Çözülen Cinayet

30 6 0
                                    

Sorgudan döndüğümüz sırada biraz durgunduk ama her şeyin bitmiş olmasının verdiği sevinçle oturup denizi izliyorduk. Gecenin üçüydü, her yer sessiz, ıssız, sanki huzura ermiş bir İstanbul vardı karşımızda. Yine denizi göremesek de sesini duyuşumuz, insanları göremesek de tek tük ışıkları açık olan yerlerde var olduklarını bilmemiz... Sessizliğin ve kimsenin olmayışının verdiği adadaymışız hissi, beni huzura erdiriyordu. Uzun zaman böylesine içten nefes almak inanın tonlarca paranız olmasından iyidir. İnsanın kendini bulması, kendisiyle olan iç savaşını sona erdirmesi, düşüncelerinin buharlaşması... İşte bunu hiçbir şeye değişmem. Onca sene dile kolay ne cinayetler çözdük ama bu cinayet beni yormuş ve oldukça şaşırtmıştı. Hikâyenin karmaşası, olayların birbirinden bağımsız gibi gözükmesi ama birbirine bağlı olması aslında bir kişinin bir tasmayla on köpek gezdirdiğini bize gösterdi. Düşündükçe aklıma gelen resim bu oluyordu. Düşündüm de böyle bir resim çizip çerçeveletip odama asacağım, bu olayı hatırlamak için ona bakacağım. Ender'e baktığım sırada gözü kapalı şekilde durduğunu gördüm, evet bunun resmini de çizip ne kadar yorucu bir cinayet çözümü olduğunu da hatırlatabilirdim kendime. Gülümsedim ve gözlerimi kapadım, eve gitmek istemiyordum. Sabahı bu bankta karşılamak, güneşin doğuşunu seyretmek istiyordum. Uzun süren sessizliği bozdum.

"Biliyor musun ikimiz de cinayetleri çözdükten sonra bir boşluğa düşer ve mutsuz olurduk fakat şu an o kadar huzurluyum ki..."

"Yine de bilmiyorum içimdeki kuşkuları bastırıyorum" dedim.

"Sorma, hala düşünüyorum ama demek ki bazen böyle sıradan olaylar da olabilir. Yani her şeyde bir değişiklik aramamak gerekir" dedi Ender ve kafasını çevirdi.

Saat dörde geliyordu ve havanın soğuğunu hissetmeye başlıyordum, nedense biraz esmişti.

Tüm bu olanları düşündükçe sıradan olan hayatıma teşekkür etmek istiyorum. O insanlardan biri olmadığımla onları yakalayan birisi olduğumla gurur duyuyorum. Tehlike içinde yüzmek, tehlikenin ta kendisi olmaktan iyidir.

Bu olayda beni şaşırtan aslında katil değil, süreçti. Yapılan hatalar, yalanlar, ihanetler... Günlük hayatın parçası olan bu her bir kelime bir arada, tek bir cinayet olayının içindeydi. Özellikle planlanmış bu durumla baş etmesi yorucu ama zevkliydi.

Yavaş yavaş aydınlanan gökyüzü bana hayatın her ne olursa olsun devam ettiğini hatırlattı. Ne de olsa gün, her şeyden habersiz doğmaya devam edecekti ve dünya içindeki kötülükleri bilmeden dönecekti.

Ender ile sabahı bankta karşılarken müthiş bir güneş doğumunun manzarasını seyre daldık. Yanımızdan geçen bir delikanlının 'simit, taze simitlerim var' sesiyle arkamı döndüm ve yanına gittim. Gerçekten çıtır çıtır olan bu simitlerden iki tane aldım, peynirle birlikte harika ikili olmuşlardı. Tek sıkıntı çay yoktu ama elimdekileri Ender'e vererek karşıdaki büfeden iki çay aldım. Karton bardaktaki çayın tadını bile özlemişim, şu anı hiçbir şeye değişmem. Ender ile beraber günü böyle karşıladık, klasik öğrenci kahvaltısından yerken biraz o günleri de konuştuk. Güneş tam yüzümüze vurduğu sırada kalkma vaktinin geldiğini anlayarak yürümeye başladık. Giderken hastaneye uğrayıp kolumdaki alçıyı aldıracaktık, sonunda kurtuluyordum. Ayrıca üzerimde arabama da kavuşacak olmanın verdiği mutluluk vardı, yarın almayı düşünüyordum fakat bir süre araba kullanmayacağım. Koşamadığım günlerin acısını çıkaracağım ve Ender'in bisikletinden bir tane de ben alacağım. Hayatın tadı kesinlikle böyle çıkıyor, mekanik şeylerle değil.

Yavaş yavaş insanla dolan sahilde usulca yürüyorduk, arabaya geldiğimizde yakında olan hastaneye uğradık ve alçımdan kurtuldum. Kolum sanki benim kolum değildi, alışmam biraz zaman alacak gibi duruyor. Eve geldiğimde kendimi koltuğa attım ve bir süre sessizliğin tadını çıkardım, olaylar kafamda hala dönüyordu. Herkesin sorgularının tüm detayları beynimdeydi. Kişilerin yüz hatları, cümleleri... Konu kapansa da kafamda kapatamamıştım. Alışmam gerekiyor, her olayda her zaman şaşırılacak bir şey çıkamaz ya. Ne yapacağımı bilemeden evi toplamaya başladım, uzun süre ihmal etmiştim. Balığımın ölmemesi bile mucizeydi çünkü suyunu değiştireli bir hafta olmuştu. Anlaşılan yeni bir cinayet vakası çıkana kadar sıradan hayatımı sürdürmeye devam edecektim. Kendime yemek hazırlayıp televizyon karşısında güzel bir ziyafet çekmek için mutfağa doğru harekete geçtim.

Cinayet Tiyatrosu (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang