46

19.4K 2.1K 319
                                    

Lale Dalaman.

Lale Sarraf.

Hayata mutlu bir ailede açmıştım gözlerimi. Annem doktordu. Babamın kendi iş yeri vardı. Mutlulardı. Mutluyduk.

Sonra annem gitti.

Annemden geriye bir mezar kalmıştı, iki de ölmemiş ama hayatta da olmayan ruh. Babamın ailesi gelenekçiydi. Görüşmezdik pek. Annem ölmüştü. Ben daha üç yaşımdaydım. Hatıralarım birer fotoğraf karesiydi. Fazlası yoktu.

Babaannem köyden kente göçmüştü annem öldüğünde. Babam kendini bırakmıştı çünkü. Annem ölmüştü de geride babamı da alarak beni bırakmış gibiydi. Unutmuştu beni. 

Beş yaşımdayken ihmalkarlığı yüzünden kaza geçirmiştim. Dönüm noktası da bu olmuştu. Dedemlerin baskısıyla tekrar evlenmişti. Düşünüyordum da, öfkem hiç Gülbahar anneme olmamıştı. Aksine, ona minnettardım babamı tekrar hayata döndürdüğü için.

Kızgınlığım da , kırgınlığım da beni yıllarca yok sayan babamaydı. Kaçardı benden çünkü annemin kopyasıydım ben. Kaçmak istediği her şeydim. 

Aptaldım. İlgisizliğini bir adamda aradım. O adam kızımın da benim de en büyük yarası oldu. 

Şimdi aynadan kendime bakıyordum da, kızdığım, kırdığım, kırıldığım her şeydim. Tülden elbiseler yapıp babama gösteri yapmaya çalıştığımda beni görmezden gelişiydi bu gelinlik. Belime gelen saçlarımı ense kökümde kesmemdi bu dalgalı saçlarım. 

Bir  adamın en samimiyetsiz gülümsemesinde kendimi aramıştım. 

Ancak geçmişe dönüp baktığımda, pişman değildim. Yine bütün zorlukları aşmaya hazırdım. Ona sahip olmak için ne yaşamam gerekiyorsa yapardım. 

Keşke öz babası Birkan olsaydı dediğim çok anım olmuştu da, o gözlerinin kızıma kendi kızı gibi bakışında oturmuştu her şey. Kan bağı hiçbir şeydi. Gülbahar annemin bana annelik yaptığı o anlardaki gibi, onun da kızımız ve oğullarımız için her şeyi yapacağını biliyordum.

''Kızım.'' annemin sesiyle gelinliğime dalan bakışlarım dağıldı. Yeşil elbisesinin içinde, bahar gibiydi. Yüzünde buruk bir tebessümü vardı. Kardeşlerim bir köşede bizi izliyordu. 

Dört kardeştik , şükürler ediyordum benim kadar ilgisiz kalmadıklarına.

Gülümsedim sukunetle. Bir geçmiş vardı da, şimdim daha kıymetliydi. 

Yanıma yaklaşıp ellerimi tuttu, gözleri yaşarmıştı. ''Annen olsa, seninle gurur duyardı.'' dedi destek vererek. ''Eminim doğru insanı bulduğun için şimdi çok rahattır içi.''

Çenem titredi ama gülümsemem bozulmadı. ''Biliyorum, teşekkür ederim anne.'' dedim. Gelinliğime dikkat ederek sarıldı bana sıkıca. 

''Sana yaşattığımız her şey için özür dilerim.''

''Senin hiçbir suçun yok. Sen beni bir an bile onlardan ayırmadın, asıl ben teşekkür ederim.''

Kapının sesiyle ikimiz de ayrıldık. Makyajım bozulmuş mu diye tekrar aynaya döndüğümde kapı açılmıştı. Rujumu ellerimle düzeltmeye çalışırken babamın sesini duydum.

''Bizi biraz yalız bırakır mısınız?'' Başımı arkaya çevirdiğimde annemin ve kardeşlerimin bir ona bir bana bakarak yavaşça kapıdan çıktıklarını gördüm. Babam kapıyı kapattıktan sonra yere eğdiği başını kaldırdı yavaşça. Göz göze gelişlerimiz hep biraz buruk oluyordu. 

Yine öyle oldu.

''Çok güzel olmuşsun.'' dedi sessizce. Başımı salladım yavaşça. Böyleydi. Aramızda hep bir karış soğuk beton vardı. Annem ölmüştü ama babasızlık öldürmüştü beni yavaş yavaş.

GökyüzüWhere stories live. Discover now