üstü yeterli"

"Niye nikahına mı alacaksın?"

Arslan tövbe çekerek kafasını eğmişti. Şu an kesin sabır diliyordu.

"Evden kaçmadığına emin olmam lazım."

"Kimliğim vardı baksaydın."

İşte böyle mal gibi kalırsın aslanım. Ya da şey mi demeliyim Arslan'ım.

"Sen çok zekisin."

Şimdi beni övdü mü gömdü mü? Abicim ses tonundan hiçbir halt anlaşılmıyorda.

"Annem kimliğini sakladı göstermiyor."

Niye lan? Ulan yoksa Nuray teyze mi beni nikahına alcaktı.

"Niye?"

Boş boş suratıma bakıp kafasını duvara çevirdi. Niye cevap vermiyor la bu. Film mi çekiyoruz oğlum, ne o öyle artis artis duvara bakmalar falan.

"Bak koçum beynim zaten çorba oldu. Sorularıma cevap versen iyi edersin. Niye Nuray teyze kimliğimi sakladı, niye bana gıcık gıcık bakıyorsun ve ben daha ne kadar burda kalacağım? Zaten sabahtan beri uğraşmadığım şey kalmadı. Ya adam akıllı anlatırsın şu olayı ya da polisi arar adam kaçırıyorlar derim."

Sonunda Arslan'ımızın dikkatini çekebilimiştik. Ama bizi umursayan kim.

"Ben bilerek vermedim tatlım. Kayınçosu polis. Şimdi kimliğini alıp direk sorgulatırdı. "

Nuray teyzenin sesi ile ona döndüm. Şimdi teyzecim sence de haklı değil mi? Benim de polis akrabam olsa ben de sizin kimlikleri sorgulatırdım.

Ayrıca kayınço kim oluyordu ya?   Kardeşinin kocası mı oluyordu yoksa karısının kocası mı?   Yok lan karısının babası oluyordu ya da annesi miydi? Beynim gitti lan.

"Şu çorbayı bitir tatlım. Sıcak sıcak iyi gelir."

Çorbamı içerken evi zil sesi doldurmuştu. Kapıyı açan Nuray teyze ile ortalık bir anda salı pazarına dönmüştü.

Odaya giren kendini kanepeye fırlatıyordu. Hepsi bir ağızdan konuşan topluluğa dron görmüş masum köylü gibi bakıyordum.

Beni gören topluluk sonunda susmuştu. Eh bende salonumun ortasında yayılmış bir kız görsem.. yok ya unursamazdım ben.

"Babanne bu abla kim?"

Sonunda ikiz olduğunu düşündüğüm küçük kızlardan biri sessizliği bölümüştü.

Nuray teyzeye Babaanne mi dedi o? Kadın benden genç duruyor la.

"Bu Mira. Bugün ufak bir kaza yaşadık. Bir süre bizimle kalacak."

Yani Nuray teyzecim ayağımın helvasını yedik ama sen bilirsin.

Nuray teyze olayları kısaca anlatıp (kısa dediğime bakmayın sürekli kadının lafını böldükleri için bir saat sürmüştü) bana baktı.

"Mira'cım seni ailem ile tanıştırayım. En büyük oğlum Arslan. Eşi Aysun. Ve ikizleri Belinay ile Dolunay."

Kafamı eğip selam verdim. Onlar da ufak bir baş hareketi ile selamımı almışlardı.

"İkizlerim Baran ile Boran. Ve en küçük oğlum Çınar."

Bu isimler bana bir yerden tanıdık geliyor ama nerden.

"Demirci ailesine hoş geldin."

"Hoşbulduk."

Bi dakka.

Ne dedi o?

Hass.... Demirci dedi. Ya ama artık. Bu ne ya.

Lan bunlar benim abilerim.

İşte şimdi nanayı yedim.

Cafer bez getir koçum.

×××××××××××××××××××××××××

İkinci bölüm sonuuuuu....

Bölüm nasıldı?

Mira'nın şansı skdhdjdj

Diğer bölüm  tanışma olacak. Yani karakterlerimizi yavaş yavaş tanıyacağız.

Hayırlı işler bol kazançlar gençlik..

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin