Başımın Belası. -10-

393K 10.1K 810
                                    

Berk dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde ikimizde nefessiz kalmıştık. Gözlerime baktı " İlk öpücüğün de bana ait " dedi.

Belki vücudumda ona karşı istemsizce bir çekim hissediyordum ama bu benden herşeyimi almasına izin verecek ölçüde değildi. Çok şükür..

Herşey bir yana bu züppe benim ilk öpücüğüm olduğunu nerden biliyordu ki ? Ona bu zevki yaşatıcağıma ölürüm daha iyi. " Bi kere bu benim ilk öpücüğüm değil seni yakışıklı züppe. " diye çıkıştım fakat bi sorun vardı.  Sanırım ona az önce yanlışlıkla yakışıklı dedim.
" Demek yakışıklı olduğumu düşünüyorsun. Buna sevindim diyemiyicem çünkü bunu herkes bilir ama senin ağzından da duymak hoş oldu açıkçası. " dedi ve odanın kapısına yöneldi.

Gerçekten bu züppe kendini ne sanıyordu anlam veremiyorum açıkçası. Kapının ordan bana döndü ve " Öpüşmek hakkında hiç bir fikrin yok , en komiği ise beni öpmeye çalışman dudakların ben acemiyim diye bağırıyor, bu arada beni öpmeye bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum. " dedi ve o aptal sırıtışıyla odamdan çıktı.

Bi insana karşı bu kadar nefret duyacağımı hayal edemezdim. Ondan iğreniyorum, tiksiniyorum. Ama anlamadığım bir şekilde de ona karşı çekiliyordum.Beni değersiz kılan bir adama karşı daha değersiz hisler o kadar.

Ben bunları düşünürken telefonum çaldı. Aslında kaç gündür telefonum olduğunu bile unutmuştum. Komidinin üstünden telefonu aldım ve ekranına baktım. Ah-ha ne harika (!) arayan Beste.

- Alo

- Efendim Beste.

- Lara canım sen misin ?

- Evet benim. Birşey mi oldu ?

- Ay yok canım ya sen gelmeyince kızlarla seni merak ettik. Okulu bırakmışsın galiba çok üzüldük.

Kesin üzülmüştür pislik. 4 yıldır beni rezil etmekten başka hiçbirşeyi amaçlamamıştı.

- Evet öyle olmak zorunda kaldı. Eminim çok üzülmüşsündür.

- Ay canım hiç öyle olurmu elbette çok üzüldüm. Yani benim de annem babam beni satsa üzülürdüm. Ay çok pardon senin annen ve baban yoktu, üvey baban vardı. Özürdilerim, yaranı eşelemek istemezdim

Bu sürtük geberse eminim üzülmezdim. Bu kaşarın annemle babamın ölmesiyle dalga geçmesini bir yana bıraktım şuan daha önemlisi orospu çocuğu üvey babamın yaptığı şeyi nerden öğrendiğiydi.

                           
- Bunu sen nerden biliyorsun ?

Bunu nerden bilebilirdi ki ?

- Ahahaha tatlım sen okula gelmeyimce sizin 'GECE KONDUYA' gittim üvey baban seni gönderdiğini, evleneceğini söyledi. Çok üzüldüm yani sen bize, pardon bana hep üniversiteye gideceğini başarılı olacağını söylerdin. Sanırım hayallerin kuş olup uçtu. Üzüldüm yani..

Sürtük gece kondu kelimesini üstüne basa basa söylemişti, hayatım boyunca asla geldiğim yerden çekinmedim ama bir kaşarın bunu küçümsemesi katlanabileceğim birşey değildi.

- Evet beste evlendiriliyorum. Evet beste üniversiteye gidemiyorum. Evet beste sevmediğim bir adamla evlenicem ve evet beste hayallerim kuş olup uçtu ama bunlar olurken ben senin gibi toz pembe bir hayat değil, zor bir hayat geçirerek buraya kadar geldim.

