34.Bölüm: Güneş Battığında Kararır Gökyüzü

Start from the beginning
                                    

İçindeki duyguları haykırmaya çalışırsın ama haykırışların bir sese bile ulaşmaz.

İşte bu durumdaki bir insanı kim bilebilir. Haykırışlarında ki sesi kim duyabilir? Kimse! Ancak en yakınındaki işitebilir. Çünkü en yakınınımız en uzağınızdaki insandan daha iyi duyar bizi. Bugün anneler günüydü. Halbuki bizim için acının sessiz sarılmasıydı.

Gökyüzüne bakarak konuşmaya başladım.

"Aslında biz ulaşamadığımız şeyleri daha çok seviyoruz abi. Mesela gökyüzü... Gökyüzündeki yıldızlara ulaşamıyoruz. Ulaşsak sevgimiz değişecek gibi. Annemde böyle abi. Ulaşamıyoruz ama seviyoruz. Galiba yalnızlık gözlerimizdeki perdeyi açıp gerçeklikle bizi karşılıyor. Abi eğer bugün anneler günüyse senden tek bir şey isteyeceğim."

Gökyüzünden ayırdım gözlerimi, abimde ayırdı.

"Ne isteyeceksin?"

Gülümsedim.

"Annemin mezarına gideceğiz. Yarın senden tek isteğim bu. Olur mu abi?"

"Peki babama nolacak? Kim bakacak babama?"

"Babamla beraber gideceğiz. Hep beraber abi."

Başını sallayıp elindeki resme odaklandı.
Elindeki resim annemin doğum gününde çektirdiğimiz resimdi. Bu resimden sadece bir tane vardı. O resimde annemdeydi. Sonra o resmi ben almıştım. Şimdide abimin elindeydi.

"Abi bu resmi nerden buldun?"

"Odamdan çıkarken telefonun çaldığını duydum. Odana girdiğimde telefonunu bulmaya çalıştım. Masanın üzerinde ararken defterin yere düştü. Defterini topladıktan sonra arasından bir kağıt havada süzüle süzüle yere düştü. Bu resmi görmemle her şeyi unuttum İnci."

Elimi abimin omzuna koydum. Gülümseyerek resme baktım. İşaret parmağımla abimi gösterdim.

"Yine yakıyorsunuz Çağan bey."

Gülümseyerek işaret parmağını benim üzerime koydu.

"Sizde güzelliğinizle baş döndürüyorsunuz İnci hanım."

Gülerek söze girdim.

"Başı dönenlere lütfen bir ayran!"

Abim gülerek söze girdi.

"Lütfen bir sedye getirin. Düşüp bayılacağım bu esprilere!"

Abimin koluna yumruk atmamla kaşlarını çatmaması bir oldu.

"İnci..."

"Efendim..."

Koluna bir yumruk daha indirdim.

"İnci yapma şöyle."

Tekrardan bir yumruk daha indi koluna.

"İnci böyle yapmaya devam edersen senin kolunu kesip benim koluma ilave edeceğim."

"Neden öyle söylüyorsun? Yoksa kollarımı mı beğendin?"

Kafasını sallayarak bana baktı.

"Ne demesin o kolları almak için her şeyi yapıyorum."

Koluna bir yumruk daha indi.

"Şapşal şey."

Abim yanaklarımı sıkarak konuşmaya başladı.

"Ben şapşal mıyım İnci hanım?"

Başımla onayladım.

"Ben şapşalım doğru mu duydum?"

Başımla onayladım.

"Bana şapşal diyorsun demek! O zaman bunu hakkettin İnci..."

Ellerini yanaklarımdan çekip karnıma hedef aldı. Tahmin ettiğim şeyi yapacağını anladığım da maalesef durdurmadım.

Gıdıklama operasyonu başlamış bulmaktadır.

"Abi dur! Çatlayacağım... Abi!"
"Abi lüt... Abi..."

Abim pes ederek kendini yere attı. Bende onun gibi yaptım. Nefes alış verişlerim düzene girmesini sağlarken gökyüzüne baktım.

Abimin sesini kulaklarıma doldu.

"Sakın bizi bırakma İnci. Hep bizimle kal."

Gözlerimi abime çevirdim.

"Sen de abi. Sen de gitme. Hep bizimle kal..."

Abim kollarını açtı göğsüne başımı koydum. Ellerimi beline sardım. Abimde ellerini belime sardı.

Gökyüzünün huzur veren ortamını seyretmeye başladım. Uykuya dalan gözlerim son kez gökyüzüne bakarak kapandı. En son bu sözler huzurun kollarına itmişti beni.

"İnci kimse seni üzmesin..."

✨Gökyüzünün Yıldızı✨✨


Gökyüzünün YıldızıWhere stories live. Discover now