0.9

645 88 17
                                    

donghyuck ve renjun bir tane drama filmi açmışlardı. her hüzünlü sahnede zırlayıp birbirlerini dövüyorlardı,aralarındaki dostluk epey garipti. biraz çerezler biraz cipsler derken saat geç olmuş, gözlerinin şişlikleriyle uyuyakalmışlardı.

donghyuck burnuna gelen pis bir kokuyla uyandı bunun sebebinin burnunun dibindeki renjun'in ayakları olduğunu farkedince kıçına tekmeyi bastı. kıçına yediği tekmeyle uyanan renjun kaşlarını çattı.

"lee donghyuck ne yaptığını sanıyorsun seni sıçan!?"

"ayaklarını en son ne zaman yıkadın? burnumu hissetmiyorum cidden."

dağılan saçlarını düzeltti renjun. "saat kaç?"

masanın üzerindeki telefonunu alıp baktı. "oha öğlen iki ve annen beni defalarca kez aramış git bak bi' seni kaç kere aramış"

renjun hemen ayağa kalkıp yataktaki telefonunu aldı eline. "78 cevapsız arama 32 mesaj ben kaçayım en iyisi."

renjun üzerini düzeltip hazırlandığında donghyuck onu kapıya kadar eşlik etti. "bak eve gidince mesaj filan at annenin senin öldürüp öldürmediğini filan anlayalım." renjun gözlerini devirdi. "mizahşör seni neyse görüşürüz."
hızla oradan ayrıldı renjun. donghyuck etrafa bir göz gezdirdi. ortalıkta kimse gözükmüyordu. mutfağa ilerledi bayan song'u görünce hafif gülümsedi, tatlış nir teyzeydi.

"günaydın bayan so- bayan song yüzünüze ne oldu?!" kadıncağızın yüzü mosmor olmuştu.

kadın bir şey anlatmak istiyordu ama bundan korkuyor gibiydi. "kapıya çarptım oğlum iki güne geçer."

donghyuck kadını sandalyeye oturttu. salondaki ilk yardım kitini getirdi. kadının yüzüne krem sürmeye başladı. kadın bazen onun yüzüne bakıyor sonrada gözlerini kaçırıyordu ama donghyuck bunu umursamadı. "şimdi daha iyi misiniz?"

"evet oğlum ben işimin başına döneyim." kadın aniden ayağa kalkıp işinin başına döndü. donghyuck'ta bir bardak su alıp odasına ilerledi. odasına girip yatağına oturdu. sonra yeniden ayaklanıp suyunu masanın üzerine bırakıp banyoya ilerledi. sıcak bir duş ona iyi gelecekti. küvetin suyunu ayarlayıp üzerini çıkardı. kendini sıcak suyun içine attı, suyun sıcaklığıyla iyice onu mayıştırmıştı. küvetten çıkıp bel havlusunu beline bağlayıp banyodan çıktı. tabi çıkar çıkmaz yatağında oturan mark'ı görmek, görmek isteyeceği son şeydi. donghyuck kendini toparladı.

"ne istiyorsun?" mark sesin geldiği tarafa bakınca nefesinin kesildiğini hissetti. ve esmer tenlinin hafifçe vücudunu süzdü. esmer tenli genç yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"sadece iyi misin diye bakmaya gelmiştim malum dün hemen çıkıp gittin ya." sırıttı mark. donghyuck boğazının kuruduğunu hissetti masanın üzerine koyduğu suya doğru ilerleyip suyu alıp içmeye başladı. mark'ın gözü  o su içerken kayan adem elmasındaydı. sonra kendini toparladı.

"gördüğün gibi iyiyim, dün renjun'i çok bekletmek istemediğim için hemen çıktım. şimdi izninle giyinmek istiyorum."

"izin senin." yatağa oturdu mark.

"ee çıkmayacak mısın?"

"hayır"

"sapık herif seolhyun'uda böyle izliyorsundur sen."

"efendim?"

"anan, yok bir şey ben banyoda giyinirim." hemen kıyafetlerini seçti ve banyoya ilerledi.

aynanın karşına geçip kendini izledi. yanakları kıpkırmızı olmuştu sinirden. seolhyun'la ilişkisi olduğunu duyduğundan beri seolhyun'dan nefret eder olmuştu. üzerini bir çırpıda giydi ve banyodan çıktı.

mark'ı odasında bulamadı tabiki. zaten ne bekliyordu ona aşık olmasını mı? mark hyuck'u sevgili olarak görmeyi bırak kardeşi olarak bile görmüyordu. zaten mark'ın yakınlaşmaları onunla alay ettiğini iyice açıklıyordu.

o zamandan sonra kendini yatağa atıp biraz oyun oynamış birazda kestirmişti. annesi odasına geldiğinde uyuyan oğlunu görünce saçlarını okşadı, üzerini örttü.

"minik oğlum seni çok seviyorum." biraz izledi oğlunu. onları kapıdan izleyen yaşlı bir çift gözden bir haber.

***

modum iyi değil :(

stepbrother :: markhyuckDove le storie prendono vita. Scoprilo ora