~ 0.0 ~

2.3K 89 44
                                    

''Seni sevmiyorum. Şunu anlayacak kadar aklın da mı kalmadı Eva? Benden uzak dur.''

Kapının yüzüne çarpmasıyla ağlamaya başlaması bir oldu. İki senesini verdiği çocuk şimdi bütün emeklerini bir  paçavra gibi fırlatmıştı. Daha popüler bir kızla sevgili olmak için.

Evin yakınındaki parkın birine girdi ve ilk gördüğü banka oturup daha çok ağlamaya başladı. Gri gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü bile. Her şeyden çok çabuk etkilenirdi zaten. Titreyen elleriyle çantasında telefonunu bulmaya çalıştı. Telefonu bulduğunda arkadaşlarından gelen bir sürü cevapsız arama olduğunu gördü. İlk gördüğü numarayı aradı.

''Eva? Tanrım, ne oldu? Ağlıyor musun sen?  Jonas ne dedi? Neden seninle konuşmuyormuş?''

''B-bitti Noora.'' Hıçkırıklarını durduramıyordu. ''A-artık h-her ş-şeyin bittiğini sö-söyledi. S-seni sevmiyorum d-dedi!''

''Kahretsin. Sen neredesin?''

''Parkta o-oturuyorum. Bi-birazdan kalkarım.''

''Tamam. Biz de kızlarla sana geliyoruz. Sakin ol tamam mı? Sen hiçbir şey kaybetmedin. Seni terk etme cesaretinde bulunan o aptal kaybetti. Terk eden hiçbir erkek haklı değildir.'

Telefonu kapatıp tekrar çantasına koydu. Rüzgar o kadar hızlı esiyordu ki bir an nefesinin kesildiğini hissetti. Zaten  o kapı yüzüne kapandığında her şeyini kaybetmişti. Düşündükçe zaten şiddetli olan ağlaması daha da şiddetlenmişti.

O ağlarken bir çift yeşil gözün onu izlediğini bilmiyordu. Arabanın içinde direksiyonu sıkıca tutmuş ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Arabadan çıkıp yanına mı gitmeliydi? Yoksa beklemeli miydi? O düşünürken telefonuna gelen bildirimle dikkatini gelen mesaja verdi. 

Ne yaptın Penetrator?

Karşımda ağlıyor. Yanına gitmeli miyim?

Neyi bekliyorsun? Başkasının mı gelmesini? Onun bu anı beklediğini biliyorsun. Belki oradadır. Vakit kaybetme!

Telefonu hırkasının cebine atıp arabadan çıktı. Derin bir nefes alıp hızlı adımlarla kızın yanına doğru ilerlemeye başladı. Sadece gidip teselli edecek ve ondan hoşlandığını söyleyecekti. Bunun zor kısmı neydi ki?

Zor kısmı; parkın girişine geldiğinde yanına oturan birini görmüş olmasıydı. Ve o gördüğü kişi mesajlaştığı kişinin bahsettiği çocuktu. Mavi gözleri zafer elde etmişçesine parlıyordu.

Şu an da yapmak istediği her şeyi yapıyordu.

Kızın önüne düşmüş kumral saçlarını geriye attı.

Kızarmış yanaklarından süzülen göz yaşlarını sildi.

Yüzünü avuçlarının içine alıp ağlamaması gerektiğini, onun her şeyin en iyisini hak ettiğini söyledi.

Ve kız, ona sarıldı.

Asıl sarılması gereken kişi parkın girişinde paramparça olmuşken.

The Spectacular Now // Chris&Eva || SKAMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt