2: ŞEYTANLAR VE SAVAŞLAR

Comenzar desde el principio
                                    

Karşımdaki yatakta iki kişi çırılçıplak yatıyordu ve burası benim hücremdi?

"Delireceğim yemin ederim!" Yüksek çıkan sesim üzerine yataktaki bedenler gözlerini araladığında, yüzünü buruşturan beyaz saçlı kişi konuştu "Ne sikim oluyor yine?" Gözleri Dehâ'nın üzerinden bana doğru kaydığında, hâlâ oralı olmamıştı. Derin bir nefes alarak gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım. Sakinleştiğimden emin olduktan sonra tekrar konuştum "Lütfen, bana bu yatakta seviştiğinizi söylemeyin." Yanında yatan siyah saçlı kişi dirseklerini yatağa bastırarak doğruldu ve kafasını sağa sola doğru yatırarak boynunu çıtlattı "Ne bağırıyorsun amına koyayım?" Bunlar neden bu kadar rahattı? Yada neden her şey oldukça normalmiş gibi davranıyorlardı?

"Asil yeni geldi ve siz bulduğunuz her odada sevişmeyi bırakın aptallar. Burası onun odasıydı..." Odasıydı dedi, çünkü artık bu yatakta yatacağımı sanmıyordum. Tanrım, buram buram testosteron kokuyordu!

Beya saçlı olan yataktan kalkarak yerdeki iç çamaşırına eğildiğinde hızla elimle gözlerimi kapattım, lan herifin sikini gördüm az önce! "Ben neden tanımadığım insanların sikini görmek zorundayım anasını satayım?!" Sesli bir şekilde söylendim, ardından Dehâ'ya doğru dönerek konuştum "Lütfen bana başka bir odanın boş olduğunu söyle!" Parmağını dudaklarına dayayarak düşünürcesine bir ses çıkardı, ardından parmaklarını şıklatarak bir fikir bulduğunu belirten sesle konuştu "İstersen benim odamda kalabilirsin. Ben başkasıyla kalıyorum çünkü."

Pekâlâ, hiç yoktan iyidir değil mi?

"Olur olur, yeter ki çıkalım buradan." Onu ittirerek odadan dışarıya çıkardığımda aldığım temizlik kokusu ile rahat bir nefes verdim. Kim temizlemişse onu alnından öpebilirdim cidden. Dehâ biraz ilerideki odaya yürüdüğünde bende onun peşinden ilerledim ve odaya girdim. Tertemiz ve kullanılmamış bir yatak duruyordu karşımda, bu beni mutlu ederken hevesle gidip yatağın üzerine oturdum. Eh, pek rahat sayılmazdı ama zaten ben rahatlık nedir bilmezdim ki? Ömrüm sokaklarda geçmişti, kaldırımda yattığım günleri unutacak kadar yüzsüz değildim...

"Burayı sevdiğine göre oda işini hallettik o zaman?" Kafamı sallayarak onu onayladığımda odanın köşesinde duran boş tabureyi çekerek karşıma oturdu. Gözlerimin içine uzun uzun baktığında istemsizce bakışlarımı kaçırdım, bir şeyler sormamı bekliyordu anlaşılan. Boğazımı temizleyerek konuştum "Neden öyle bakıyorsun?" Bunu dememle bacaklarını oturduğu taburede bağdaş kurdu, küçük bedeni ona kolaylık sağlamıştı tabii, "Uzaktan bakan birisi bile senin katil olmadığını anlayabilir, burada işin ne cidden?" Katil değildim zaten ama ona oturup da hayat hikâyemi anlatamazdım. İnsanlara güvenmemeyi, yediğim bu son kazıkla çok daha iyi anlamıştım.

"Yanılıyorsun, bir katil olduğum için buradayım. Tahminen ne zaman beni küçük görmekten vazgeçersiniz? Sıkılmaya başladım çünkü." Elini çenesini koyarak kafasını yana doğru yatırdı ve dudağını sarkıttı "Yeni gelenle hep uğraşırlar, merak etme alışırsın." Geriye doğru kayarak sırtımı duvara yasladım ve dizlerimi kendime doğru çektim "Beni buraya getiren gardiyanı tanıyor musun?" Bir süre düşündükten sonra kafasını salladı "Elbette tanıyorum, neden sordun?"

"Nedenini sorma...sadece onun hakkında biraz bilgi verir misin?" Tereddütlü bir şekilde sorduğumda bilmiş tavrıyla gülümsedi, "Onunla iddiaya girdin değil mi?" Gözlerimi açarak kaşlarımı kaldırdığımda, bunu nasıl bildiğini sorguladım. Cidden, ben nasıl bir oyunun içine düşmüştüm böyle?

"Merak etme, her yeni gelenle iddiaya giriyor ve sonucunda hep kazanıyor..." Dedikleri üzerine yutkundum, yani bende mi kaybedecektim?

"Ne üzerine iddiaya girdiniz?" Kollarımı bacaklarıma sararak çenemi dizlerime yasladım "Üç gün içinde birinin altına gireceğimi söyledi, bende aksini söyledim. Sonucunda eğer girmezsem-" Bir saniye, neden bunu ona anlatıyordum ki? Konuşarak beni oyuna getirmişti, cidden eğer bana silah tedarik edeceğini söylesem kesinlikle bunu bir koz olarak kullanabilirdi. "Eğer girmezsen?" Cümlemin devamını getirmemi istiyordu. Soğukkanlı bir ruh hâlime bürünerek devam ettim "Bana telefon verecekmiş, o kazanırsa ise beni düzecekmiş." Bozuntuya vermeden konuştuğumda, dudağının kenarı kıvrılmıştı.

1049 | BxBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora