• I'm Still Me

161 35 17
                                    

Medya : Regulus & Ophelia

Müzik ile birlikte okumanızı tavsiye ederim.

İyi okumalar...

—————🦋

     "Please pull me from the dark                        and show me hope again

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

   
"Please pull me from the dark
                        and show me hope again."

     Ruhlarımız birer birer çürüyor, tutunduğunuz her hayale kaptırıyoruz karış karış. Hayallerimiz ne kadar çoğalırsa, o kadar suya düşme ihtimali artıyor... umutlarımız ne kadar büyürse, o kadar çok yıkılma izni veriyoruz... oysa ki hayaller o kadar yavaş gelip, o kadar hızlı gider ki...

     Amelia, gözlerini açtı. Aldığı nefesler o kadar hızlıydı ki, resmen ciğerinin solduğunu hissetmişti. Aralıksız atan kalbi, yerinden çıkacak gibiydi. Gördüğü kabusun korku kolu kollarından ruhu çekiliyormuş gibi hissederek uyanmıştı. Sol eli önce alnına kondu hafifçe, parmak boğumları damla damla akan terleri kavramıştı. Ardından saçlarına sürükledi elini, gözünün önüne, yüzüne gelen telleri geriye sürükledi ve başı üzerinde durdurup, bir kısmını sıkıca avuçlamıştı saçlarını. Dili, kuruyan dudaklarında gezindi.

    Yutkunamadı, boğazında acı hissediyordu. Su yeşilleri bulunduğu odada gezindi, açık camdan içeri esen hafif rüzgar, perdenin uçlarını dans ettiriyordu, kuklası gibi. Belinde ağırlığını farkettiği kola düştü gözleri, varlığını hissettiği her saniye daha rahatlıyordu genç kız. Sağ tarafına, yanında yatan bedene doğru döndü. Yüzüstü yatmıştı sevgilisi, sol kolu yastığın altındayken, sağ kolu Amelia'nın üzerindeydi. Başı ise kıza dönüktü. Amelia, sevgilisine daha çok sokularak burunlarını birleştirdi, çikolata ve parşömen kokusunu doldurdu içine. Gülümsedi, parmakları onun dağınık saçında yola çıkmıştı nazikçe. Küçük hareketler ile okşadı onu uyandırmamaya çalışarak.

    Nasıl hissettiğini çözmeye çalıştı bir süre, bu Tanrı ve Tanrıça olayları, 18 yaşındaki bünyesine ağır gelmişti. Kaldıramayacağı bir şey değildi, o bir Gryffindor'du. Güçlü ve cesur ruhu, bir Tanrıçanın ruhu ile birleşmişti üstelik. Onun kaldıramayacağı pek bir şey yoktu, birkaç şey ile sınırlıydı ve o bunları düşünmek bile istemiyordu.

    Hogwarts'ı özlemişti... evini... Quidditch maçlarını, derslerini, Çapulcular ile çapulculuk yapmayı, her şeyini özlemişti. Özellikle de sadece sıradan bir büyücü olmayı.

   Bir süre bu şekilde yatarak uykuya dalmayı bekledi fakat başaramadı. Uykusuzluğu gittikçe artıyordu genç kızın, fakat gözünü her kapatışında görmek istemediği şeyleri görüyordu. Yavaşça, sevgilisini uykunun kolları arasından koparmamaya çalışarak doğruldu ve altına kısa şortlarından birini geçirerek sessiz adımlarını kapıya yöneltti. Bu evde kaldığı ilk zamanlar geldi aklına, güzel ve eğlenceli günler geçirmişti. Vidar'a bir sürü şey borçluydu, o olmadan yapamayacağını düşünüp duruyordu hep.

|| • Deep Ocean • ||Kde žijí příběhy. Začni objevovat