60

12.8K 1.7K 163
                                    

Hoş geldiniz :)

İkinci bölümü hemen atıyorum sıcağı sıcağına okuyun. Bol bol yorum atmayı, oy vermeyi ve sizi sevdiğimi unutmayın<3

.

.

.

Diline kepenk vurman gereken zamanlarda açarsan eğer onu, bir harabe yaratırsın.

Ağzımdan çıkan her bir sözcüğü toplamak, bir çuvala koymak ve onun asla ulaşamayacağı yerlere gömmek istiyordum. Nasıl söyleyebilmiştim bilmiyordum. 

Gözlerindeki kırgınlığı ömrüm boyunca unutmayacaktım.

Sabah uyandığımızda çocukların gittiğini haber vermişti hizmetliler. Sorgulamamış, yalnız kalmalarının onlar adına daha iyi olacağına karar vermiştim. Belki de Baran içini dökerdi, belki acısı biraz azalırdı da yanına yaklaşmama izin verirdi. 

Okuldan arayıp ikisinin de gelmediğini söyleyen okul yönetiminden sonra endişelerimi dizginlemeyi başarmıştım bir süre. Belli ki gezmek, dolaşmak ve kafa dağıtmak istiyorlardı.

Ancak saatler geçti ve ikisi de telefonlarını açmadı. Açmak bir yana dursuni telefonlarına ulaşılamamıştı bile. İçimde biriken korku öyle yüksek bir seviyedeydi ki, olmadığım bir adama dönüşmekten korkuyordum o an.

Çünkü çocuklarımı bir daha benden hiçbir güç alamazdı.

İzin vermezdim. Kabus gibi yıllara geri dönemezdim. Bir daha hiçbirinin kılına zarar gelmesine izin veremezdim. 

Ama ben kendim vermiştim o zararı. 

Beklemediğin yerden yediğin darbe, canını en çok acıtandır. Ben beklenmeyen yerden gelen o darbeydim. 

Ellerime baktım, avuç içlerim kızarmıştı yumruklarımı sıkmaktan. Çalışma odasındaydım, yanlarına çıkıp özür dileyecek cesaretim yoktu.

Kapının açılışını duydum. Kafamı kaldırmadım, geleni biliyordum. 

Oturduğum koltuğun yanındaki boş yere oturdu. İkimiz de sessizdik. Ben avuç içlerime bakıyordum, o bana bakıyordu.

Elini uzatıp elimi tuttu ve kendi kucağına koydu. Parmak uçları kızarmış yerlerde dolaşırken narindi. Kızım, annesine benziyordu. Dokunuşları, bakışları, o tatlı gülümsemesi...

''Seni affedecek.'' dedi yumuşacık bir sesle.

Ancak ben kendimi etmeyecektim. 

Benimle konuşmaya çalışması, onu dinleyemeyecek kadar yüksek olan korkum ve içimde bir yerlerde saklamaya çalıştığım o bastırılamaz insanın çıkışı. 

''Biliyorum.'' dedim.  Parmakları parmaklarıma geçti.  Beni kendine çekti ve koca bedenimi bir şekilde sığdırdı kocaman kalbine. Başım göğsündeyken gözlerim kapandı. 

Gök ağlıyor, Baran ağlıyor.

Gözümden bir yaş aktı, çeneme doğru giderken yüzümdeki eli yakaladı o damlayı. ''Birkan.'' dedi fısıldayarak. ''Aşkım-''

''Hep baba olmak istedim ben.'' dedim sözünü keserek. Karam'ı kucağıma aldığım o ilk gün geldi aklıma. 

O anı, hayatımın hiçbir anına değişmezdim. Baba olduğum o ilk anı, onun küçük bedenini göğsüme yasladığım o anı. 

''Babamın anneme bakışını her gördüğümde derdim ki, çocuklarım da anneleri ve babalarının ne kadar iyi anlaştığını gördüğünde en az benim kadar mutlu olacaklar. Yeterim zannettim, her şeyden korurum zannettim. Koruyamadım. Koruyamıyorum. Nasıl bir baba çocukları acı çekerken bir şey yapamaz? Nasıl her yaptığım şey onları biraz daha dibe çeker? Kötü bir baba mıyım ben?''

GökyüzüWhere stories live. Discover now