Helikopter iniş yapınca biz de sırasıyla indik. "Hadi Kurt Timi! Hızlı ve özenli bir şekildi bu işi bitirip dönelim." dedi Poyraz.

Üçe ayrıldık. Oflaya oflaya- içimden- Poyrazın arkasına takıldım. "Herkes yerini aldı mı?" dedi Poyraz. "Evet." dediler. "Yanımdan ayrılma." dedi. Cevap vermedim.

Poyraz ile birlikte mağarnın üstüne tırmandık. "Üç kişi var." dedi Batu. Sadece biri görünüyordu. Poyraz sessiz adımlarla teröriste yaklasırken ben de diğer tarafa gittim. İkisi de oradaydı. Kasaturamı elime alıp ilerledim. Bana daha yakın olana ulaşıp kafasını tutup çevirdim. Diğeri de bana dönünce kasaturayı fırlattım. Tam boynuna denk gelmişti. Moralim düzelmişti.

"Anka nereye gittin?" dedi Poyraz. "Diğer tarafı temizledim komutanım." dedim. Yerde yatan itin yanına gidip kasaturamı aldım. Cebimden ıslak mendil çıkarıp temizledim. Sonra sol bacağımdaki yerine koydum. "Komutanım az önce neler yaptınız öyle." dedi Batu. "İmkânlar kısıtlı yoksa neler yaparım ben." dedim. "Anka aşağı iniyoruz yanıma gel." dedi Poyraz. "Geldim komutanım." dedim. Seri adımlarla Poyraza ulaştım. "Bir daha uyarmam yanımdan ayrılma." dedi. Derin nefes alıp verdim. "Anlaşıldı mı Asker?" dedi. "Emredersiniz komutanım." dedim.

Aşağı atlayıp elini uzattı. Ters ters baktım. Ben de atladım. Sırtını sırtıma yasladı. "Sana güvenebilir miyim?" dedi. "Ne konu da?" dedim. "Kendini korumak konusunda." dedi. Göz devurdim. Devam etti. "İkiye ayrılacaz. Dikkat et." Gülümsedim. "O iş bende."

Silah sesleri başlamıştı. Seri ama bir o kadar da dikkatli adımlarla ilerliyordum. Karşıma bir terörist çıktı. Gözleri kocaman olmuştu. "Selam." deyip kafasına sıktım. Bir adım daha attım ki bana doğru sıkmaya basladılar. Geriye çekildim. "Tamam teslim oluyorum sıkmayın." dedim. "Komutanım ne diyorsunuz siz?" dedi Mert. "Bana bırakın." dedim. Silah sesleri susmuştu. Karşılarına geçtim üç kişiydi. "Anka yerinde kal geliyorum." dedi Poyraz. "Görüş alanım kapalı. Komutanım dikkat edin." dedi Batu.

"Silahlarını bırak ve yaklaş."

Silahımı yere koyar gibi çöktüm. Dizimi yere koyduğum gibi başımı kaldırıp güldüm. "Bir Türk asla teslim olmaz." dedim. Üçüsüne de sıktım. "Komutanım?" dedi Oğuzhan. "Komutanım size bir şey olursa ağlarım." dedi Batu. Sırıttım. Ayağa kalkıp ilerledim. "Burası temiz." dedim. "Öldüm ben burada ya." dedi Batu. Güldüm.

"Anka yanıma gel seni yalnız bırakmayacağımı gösterdin." dedi Poyraz. "Komutanım bensiz yapamıyorsunuz değil mi?" dedim. Batu ve Oğuzhan kahkaha atmaya başladı. Mağaranın önüne geldim. "Ben içeri giriyorum." dedim. "Hayır." dedi Poyraz. "Girdi bile." dedi Batu. "Komutanım ben de geliyorum arkanızdan." dedi Mert.

Mağaraya girdiğimde beş kişi vardı. Ellerinde silah bana mal mal bakıyorlardı. Kaçmaya başladılar. Mert te gelince hepsini hallettik. Poyrazdan ses gelmemişti son 3 dakikadır. Mağaradan çıkıp ilerledim. Etrafı kontrol ederek ilerliyordum. Görüş açıma Poyraz ve alnına silah dayamış terörist girdi.

"Son duanı et komutan." dedi Pislik, Poyraza. Yaklaşıp başına silahı dayadım. "Hoşçakal." dedim ve sıktım. Poyraz gözlerini dikmiş bana bakıyordu. "İyi misiniz komutanım?" dedim. "Borcum olsun." dedi. "Hediyem olsun." dedim. "Komutanım size doğru iki kişi geliyor." dedi Batu.

Poyraz ile yine sırt sırta verdik. Çöküp bekledik. "Tamam temiz." dedi Batu. "O kadar havaya girdim ya." dedim. "Alıştınız kelle almaya komutanım." dedi Oğuzhan. "Zevkli." dedim. "Bence sizin lakabınız Cellat olsun." dedi Batu. "Anka iyi." dedim. "Boş boş konuşma. Etraf temiz mi?" dedi Poyraz. "18 leş. Tamam." dedi Batu. "Kurt Timi toparlanın gidiyoruz." dedi Poyraz. "Emredersiniz komutanım. " dedik.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' (Tamamlandı)Where stories live. Discover now