12

34.2K 2.1K 386
                                    

Baran tuttuğu bileği iterek onu benden uzaklaştırdı. Kalbimin atışları iyiden iyiye hızlanırken, Meriç yalpalayarak iki adım geriye gitti.

''Sana ne oluyor?!'' dedi hiddetle. Baran uzun boyunun avantajıyla ondan daha ürkütücü görünüyordu.

''Bir daha seni onun yanında görürsem bir daha bırak bu okula girmeyi, uzun bir süre evden çıkamazsın.'' dişlerinin arasında konuştu ve ona yaklaştı. ''Siz çömezlerin yapacak başka işleri yok mu? Kabadayılığa mı merak saldınız? Çok güzel örnekler gösterebilirim pratikte.''

Meriç üstüne gelen Baran'la geriye gidip yutkundu. Bakışları beni bulunca yüzü nefretle kasıldı. Aynı ona duyduğum bir nefretle bakıyordu bana.

''Hala burda mısın sen?'' Baran tekrar üzerine yürüyünce bana tehditkar bir bakış attı ve arkasını dönüp uzaklaştı.

Titreyen ellerimi saklamak adına montumun cebine yerleştirdim. Bana döndüğünde bu kez bakışları yumuşamıştı.

''Bembeyaz oldun. İyi misin? Su içmek ister misin?''

Başımı iki yana salladım hızla. ''Senin burda ne işin var?'' dedim sesimin titrememesine özen göstererek.

''İkinci dönemden beri buradayım ben.'' dedi endişeyle beniz izlerken. ''Neden sana zorbalık yapmasına izin veriyorsun ? Onun gibilere fırsat vermemelisin.''

Alayla güldüm. ''Senin bana söylediklerinden farklı bir şey demedi ki.'' dedim içimde bitmek bilmeden gelen zırlama isteğiyle. ''Böyleyim işte ben. İnsanlar benimle alay etmeyi hep kendilerine hak görürler.''

Baran pişmanlıkla bakışlarını yere eğdi. ''Ne kadar özür dilesem de faydası olmayacak, biliyorum. Yine de kendimi affettirmek için her şeyi yapacağım.'' dedi kararlılıkla. ''Aynı evde yaşayacağız, yüz yüze geleceğiz sürekli . Birbirimizden kaçarak hiçbir şeyi çözemeyiz.''

''Çözmemiz gerekmez belki.'' dedim mırıldanarak. Kolumdaki kesik izleri sızladı bir an.

Hayır Gök, tekrar bu yola girmeyeceğiz. Bu kez değil.

''Benden nefret etmen en büyük hakkın. Biliyorum.'' omuzları düştü. ''Yine de denemekten vazgeçmeyeceğim. ''

Tırnaklarımı etime bastırdım. ''Sağ ol beni savunduğun için.'' dedim konuyu kapatarak. Onunla konuşmak istemiyordum. ''Beni görmezsin zaten burda pek. Rahatsız olmana gerek yok yani.''

Arkamı dönüp Yesir'i beklemeden gitmek için hareketlendim.

''Bu kadar çok mu kırdım seni?'' dedi umutsuzca. ''Hiç mi şansım yok, yeni bir başlangıç yapmak için?''

Duraksadım. Başımı çevirip yüzüne baktım. Saf bir pişmanlık, gerçek bir umut kırıntısı ve utanç vardı bu kez yüzünde.

Cevap vermeden binaya yürümeye başladım hızlı adımlarla. Kalbim, çok sızlamıştı bakışlarına ancak unutamazdım bana sarf edilen sözcükleri. Yok saymak en iyisiydi.

.

.

.

''İyi ki kaybolma dedik.'' Yesir sabahtan beri söylenirken çantamı omzumda sabitleyip ona göz devirdim.

''Üç derstir söyleniyorsun . Okul bitti, hala devam ediyorsun.'' dedim istikrarına hayran olarak. ''Yorulmadı mı çenen?''

''Yok, bir saniye yanımdan ayırmamak lazım seni.'' dedi sözlerimi göz ardı ederek. Oflayıp rüzgardan bozulan saçlarımı kıskaçlı tokamla sabitledim. Okuldan çıkıp otobüs durağına gidecektim . Ancak gözüme, ileride arabasına yaslanmış bir şekilde bekleyen Karam abi çarptı. Elinde tuttuğu sigarasından büyük bir nefes çekerken gözleri benimkilerle buluştu. Kaşları kalkarken yüzünde hoş bir tebessüm oluştu. Dumanı dışarı üfledikten hemen sonra yarısı içilmiş sigarayı söndürdü direkte. Yandaki çöp kovasına atıp yanımıza yürümeye başladı.

GökyüzüWhere stories live. Discover now