•Wake up to the madness

1K 171 109
                                    


~Amelia'dan
Gözümü sabahın ilk ışıklarına açmıştım, kulaklarım ise çakma ikizim Evans'ın sesiyle henüz ölmediğimi belirtti.
      -"Kalkmalısın artık bugün de sizin yüzünüzden derse geç kalmak istemiyorum Johns-"
Fakat anında kesilen sesi kafamın altındaki yastığın doğru yere ulaştığının belirtisiydi.
    Bu da demek oluyor ki iki saniye sinirle burnundan soluyan kızılım, üstümdeki yorganı çekip beni soğukla baş başa bırakıcaktı, ve öyle de oldu.
     Sinirle yatakta hafif tepinmelerimin ardından üzerimi değiştirip odadan çıktım, ortak salonda beni bekleyen kızılımı lafa tutmuş olan bir adet Geyikçik gözümün önüne geldi.
       "Günaydın Potter bugün benim için hangi hikayen var?"
James mavi gözlerini bana dikip çarpık gülüşünü ortaya çıkarttı.

      "Bir adet uzun saçlı Patiayak'ın uyanış hikayesini dinlemek ister misin Johnson?"
  Gülüşüne karşılık gülümsediğimde bunu evet olarak algılayıp devam edecekti ki kafasına gelen Black tişörtü ile kelimeleri ağzından çıkmadan kesildi.
     "Günaydın kızlar bugün nasılsınız ben çok mutluyum."
     "Onu görebiliyorum ama sebebini öğrenmeye ramak kalmıştı Paticik"
Dediğim şeyle kaşları kalkmıştı, hemen arkasından gülerek inen Remus'u görmemle gülümsemem daha da genişledi. Üzerine giydiği koyu yeşil kazağının benim kazağıma olan uyumunu görmem ise mutluluğuma mutluluk katmıştı.

      "Paticik Amy haklı ayıp değil mi bu yaptığın"
Güzel sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi henüz ondan çekememiştim.
Ona göz deviren Sirius bana döndü.
      "Senin yüzünden bütün Gryffindorlular bana o şeyle seslenicek Johnson kes şunu."
      "Neyle seslenicek?"
      "Biliyorsun işte Johnson"
      "Söyle, ne olduğunu söyle senden duymak istiyorum."
      "Biliyorsun ya işte, şey işte."
      "Eğer ne olduğunu söylersen söz veriyorum bir daha kullanmıcam o kelimeyi, söyle"

   Kaşlarını çatıp ciddi olduğumu anlamaya çalışıyor gibi bir ifadeyle bakıyordu bana. Gözü saniyelik James'e kaydığında kaşları daha da çatıldı. Beklediği yardım gelmemişti.
   "Ah, hadi ama Amelia karnım zil çalıyor inelim artık."
Bu eğlenceli anımı bölen kızılıma üzgün ifadeyle bakıp çıkmadan önce Remus'a göz kırptım ve Evans'ın elini tutarak ortak salondan ayrıldım.

~ Remus'dan

Göz kırpmasına karşılık hafifçe gülümsediğimde çilek sarısı saçlarını savurup Lily'nin elini tutarak dışarı çıkan kıza bakılı kaldım. Buraya ilk geldiğim gün kalbimi kazanmıştı. Şuan gülümseyen gözleri onu ilk bulduğumda uykusuz ve kızarıktı.  Kitap okumak için uyumamayı tercih ederken hayran bırakmıştı beni kendine. Trende tanıştığımız bu kız, biz çapulcuların şuanki daimi yeri olan son bölüme oturmuş, ayaklarını yattığı koltuğun bir başına duvara dayamış küçük bedeniyle bizlere gülümseyerek selam vermişti. Gözleri yüzünün tatlığına samimilik katmıştı. Bir çok yeşil gözlü insan tanımıştım fakat ona yakıştığı kadar kimseye yakışmıyordu o gözler. O zamanlarki çocuksu gülüşü şimdi kulaklarıma müzik gibi gelip aklımı karıştırmaya yetiyordu.

    Beni düşüncelerimden ayıran şey Patinin seslenişi olmuştu.
    "Evans haklı benimde karnım zil çalıyor."
Gülümseyip ne zaman geldiğini farketmediğim Peter'a döndüm.
     "Paticik haklı arkadaşlar sabah James'in ayak ucunda uyanan bu arkadaşımızı beslemeliyiz yoksa aç kalıp ona bakmadığımızı düşünerek korkabilir bizden"
Cümlemi bitirmemle koşar adımlarla kapıyı açıp çıkmam bir olmuştu. Arkamdan gelen bağırışları duyabiliyorum bile.

|| • Deep Ocean • ||Where stories live. Discover now