• Mercy

251 99 12
                                    

  Medya: Lilith
~ Slowed şarkılarda bugün: ~

İyi okumalar...
🦋
————

    Vidar ve Remus evden çıktıklarında Lilith'in bekçileri tarafından karanlığa götürüldüğünü gördüler ve arkalarından koşmaya başladılar.
   "Hayır!"
   "Lilith!"
Kenneth'in kahkahaları sokağı doldurmuştu. Sonunda ölümsüzlüğüne sahip olucaktı.
Ardından bir şey oldu, kırmızı ışık kümesi Kenneth, Vidar ve Remus'u sert bir fırtına gibi savurmuştu. İki aşık adam hızla savrulduğu asfalttan doğrulduğunda dilleri tutulmuştu gördükleri manzarayla. Lilith, Vidar'ın aşık olduğu halindeydi. Ellerinden etrafa yayılan kırmızı dumanlar onu havalandırmıştı. Gözlerini tamamen kaplayan kırmızılar ve güzel saçları rüzgar ile savruluyordu. Ölüm bekçileri kırmızıya dönen gözleriyle dizleri üzerine çöktüler ve başlarını havadaki Tanrıçalarından çekerek önünde eğdiler. Yere üç saniye aralıklarla üç kez vurdukları kılıçları sokakta yankı oluşturmuştu, esen rüzgar şiddetini arttırdı ve bedenleri titretti. Bu vuruşları, Tanrıçaları Lilith'ın ruhunu simgeliyordu.
Asteroit Tanrıçası, doğuş. Mars ve Jupiter'in sahibi. Yüzey.
Siyah Ay, ölüm. Denizlerin hükümdarı, ıssız. Yeraltı'nın Tanrıçası. Şeytanların annesi.
Kara Ay, küllerinden doğum. Ölü ruhların Tanrıçası, ayın ruhu.

Kenneth, bakışlarını kaldırdığında gördüğü şey ile bütün hücrelerine yayılan korkuyu hissetti, korktuğu her şey gözleri önünden geçti. Bütün kabusları yüzeye çıktı. En kötü anlarında yaşadığı duygular kendini yüzeye çıkarttı tekrar, ölüm... yaşam... kayıplar. Bunu sağlayan Lilith'in ta kendisiydi. Havada süzülerek bedenini tamamen Kenneth'a çevirdi. Korkarak geriye emekleyen bu zayıf adamı gördüğünde başı sol omzu üzerine düştü. Kimse yerden kalkamamıştı. Lilith'in geri dönüşünü hepsi şaşkınlıkla izliyordu.
   "İnsanoğlu, hiç iyi hareketler sergilemedin."
İki keskin sesiyle sokağı sallayan kadın, bakışlarını Kenneth'in gözlerinden ayırmıyordu.
   "Sen, gerçek misin?"
Adamın sorusuna gülümsemişti kadın.
   "Bundan şüphen mi var insanoğlu?"
Adam zorlukla yutkundu, karşısındaki kadın muhteşemdi. Gücü tüyler ürperticiydi, güzelliği ise göz alıcı. Nefesi kesilmeye başladığında bakışları hayranlıktan ölüm korkusuna dönüş yapmıştı. Boğazından geçmeyen nefesleri ile ellini boynuna götürdü.
   "Tanrıçam! Acıyın! Bağışlayın beni!"
Söylediği şeye gülen Lilith başını aya kaldırdı, gücünü aldığı ay, ışığıyla güzelleştiriyordu her yeri.
   "Neden herkes ölmeden önce böyle söylüyor?"
Adam yutkunmayı denedi fakat yarım aldığı nefesler bunu zorlaştırmıştı.
   "Bana yaşattığın şeyleri unuttun mu insanoğlu? Ben unutmadım, bedenimde ve ruhumda izlerini taşıyorum."
Lilith adamın gözlerinin içine bakarak gülümsedi.
   "Bağışlayın!"
  "Ben, Lilith! Ay Tanrıçası! Ölümün Ruhu! Şeytanların Annesi!"
Haykırdığı her cümle sokağı sarsıyordu.
  "Ben asla affetmem insanoğlu! Ben bağışlamam!"
Sağ elini ona doğru uzattığında ellerindeki dumanlar adamın etrafını sardı. Kırmızı dumanlar onu esir aldığında adamın iki kolu hızla yanına düştü ve göğsü kendini ileri attı, hareketlerini takip eden boğuk sesler çıkartmaya başladığında yaşlı adam, Lilith kızıllarını saçıyordu.
"Ölmek istemiyorum!"
   "Hiçbir şey sonsuzluğa kadar devam etmez."
Adamın duyduğu son sözler bu olduğunda acı ile bağırdı ve ruhunun çekildiğini hissetti, kadın kırmızılarını ona odakladığında, terk eden ruhunun aldığı yolu gördü. Fakat bu onu durdurmadı, hücrelerine ayırana kadar durmadı. Bedeninin toz olarak havaya karışmasını sağladığında vücudunu bekçilerine çevirdi.
   "Yeraltına geri dönün! Ruhumun bekçileri... beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattınız. Bir sonrakine size karşı bu kadar merhametli olmayacağım. Sizi yok etmekten hiçbir şey alı koyamaz beni."
Kılıçlarını üç kez daha yere vuran bekçiler gözden kaybolduğunda, kadın vücudunu sevdiği iki adama çevirdi. Vidar'ın gözlerinde gördüğü hayranlık onu mutlu ediyorken, Remus'un gözlerinde gördüğü özlem onu gülümsemeye itiyordu. Kollarını indirerek yere değen ayaklarının altındaki yolu hissetti, asfalt keskin bir demir gibi yakıcı soğukluğunu üzerine çekmişti. Son gördüğü şey, aşık olduğu iki adamın ayaklanması ve ona gelmesi olmuştu. Gözlerine inen perde ile bütün gücü çekildi ve yere yığıldı.

Remus hızla ayaklandı ve sevdiği kadına koşarak onu kolları arasına aldı, göğsüne yasladığı bedeni soğukluğunu atmış sayılırdı ve nefes alıyordu. Çilek sarısı saçları yüzüne düşmüşken, Remus yavaşça sevgilisinin saçlarını çekerek ay yüzünü gözleri önüne aldı. Bu kıza hissettiği aşk çok fazlaydı ve onu kaybettiğini sanmış, kendini duvarlarına hazırlamıştı çoktan. Kapanan gözlerinden düşen bir damla kızın güzel bedenine konduğunda, alnına yaklaşarak içten ve uzun bir öpücük kondurdu. Kollarını dizlerinin altına atarak kucakladı ve eve doğru adımladı.

|| • Deep Ocean • ||Where stories live. Discover now