2.Bölüm:'Cellat'

Start from the beginning
                                    

Kasaturamın ucunu biraz ateşe verdikten sonra Oğuzhan'ın ağzına sargı bezi sıkıştırdım. Bıçağı derisine geçirdim ve kurşunu çıkardım. Hemen uçta kalmıştı. Güzelce temizledikten sonra sutur'u elime aldım. "Askersiniz galiba." dedim. "Nerden anladın?" dedi Oğuzhan. "Lan mal belindeki silahı kim görse anlar." dedi az önceki tatlı çocuk. Dikişleri de atmıştım. Sargı beziyle de tam sarıyordum ki ambulans geldi.

Oğuzhanı götürdüler. Diğerleri de arkasından gitmişti. Etrafımdakiler beni tebrik ede ede boşalmıştı. Köşedeki musluğun başına gidip ellerimi yıkadım. Saç tokamı çıkarıp saçlarımı eski haline getirdim. Gözlüğümü de taktıktan sonra bavullarımın başına geçtim.

Yarım saat boyunca bekledim ama bir tane bile taksi geçmedi. En sonunda otostop çekmeye karar verdim. Eve gitmeyip Tugay'a geçecektim yoksa gitmeden kavulacam.

Küçük bir kamyonet durdu. Aşağıdan yukarıya seslendim. "Amca beni askeriyeye bırakır mısın?" dedim. "Gel kızım." dedi. Bavulları arkaya atıp öne oturdum. "Allah razı olsun senden amca." dedim. "Askeriye de ne yapacaksın?" dedi. "Askerim ben amca." dedim. Gözlerini yoldan çekip bana baktı. Şaşırmıştı. "Maşallah." dedi. Yolun devamı amcanın soruları ile geçmişti.

Tugay'a gelince arabadan indim. "Çok sağol amaca." dedim. "Ne demek kızım. Vatan sana emanet." dedi. "Gözün arkada kalmasın." dedim ve gülümsedim.

Bavullarımı arkadan zor da olsa indirebilmiştim. Sırt çantamı sırtıma aldım. İki elimde de bavullarım vardı. Başımı kaldırıp etrafıma baktim. Vay be. Kocamndı ve çok güzeldi. İlerleyip giriş yaptım. "Buyrun kime bakmıştınız?" dedi nöbetçi kulubesindeki asker. Bel çantamdan askeri kimliğimi çıkarıp gösterdim. Hiçbir şey diyemedi. Haklı aslında uzaktan biri bakarsa tatile geldiğimi düşünür.

Binaya girdim. Bavulları çeke çeke merdivenlerden yukarı çıkarıyordum. Tüm askerler bana bakıyordu. Ama napiyim koyacak yer bulamadım. Yeni Albayımın odasını öğrenip çıktım. Bavulları köşeye koyduktan sonra gözlüğümü çıkardım. Kapıyı tıklatıp girdim.

"Asena geldin mi sonunda?"

"Teğmen Asena Aral. Komutanım kusura bakmayın. Yolda birtakım aksaklıklar oldu."

"İlk günün heyecanı olsun. Hoşgeldin kızım."

"Sağolun komutanım."

"Sen gidip hazırlan sonra tim arkadaşlarınla tanıştıralım seni."

"Komutanım izninizle bir ricam olacak."

"Ne gibi?"

"Bozkurt ve Asena'nın kızı olduğumu kimse bilmesin."

"Tamam aramızda."

"Sağolun komutanım."

Asker selamı verip odadan çıktım. Odam bir alt kattaydı. Bavulları yine arkamdan sürükleyip aşağıya indim. Odama girip bavulları köşeye koydum. Bavulumu açıp üniformamı çıkardım. Kırışmamış iyi iyi. Üzerimdekileri çıkartıp üniformamı giydim. Postalları da giydikten sonra silahımı bacağımdaki yerine yerleştirdim. Aynanın karşısına geçip mavi beremi taktım.

"Senin annen de mi manken kız?"

"Evet annem de çok güzeldir."

Aynayla karşılıklı konuşmamı sonlandırıp güldüm.

Baştan aşağı odamı inceledim. Revirde de ayrı bir odam vardı. İkisi de elimden geçse güzel olacak. Başak burcu olarak bir takım takıntılarım var da.

Son kez üstüme başıma baktıktan sonra odadan çıktım. Albay da merdivenlerden iniyordu. Yanına gidip asker selamı verdim. "Rahat kızım. Sen bahçeye çık ben de arkandan hemen geliyorum." dedi. "Emredersiniz komutanım." dedim.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' (Tamamlandı)Where stories live. Discover now