Dedim ve telefonu suratına kapattım. BAuna daha fazla katlanamayacak kadar yıpranmıştım artık. Bu sürtük 4 yıldır bana eziyet ediyordu. Sırf burslu olduğum için ama kendisi  platonik aşığıyla yalandan aşk yaşıyordu. ZAVALLI.  

Kapım tıklatıldı ve içeri evin yardımcısı Anastasia girdi " Lara hanım poşetlerinizi nereye bırakmamı arzu edersiniz ? " dedi. Türkçesi oldukça akışkan ve netti elimle odanın köşesini işaret ettim ve başımla teşekkür ettim oda gülümseyerek odadan çıkmak için kapıya yönelirken arkasını döndü,
"Efsun hanım yarın ki nikah için sizi bazı kişilerle tanıştıracakmış, bu yüzden şık giyinmenizi istiyor ve acaba ayak numaranız kaç ? " diye sordu.

" 37, neden ? "   ayak numaramı ne yapacaktı ki acaba. Kalıpçıdan basma kalıp çıkarıcaktı çünkü. Ne salakça bir soru..  "Bugün alışverişe gittiğinizde ayakkabı almadığınızı fark etti, size birkaç ayakkabı sipariş ettirecek. " dedi.  "Şey ayağım yara ama topuklu ayakkabı olmazsa mutlu olurum. " dedim, yani haklıydım sanırım. Sonuçta bunlar sosyetik. " Anladım Lara Hanım." deyip odadan çıktı. Yataktan doğrulup poşetlere yöneldim.

****

Sıcak bir duşun ardından poşetten ilk denedigim siyah elbiseyi çıkarıp giydim bu elbise gerçekten hoştu. O sırada bir ayı saldırısına uğradım. 

" Vay vay vay gerçekten çok zevkliyim." Dedi ve kendini odadaki pufun üstüne attı. Aynı etki. Gene içimden gelen çekilme hissi.

" Yani ?" dedim, soğukkanlılığımı koruyarak. "Yanisi ben çok zevkliyim." dedi ve sırtımaya devam ederken " Yarım saate herkes gelir. hazır ol ne kadar istemesemde şu siktiri boktan törende bekarlığıma veda edicem. Aslında kucak dansı vs. Olsa daha hoş olurdu ama hissedarlar ve onların mal aileleriyle idare etmem gerek. " dedi ve homurdanarak odadan çıktı.  Bu gerizekalı kendi kendini gıcık etme potansiyeline sahip tanıdığım tek insandı. Kesinlikle bundan eminim. Banyoya girip dalgalı koyu renk saçlarımı kuruttum ve  at kuyruğu yaptım. Ayakkabı kutularını açınca karşıma uzun diz üstü çizmeler çıktı. tabanı oldukça rahatti ve elbiseyi daha hoş gösteriyorlardı. Aynanın önünde duran makyaj malzemelerinden rimel ve parlatıcıyı sürdüm. Parlatıcı dolgun dudaklarımın daha hoş görünmesini sağlamıştı. Tam dikkatimi buna vermişken günün 2. Ayı saldırısına uğradım.

Berk kapıyı açıp hızlıca içeri girdi ve kapıda bir an dona kaldıktan sonra, 
"A-artık inelim herkes bizi bekliyor." dedi. Ne yalan söyleyeyim kekelemesi çok hoşuma gitmişti, pislik her seferinde bana kekelettiriyordu. Sanırım eşitlenebiliriz diye düşündüm ayağa kalkıp yanına gittim.

Odamdan çıkıp merdivene ilerlerken tek kelime etmedi. Kaskatı kesilmişti heyecandan mı yoksa benim yüzümden mi diye düşünürken kızardığımı hissettim ve bedenim bana birkez daha ihanet etti. O çekilme hissi.

Merdivenlerden Aşağıya inerken kalabalığa göz gezdirdim gerçekten çok kalabalıktı fakat meraklı gözler dışında bir çift göz bana şaşkınlık ve nefretle bakıyordu.

BESTE.

Zoraki Eş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin