FIND ME -14-

906 99 95
                                    




MEDYA : Merak edenler için Do hyung :)

Keyifli Okumalar!





ÖNCEKİ BÖLÜMDE:

"Dalga geçiyorum aptal! Tabi ki öyle bir şey söz konusu olamaz. O bir İdol, İDOL!"

Teşekkürler Yu Jin. Dostuna çok güzel destek oluyorsun. Sanki ben bunu bilmiyordum. Dost acı söylermiş palavralarını kanıtlamana gerek yoktu.

"Ya, o bakışta ne öyle?" Bakışlarımı hızlıca çekip sinirle tezgahın üzerinde ki kimbabı elime alıp masaya doğru yürümeye başladım. Yu jin, kahkaha attıkça onu öldürmek istiyordum. Hiç komik değildi. Burada benim duygularım söz konusuydu.

"Gülmeyi kes. Otur ve zıkkımlan." Kaşığı öfkeyle elime alıp çorbanın içine daldırdım.

Yu Jin, gülmeye devam ederek karşıma oturduğu sırada yüzüne yumruğumu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.

İdolmüş. HAH!

Aptal değilim herhalde, bende farkındayım İdol olduğunun!








"Sol köşedeki çiçekler kalabilir." Elinde iki adet saksı ile şaşkınca etrafına bakınan görevliye zoraki gülümsemeye çalıştım. Büyük ihtimalle adam içten içe bu kadar çiçeğin burada ne işi olduğunu sorguluyordu.

Çiçekler gözlerimin önünden teker teker götürülürken kollarımı göğsümde birleştirdim. Şükür ki üyelerden kimse bu botanik bahçeyi görmemişti. Do Hyung dışında dalga geçecek kimse olmadığı için mutluydum. Tabi bir de çiçekleri taşıyan şirket görevlileri vardı. 3 kişi arka arkaya çiçekleri götürdüğü sırada oldukça genç görünümlü görevli elinde tuttuğu çiçek saksısıyla çekinerek bana doğru yaklaştı.

"Eğer sizi için problem olmazsa bunu..." Elindeki çiçeği hafifçe kaldırdı. "Eşime götürebilir miyim?"

Sorusu beni anlık şaşırtmış sonrasında da yerini mutluluğa bırakmıştı.

"Elbette... İstediğiniz kadar götürebilirsiniz." Heyecanla gülümsedim. Böyle bir şey söylemesi beni aşırı mutlu etmişti. En azından şirketin bir köşesine bırakılıp solmasını beklemek yerine böyle güzel bir amaçla hediye olarak götürülmesi beni daha çok mutlu etmişti.

Genç görevli cevabım karşısında heyecanla 32 diş gülümseyerek yavaşça başını eğdi.

"Fırından yeni çıkmış bir görevimiz va-" 

Do Hyung içeri girdiği sırada şaşkın ifadesiyle boşalan alana baktı.

"Whoa, halletmişsin." Geriye son birkaç tane çiçek kalmıştı. Do Hyung'a doğru dönüp gülümsedim.

"Bazılarını halledemedim." Elimi çelenklerin olduğu tarafa çevirdim. Do Hyung çelenkleri gördüğü an yanaklarını şişirdi.

Doğrusu çelenkleri hangi deliğe sokacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bir ara pencereden aşağı atmak istedim ama kıyamadım. Görevlilere söylediğimde ise parçalayarak çıkarabileceklerini söylemişlerdi. Bir umut parçalayarak çıkarmalarını bekliyordum. Botanik bahçemden geriye sadece birkaç çiçek kalmıştı.

Göz ucuyla içeriye göz atarken Do Hyung elindeki dosyayı bana doğru uzattı. 

"Dikkat et, sıcak olabilir." Esprisine alay edercesine kahkaha attıktan sonra uzattığı dosyayı aldım. Ön kapağında büyük harflerle 'itzy' yazıyordu. Dosyanın içeriğini az çok tahmin edebiliyordum.

FIND ME |Jackson|Where stories live. Discover now