74

10.6K 1.6K 161
                                    

Günün ikinci bölümü, gerekeni yapalım <3


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

.

.

.

Otobüsten indiğimde kulaklığımı çıkardım. Üzerimdeki formayı düzelttikten sonra önümdeki kocaman tabelaya bakarken gülümsedim. İçimde bir gurur vardı. Gurur duyuyordum onunla.

İstanbul Üniversitesinin önünde beklerken giren çıkanlara bakıyordum. Kimlik sorgulama olmuyordu, üniversiteyi ziyarete açmışlardı.

Acaba geldiğimi haber verse miydim yoksa sürpriz mi yapsaydım ikilemi arasında gidip gelirken anlık bir cesaretle içeri girmeye başladım. Güvenliği geçtikten sonra fakültesinin önüne ilerledim. Dersinin biteceği saati biliyordum, az önce konuşmuştuk. Sadece geleceğimi bilmiyordu.

Onu hastalandığından beri görmemiştim. Her gelmek istediğimde zaten çıkamayacağı ve bana da hastalık bulaşmasını istemediği için reddetmişti. Konu sağlığıma geldiğinde çok geriliyordu. Hasta olmamdan çok korkuyordu ama kendi canını hiç önemsemiyordu. Bugün okula gitmişti.

Üç gün sonra annemin doğum günüydü. Babamlarla birlikte günlerdir bunu planlıyorduk. Çok güzel olsun istiyordum. Baran'ın benim için aldığı elbiseyi giyecektim.

Poyraz'ın da gelmesini isterdim ama bunlar için henüz erkendi. Babamların bunu kaldırabileceğini zannetmiyordum. Bu yüzden, ne kadar istesem de bunu yapmayacaktım.

Dersten çıkmasına on dakika olduğu içi banklardan birine oturdum ve bana aldığı kitabı okumaya devam ettim kaldığım yerden. Binadan insanlar çıkmaya başladığında kitabı çantama kaldırdım ve ellerimle saçlarımı düzelttim. Hava güneşliydi. Deri bir ceket giymiştim sadece formamın üzerine. Etek giymiş ama altına çorap giymemiştim. Hafif bir esinti vardı ama üşütmüyordu. Bahar gelmişti resmen.

Bir iki dakika sonra, yanında arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıktı. Biraz solgun gözüküyordu ancak derslerden dolayı olduğunu biliyordum. Yanında üç erkek ve iki kız vardı. Kızlar benden daha uzundu, ama grubun en uzunu oydu. Geniş omuzları aynı benimkiler gibi bir deri ceketi taşıyordu. Üzerinde beyaz bir tişört, siyah, bol bir pantolon vardı. Saçları dağınıktı. Elinde kitaplarını tutuyordu.

Gülümsememi tutamadım. Çok özlemiştim onu. Ellerim ona uzanmak için kaşınırken, ben ilerleyemeden o beni fark etti. Sanki hissetmişti de bakmıştı.

Gözlerimiz günler sonra ilk defa buluştuğunda adımları duraksadı. Kaşları anlık kalktı ancak hemen sonrasında yüzünde sıcacık bir gülümseme yer edindi.

Ona ilerlemeye başladığımda arkadaşlarının şaşkınca ona baktığını gördüm. Günlük hayatta çok gülümsemeyen bir insan olduğunu biliyordum. Herkese karşı duvarlarının olduğunu.

GökyüzüWhere stories live. Discover now