44

19.9K 2K 173
                                    

Bol oy ve yorum yapmayı unutmayınız. İyi okumalar<3

.

.

.

Baran Sarraf*

Vicdanın bindiği bir ruha hiçbir merhem çare olmazdı.

Benim vicdanımsa hiç rahat değildi. İnsan vicdanına yenik düşünce gerçektende kimsenin suratına bakamıyordu.

Mesela, ben bakamıyordum şimdi onun mavilerine. O nasıl beni affedebiliyordu anlayamıyordum. Onu en hassas yerinden vurmuştum. Onu en hassas kişiden vurmaya çalışmıştım. Ondan annesini kıskanmıştım.

Başımı saçlarına eğdim. Ağlaya ağlaya yine uyuya kalmıştı şimdi. 

Şimdi onun vicdanı da benimki gibi yangın yeriydi.

Nefesimi verdim yavaşça. Babama baba demişti ve bu dünyanın en güzel iki şeyinden biri gibiydi. Keşke her şey daha farklı olsaydı demekten alamıyordum kendimi.

Kapı yavaşça aralandığında saçlarına gömülü yüzümü kaldırdım yavaşça. Kırpışan kipiklerimin ardındaki kahve gözlerimin odağı, kapıdnın ardında yorgun bir suratla bize bakan Lale abla olmuştu. Tuhaf bir kıskançlık ve eziklik hissettim o an.

Babam ona baba olmuştu da, ben kendime anne edinsem çok mu ileri giderdim?

Bakışları bizdeydi ancaak kafamı kaldırdığımı görmemişti. Bu yüzden geri yasladım başımı ve uyuyor numarası yaptım. Hani küçükken televizyon karşısında uyuyor numarası yapıp babamın beni kucaklamasını beklermiş gibi. Aynı umutla bekledim. Kapıyı kapayıp gidebilirdi. Bizi uyuyor sandığı için rahatsız etmeyebilirdi.

Ancak içeri girdi. Adımları yatağın yanında durdu. Gök'e eğilip üzerini kapayacağını sandığım saniyelerde yorganı ikimizin üzerine de aynı şekilde örtüp her tarafımızı güzelce sarmıştı. Bir eli kızının, bir eli de benim saçlarıma ulaştı o an.

Kirpiklerim titrediğinde nefesini saç diplerimde hissettim. Koklayarak saçlarımı öptü, ardından aynısını Gök'e de yaptı. 

Şimdi annemin benim başımı bir kez okşaması için ettiğim dualar bile utanmışlardı büyük ihtimalle. Yatağın kenarına oturdu, çöken taraftan anladım.

Orada öylece, dakikalarca ikimizin de saçlarını okşadı.

.

.

.

Nikah sabahıydı.

Açıkçası hangisi daha üzücüydü bilemiyordum. Annemin bu şekilde, apar topar evlenmesi ne kadar geçmişte olanlar canımı sıksa da beni üzüyordu. 

Ancak bu onun düşündüğü gibi, sadece bir belge için geçerli bir nikah olmayacaktı. İki gündür teyzemler, Yesir'in annesi ve babası, abim ve Baran'la birlikte bunu ayarlıyorduk. Fikir benden çıkmış olsa da zaten hepsinin aklında bir şeyler olduğunu biliyordum.

Hava güzeldi. Haftalardır süren yağmurlara inat kader bir kerecik yüzümüzü güldürmek için havayı güzelleştirmişti sanırım. Güneşib ve tatlı bir esintinin estiği gökyüzüne bakıyordum arka bahçenin teras kapısından. Dışarı çıkmamıştım. Pervaza yaslanmış öylece bulutlu gökyüzüne bakıyordum.

Omuzlarımdaki ve kollarımdaki yaralar sızlasa da ilk günkü kadar acımıyordu.Babam bir yerden bir krem getirmişti. İnanılmaz iyi geliyordu.

Kalbimde olan koca yaraya inat, yasım ve kederime inat, yaralarım çabuk toparlıyordu.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin