21: ❝Secrets Révélés❞

3.5K 470 560
                                    

🎼|Selena Gomez - The Heart Wants What It Wants|

■■■■■■■

Merhaba! Hoş geldiniz.

Her şey yolunda mı?

Normalde koyduğum oy-yorum sınırı dolduğunda atacaktım lakin DM'den rahat vermediniz. Yufka yüreğim dayanamadı pek tabii. Yazmışken atayım dedim. İyi etmiş miyim? :)

Sizi Seviyorum.

Başlayalım.

.......

Kendimi bomboş bir cehennemin ortasında cayır cayır yanarken bulmuştum ya da hissettiğim buydu bilmiyorum lakin, yandığım nihaiydi. Hayatımı tekdüze bir filmden öte görmezken, çığ misali bir devrim alıkoymuştu ayakucumu. Vizyonun başındaydım, acının başrolüyse benliğimdi.

Bileklerim acıyordu.

Ruhsal bir acı değildi bu, gerçekten acıyordu. Bir kaç santim ötemde kalın bir kütüğün tutuşturduğu ateşin solunda, sırtımı dayayacak tek bir duvar dahi yokken, bağlanmış bileklerimle, boş bir deponun ücra köşesinde akılalmaz bir mücadele veriyordum.

Acı çekiyordum.

Oluk oluk kanıyordum. Bitkindim, yorgundum; bıkkındım ben. Şuracıkta versem dahi son nefesimi koymazdı. Daha kötü ne olabilir diye düşündükçe hayat en ağır gollerinden birini daha savurmuştu yüzüme. İlginç gelmiyordu, alışmakta istemiyordum. Tanrı şahit yokolmak istiyordum.

ırdı.

Kaçırılmak? Alı koyulmak? İntikam almak? Öldürülmek? Acı çektirmek? Ne sikimse bu yaşanan çok ağırdı. Kaldıramıyordum, taşmıştı omuzlarımdan taşıyamıyordum. Bu kadarı da çok incitmişti gururumu. İki paralık herifin bomboş bir arazide zor kullanarak sürüklediği bedenim, yediği bir kaç ağır darbeden sonra uyuşmuş, baygın bir kabusa kapatmıştı gözlerini; asıl kabusun uyanınca olduğunu bilmeden.

Kördüğüm ettiği bileklerimi çözmeyi denesemde her defasında başarısız olmuş, koca bir çığlığı depoya haykırdığımda yankılanan sesim tüm duvarlardan duyulmuştu.

"Boşuna bağırma, çok değerli sevgilin duymaz sesini."

Sağımdan hızla açılan kapının ardından gözükmesiyle kıpırdanışlarımı durdurmuş ve üzerine put kesilmiştim. Siyah bir şapka ve yüzünü neredeyse tamamen kapatan bir siyah maskeyle gelmiş, attığı her adımda topukları yankılanan ayakkabısıyla, ağır ağır yanaşıyordu üzerime.

Sınırda dolanıyordum.

"Hangi cehenneme kadar tutacaksın beni? Siktiğimin yerinde daha ne kadar tutacaksın, söyle. Tanrı şahit, hücrelerin açlıktan kuruyana dek sürünmen için elimden gelen her şeyi yapacağım. Önce ben sonra kölesi olduğun devletinin ayaklarına kapanacaksın."

Bir kaç adımda yanıma vardığında, iyiden iyiye yaklaşmış, dizleri üzerine çökerek soğuk zemindeki bedenimden çenemi sıktırıp kendine kaldırmıştı. Soğuktan kuruyan ve yaşaran gözlerimle ona baktığımda, bakışları bileklerime inmiş, çenemden hışımla çektiği elleriyle düğümü yönelmişti.

"Hiçbir şey yapamazsın."

Saatlerin evirdiği sıkışıklıktan ötürü uyuşan ve moraran bileklerim ipten kurtulduğunda hızla çekilerek ayaklanmış ve geri attığım adımlarla olabildiğince uzaklaşmıştım.

"Seni öyle şeylerle tehdit ederim ki, çok mühim unvanın uğruna sessiz kalmaktan öteye gidemezsin Taehyung, oynama benimle."

İndirdiği maskesinin altından karşılaştığım gülen yüzü takat sınırlarımı zorluyordu lakin, burada tek başıma yetebileceğim bir durum değildi bu. Bilinmez, belki şu siktiğimin cehenneminde göremediğim yüzlerce adamı vardı etrafımızda. Hislerimin aksi bir davranış sergileyerek bakışlarımı ayırdığım bedeninin ardından, yokluğuyla duraksadığım bir şey vardı.

Epistle | TaekookWhere stories live. Discover now