FIND ME -17-

763 99 81
                                    







Yorumlarınız keyifle okuyorum. O yüzden yorum atmayı ihmal etmeyin :) (Vote atarsanız da oldukça sevinirim güzel okurlarım <3)

Medya: Kalp hastaları için tehlikelidir, Bilginize...

Keyifli Okumalar!





ÖNCEKİ BÖLÜMDE:

Jin Young, stüdyonun kapısında dikilmiş şaşkınlıkla bizi izliyordu. Jackson... Tanrım. Onun burada olduğunu bile unutacak kadar gözüm dönmüştü. Şu an arkamı dönüp ona bakmaya cesaretim yoktu. Ama yapmam gereken tek bir şey vardı. O da Eun Hyuk'u kapının önüne koymaktı.

Peşimden geleceğini bildiğim için tüm gücümle güçlü bir omuz darbesi atıp kapıya doğru yürümeye başladım. Jin Young korku dolu bakışlarıyla hızlıca yan tarafa kaykılıp bana yer verirken ona bakmamaya çalıştım. Stüdyodan kendimi dışarıya attığım sırada kapının önünde durup derin bir nefes aldım.

Bakışlarım geriye doğru döndüğünde Jackson'la göz göze geldim. Eun Hyuk, samimiyetsiz bakışlarıyla bana doğru gelirken bakışlarımı çekip yürümeye devam ettim.








Damarlarımda dolaşan öfke tüm vücuduma saniyesinde dağılmıştı. Vücudumun her noktası öfkeden kavrulurken tek hareketle çelik kapıyı açıp, kendimi bahçeye attım. Eun Hyuk tam arkamda adımlarını durdurmuş bir şeyler zırvalıyordu. Sesine dahi tahammül edemezken daha fazla konuşması beni çileden çıkartıyordu.

"Senin derdin ne?" Ona doğru döndüm. Suratıma aval aval bakmasının dışında hiçbir harekette bulunmuyordu. Karşımda dikilmiş beni izliyordu.

"Sana derdin ne dedim?" Sinirden ellerim titriyordu. İşaret parmağını başına doğru götürüp kaşımaya başladı.

"Bana karşı hissettiğin duygunun nasıl bir şey olduğunu artık anlayabiliyorum." Sözlerinden tek kelime dahi anlamamıştım. Tek kaşımı imalı bir şekilde kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Bunu söylemek için buraya geldim. Fakat sanırım yanlış bir zamanda gelmişim." Alaycı bir ifade takınarak bakışlarını arkaya doğru çevirdi.

"Beni yanıltmadığın için sana minnettarım. Niyetinin ne olduğunu bana daha iyi kanıtlıyorsun her seferinde."

"Haddini aşıyorsun." İşaret parmağını tehditkar bir biçimde ona doğru uzattım.

Tek elini yavaşça cebinden çıkardıktan sonra ona doğru uzattığım işaret parmağımı sıkıca kavrayıp aşağı indirdi. "Henüz değil."

Parmağımı tiksintiyle elinden kurtarıp avuçlarımın içine aldım.

"Gururunu incitmek istemiyorum ama her defasında incitmem için bana fazlasıyla fırsat veriyorsun."

Artık onun gözlerinin içine bakarken nefret dahi beslemiyordum. Şurada neredeyse 3 aydan fazladır böyleydik. Ve gün geçtikçe işler daha kötü bir hal alıyordu.

"Ah, gerçekten mi Min Ji?" Kahkaha atmaya başladığında sinirden gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba harcadım.

"Açıkçası artık umurumda değilsin. Fakat bu seni umutlandırmasın. Hayatımdan öylece çekip gitmene asla izin vermeyeceğim." Elini havaya kaldırıp saçlarıma doğru uzatmaya yeltendiğinde buna engel olup kendimi geri çektim.

"Sana söz veriyorum." Ellerini sırtında birleştirip bana doğru hafifçe eğildi. "Gün geçtikçe beni daha fazla seveceksin." Bakışlarını bana kaldırdığında yutkundum. İlk defa Eun Hyuk'un bana böyle baktığını görmüştüm.

FIND ME |Jackson|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin