1. Dönüş

206K 7.2K 2.1K
                                    


   " Okumayı çok severdi. Başucundan ayırmazdı canımı."

*
Yeni gelen okuyucular için bir açıklama eklemek istiyorum tam şuraya.
Öncelikle şeref verdiniz efendim. Hoş geldiniz. ❤️
Bu hikâyenin ilham kaynağı Reşat Nuri Güntekin'in ölümsüz eseri Çalıkuşu ve kendi çocukluğumdur. 🌸

Bu hikâyede küfür, argo, yer yer abartılı olmasa da yetişkin unsur olacağı için YETİŞKİN okurlar içindir. Yani on sekiz yaş üzerinin okumasını, daha alt yaş grubundaki okurların ise yeterli olgunluğa eriştiklerinde okumalarını yazarı olarak tavsiye ediyorum. 🌼

Yeni gelen okuyucular için şu notu şuraya düşeyim: Hikâye geçmiş ve gelecek bağlantılı işleniyor. Geçmiş olaylara da her bölümde yer veriyorum. Bu tarz hikâye sevmeyenlerin dikkatine!

Hikâye mahalle kurgusu olmakla birlikte ilerledikçe göreceksiniz ki klasik mahalle kurgularından biraz daha farklı.
Mahalle kavramını, karakterlerin gelişimlerin arka plânında işlemeye gayret gösterdim. Benim için karakterlerin ruhsal dokuları da olaylar kadar değerli.

İkinci bir husus ben kusurlu karakterler yazıyorum. Yani her insan kadar. O sebeple her karakterin davranışının altında kendince sebepleri var. İnsanlar, olaylara; değer yargıları, anıları ve hayata bakış açılarıyla yaklaşırlar. Bu hepimizde böyledir. Sizin gibi tepki vermiyor olması kimseyi aptal kılmaz. Kaldı ki hepimiz hayatta zaman zaman aptallıklar yapmışızdır. Bunlara da tecrübe demişizdir. Herkesin hayatı göğüsleyişi ve dayanıklılığı farklıdır. O sebeple karakterlere kızmak için acele etmeyelim.

Bir de üslup insanın kimliğidir. Eleştirileriniz başımla beraber ama kullacağımız kelimeleri silah gibi kullanmadığımız, incitmediğimiz, hakaret etmediğimiz, sınırı aşmadığımız müddetçe. Ricamdır. Ben satır aralarında güzel insanların güzel kelimelerine denk gelmek istiyorum. ❤️
( Buna rağmen bu tarz yorumlar gördüğümde siliyorum, devamı hâlinde kişiyi engelliyorum. Sonra üzmeyelim üzülmeyelim.🌺)

Umuyorum, beğenirsiniz ve sizleri hep buralarda görürüz.
Sevgiler...🌸

Hikâyeye başlamadan evvel, yıldıza dokunmayı unutmayalım. Birkaç saniyenizi almaz. 💫⭐️

Hikâyeyi beğenirseniz yorumlarda beğeni ve eleştirilerinizi görmek isterim. ❤️

İyi okumalar sevgili okur. 🌺

*
   İnsan, göğsünde çölüyle yaşardı. Kum fırtınalarını sinesinde dindirirken hayatın yorgunluğunu geçirecek, başındaki kavak yellerini sakinleştirecek bir diz, bir omuz arayarak geçirirdi koskoca yaşamını. İçimde, dinmeyen bir hasret; neye, kime olduğunu kestiremediğim bir kırgınlıkla içimde yedi çöl devirip bir çiçeği suluyordum nicedir. Ne çöl yeşermişti ne çiçek sevinmişti oysa.

Ahşap yüzeyi insafsız güz yağmurlarında  yıkanmış çardağın yanından geçerken kısa bir an durup köşesindeki henüz çiçeğe durmamış ama sıcak giden havalardan sebep sevinmeye başlamış, birkaç dalında da tomurcuk vermiş şakayıklara  baktım. İlk başlarda pembe olan tomurcuklar, açmaya yakın kızarıyor ardından da kıpkırmızı şakayıklar şenlendiriyordu bahçeyi. Babamın bu çiçeğin fidesini diktiği günü anımsıyordum. Annem, mümkün değil burada tutmayacağını, şakayıkların narin çiçekler olduğunu söyleyip duruyordu. Ancak babam " Sevinesi varsa tutar. Tutmazsa da denemiş oluruz , fena mı hatun?" diye karşılık vermişti gülerek.
Tutmuştu. Demek ki sevinesi vardı.

İnsanın da bir yerde sevinesi varsa, kök salar giderdi. Saçak saçak köklerini o gönlün toprağından hiçbir sert rüzgâr da koparamazdı.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin