1.0

665 84 8
                                    

donghyuck artık okula gidebiliyordu. açıkçası arkadaşlarını çok özlemişti. ama erken kalkma sorunu her şeyi engelliyordu. yine erkenden kalkmış kimseyi beklemeden okula gitmişti. biraz kestirmeyi düşünüyordu, sonuçta erkenden kalkıp okula gelmişti.

sınıfa dolan seslerle tabi bu mümkün olmuyordu. kafasını kaldırdığında sungchan'ı görmek hayatında istedigi en son şey bile değildi. bu yüzden yine kafasını sırasına koydu uykusu kaçmıştı ve sinirlerinin bozulduğunu hissediyordu.

yanındaki hareketlilik ile homurdanmaya başladı. "sungchan seninle konuşmak istemiyorum şimdi defol git!" sinirden sesi titremişti.

"bak hyuck özür dilerim yani ben-"

"sana gitmeni söyledi duymadın mı?" renjun hışımla arkadaşının yanına geldi.

"sen ne hakla hyuck'la konuşabiliyorsun densiz şimdi burdan ikile."

renjun arkadaşının yanına oturdu sırtını sıvazladı.

"boşver şu densizi."

...

"çocuklar sizin için değişiklik olsun diye yer değişimi yapacağım"

bay Jung'un dediklerine tüm sınıf isyan etti. "ama hocam biz renjun'le mutluyduk." dedi donghyuck.

"siz yapışık ikizleride ayırmak istedim hep dipdibesiniz evladım." renjun göz devirdi.

"herkes çantalarını alsın ve tahtaya çıksın. kimin nereye oturacağını söylüyorum. hyunjin ve yeji siz şu sıraya geçin, ningning ve giselle sizde cam kenarı ikinci sıraya geçin donghyuck ve mark sizde duvar kenarı en arkaya, yangyang ve renjun sizde duvar kenarının en arkanın bir önünde oturun."

"bir bu eksikti." donghyuck kendi kendine söylenmeye başladı. mark'a baktı o çoktan sıraya yerleşmiş bekliyordu. o da yavaş yavaş sırasına ilerledi ve oturdu. yanındaki bedene bakmadı çünkü heyecanlıydı aynı zamanda utanmıştı. kalbinin pırpır edişi onu ekstra heyecanlandırıyordu. renjun ve sıra arkadaşıda ön taraflarına oturduğunda birazda olsa rahatladı. renjun bir çırpıda arkasına döndü.

"hyuck teneffüste kantine gidelim tamam mı?" donghyuck olumlu anlamda kafasını salladı.

"bende sizinle gelebilir miyim?" yangyang denilen çocuk heyecanla sordu.

donghyuck tam ağzını açmıştı.

"tamam sende gelebilirsin." renjun araya girdi. donghyuck tek kaşını kaldırarak arkadaşını izliyordu. nomin sorunsalı bitmiş yangren sorunsalı mı başlıyordu? ee hayırlısı artık.

herkes kendi işine odaklanmıştı, donghyuck hafiften mark'a baktığında mark'ın ona baktığını gördü. kaşlarını çatıp ona döndü.

"neye bakıyorsun?"

"neye bakıyorum?"

gözlerini devirip önüne döndü hyuck. resmen onunla alay ediyordu mark her zaman olduğu gibi.

sonunda zil çalmış, üçlü kendini sınıftan atmış ve şuan kantin sırası bekliyorlardı. yangyang denilen çocukla hızla kaynaşmış ve onuda aralarına almışlardı.

"bir daha üçlü sırada beklemeyelim hepimiz sırayla yapalım, bune ya!" donghyuck iç çekti.

"al bendende o kadar" yangyang bayılır gibi yaptı.

"ne mızmızsınız şunun şurasında tüm teneffüs sıra beklediniz görende bişey sanır." renjun gözlerini devirdi.

"ee renjun sen bekle o zaman biz oturalım şuraya." yangyang tek kaşını kaldırarak konuştu.

"tamam ses kes sıra bize geliyor." donghyuck sıraya döndü.

sonunda lanet olası sıradan çıkıp birbirlerine ısmarladıkları sodaları yudumluyorlardı.

"çok sıkıldım."

"bende"

"aynen."

"bir şeyler mi yapsak mesela okuldan kaçmak gibi?" donghyuck ortaya bir fikir attı.

"olur hem bana ekşın olur." yangyang hemen katıldı.

"e bende geleyim bari." renjun'de onayladığında sınıfa gitmek için ayağa kalktılar. şimdi okulun koridorlarında sınıfa gidiyorlardı. yarrabbi şükür sınıfa vardıklarında şanslılardı ki sınıf boştu. hızlıca çantalarını alıp gizlice sınıftan çıktılar. yavaş yavaş sakin sakin okulun arka bahçesine geçtiler. arkada ki demirlerde geçecek boşluk vardı. ordan çıktılar tam gidiyorlarken duydukları ses onları yere çiviledi.

"nereye veletler?" donghyuck sesin sahibini hemen tanıdı. hışımla ona döndü.

"sanane be sanane"

"iyi bende müdüre söylerim sizi."

donghyuck demir parmaklıkların dibine kadar girdi. "bana bak mark lee seni döverim."

"en son böyle dediğinde bir şey yapamamıştın yazık."

"ne istiyorsun onu söyle hyung."

"bende geleyim sizle."

donghyuck arkadaşlarına baktı onaylayan bakışları gorunce sevindi.

"peki hadi gel."

mark'ın gelmesini beklediler tam çıktı arkadan seslenen biriyle irkildiler. donghyuck telaşla mark'ın elini tutup koşmaya başladı diğerleride onlarla beraber.

**

sea

stepbrother :: markhyuckWhere stories live. Discover now