10

36.1K 2.2K 429
                                    


Baran , kararlı bakışlarla solgun yüzümü incelerken başımı çevirdim onu görmemek için. Pişmandı, ancak pişmanlığı içimdeki kırgınlığı alıp götürmüyordu.

"Kolay gelsin o zaman sana ." Onu arkamda bırakıp içeri girdim. Herkes oturmuş sohbet ediyordu ancak annem kapıyı gözlüyordu.

İçeri girdiğimi görünce oturduğu yerden doğruldu. Bakışlarımı ondan çekip Yesir'in yanına oturdum.

"Nereye kayboldun iki dakikada?"

"İlaç içmem gerekti." Başımı yana eğip konuştum kulağına doğru. "İdare et beni, iyi hissetmiyorum."

"Çıkmak ister misin?" Endişeyle elini beline koydu. "Gidebiliriz hemen."

"Yok. Şu tören bir bitsin uyuyacağım." Yorgun hissediyordum. İlaç yavaş yavaş etki ediyordu. Ellerimdeki uyuşmayı göz ardı etmeye çalışarak başımı Yesir'in omzuna yasladım.

Melek teyzem Ayşe teyzeyle konuşmayı kesip bana baktı. Kaş göz hareketleri yaparken omzumu silkip ona da cevap vermedim.

Gözlerimi bir anlık kapatarak bulunduğum yerden başka bir yerde olduğumu hayal ettim. Belki bir sahil kenarında, kulağımda kulaklığım , dalgaların kendisiyle birlikte getirdiği serin meltem... Bedenim burda ancak zihnim çok uzaklardayken, ilaçların verdiği etki de eklenince iyice mayışarak kendimi huzursuz bir uykunun içine attım.

"Ay abi uyumuş bu kız burda, yazık iki büklüm." Zihnimin arasında tozlu bulutlarda süzülürken duyduğum sesler bile beni kaldırmaya yetmedi.

"Yazık kıza, her şeyi en son öğrenince ağır geldi sanırım. Nasıl yorulmuş yavrum."

"Baba-"

"Sus, baba demeyin bana. Yatıp kalkıp yüzünüze tükürmediği için şükredin." Bu konuşan sanırım Berkant beydi. Huzursuzca mırıldandım. Uykumun içine sıçtıklarının farkındalar mıydı acaba?

"Dede uyandıracaksınız şimdi." Karam bey hepsini susturunca uykuma kaldığım yerden devam etmeye çalıştım . Ancak omzuna yattığım şahıs sürekli hareket ediyordu.

"Oğlum dursana."

"Tuvaletim geldi anne ne yapayım?" Yesir'in isyan eder sesi ile sızlandım.

"Mert nerde?" Annemin sesi geldi bu kez.

"Telefonla konuşmaya gitti . "

"Durun uyanacak ." Birkan beyin sesi geldi yine. Sonra, kollarımdan ve bacaklarımdan tutulduğumu hissettim. İrkildiğim an biri beni kucağına aldı.

"Şşt." Huysuzca kıpırdandığımda beni iyice göğsüne yasladı. Ben kucağındayken bir süre yürüdü.

Sırtım tekrar bir hafta önceki gece olduğu gibi yumuşak yatağa yaslandığında rahat bir pozisyon bulmak için bir süre döndüm. Üzerime örtülen yorganıma iyice sarıldıktan sonra uykuma kaldığım yerden devam etmeye başladım.

.

.

.

Birkan Sarraf*

Gök'ü yatağa yatırıp üzerini örttükten sonra bir süre solgun yüzüne baktım. Küçücük yaşına rağmen bir çok yükü omuzlarında taşıyordu ve bu onu içten içe öldürüyordu. Gözünün öne gelen ve uykusunda onu rahatsız eden bir tutam saçı nazikçe kulağının arkasına ittim.

Gök'ü iki yıla yakındır tanıyordum. O beni hiç görmese dahi, hastanede olduğu çoğu akşam onun yanında duruyordum. Lale çok yoruluyordu ve sevdiğim kadını yorgun görmek beni de yoruyordu.

GökyüzüWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu