✾ 59.

66 6 5
                                    


Ay kesin bana kızacaksınız ama hadi hayırlısı :)




Kalbimin dili olsa şarkılar söylerdi şu an.. Ruhum arşa çıkmış oradan izliyordu tüm dünyayı.. Güneş benim içimde açmıştı artık. bir başka bakıyordum her şeye..

Çok mu geç kalmıştım bu duygulara?

Bir mumdum sanki ateşi sönmek bilmeyen. Eridikçe erirken Emir buldu beni, tükenmek üzereyken üfledi. Söndüm. Yaralarımı sarmaya başladı en dikenli yerlerinden, korkmuyordu.. Cesur adamdı vesselam...

"Emir.." Kelimeler dudaklarımdan dökülürken yaşadığım huzur dışarı yansıyordu.

"Hmm?"

"Ne yapacağız böyle biz?" diye sordum üzüntüyle. Hayatımın en özel anlarını kaçak gibi yaşayarak geçirmek istemiyordum. Yorgun bedenim bir bataklığın içine çekiliyordu sanki, boğulmaktan korkuyordum.

"Daha sıkı sarılacağız." dedi kelimelerinde nefes aldığım. "İşte o zaman ben her şeyin üstesinden gelirim." Hala kollarımız birbirinin bedenlerine dolalı sağa sola dans eder gibi hareket ediyorduk. Yüzüm boynunda gömülüydü.

Boynu kimsesizlerin mezarlığı gibiydi. Baş köşede bekleyense bendim. Mezarlığında gömülecektim.

"Ama Bal kızım.." dedi devam ederek. Sıcak nefesini saç diplerimden aşağı bıraktı. "Eğer biraz olsun açarsan o kollarını, biraz olsun kaçarsan benden.. dünya üzerime yıkılır." dedi acı çeker gibi. "İlk kez açıyorum içimi birine, ilk kez birine karşı bu kadar savunmasızım." duraksadı. Söyleyeceklerini tartıyor gibiydi. "Yaramı biliyorsun, oradan vurma beni." diye içten bir istekte bulunduğunda daha çok çektim kokusunu içime.

"Yıkılmasın dünya.." dedim mırıldanarak. Sarhoş gibi olmuştum. "Biz yeni yaşamaya başladık."

"Yaşayalım." dedi bastırarak. "Beraber." dediğinde dudaklarını boynuma indirdi ve sıcacık bir öpücük kondurdu. Sevgi dolu bir öpücüktü.

"Şimdi gidip sana bir şeyler alayım ben." dedi hafifçe başını çekerken. "Şurandan hiç ayrılmak istemiyorum ama.." dediğinde bende geri çektim kendimi. Yoksa ayrılamayacaktık.

"Önce elini saralım." dedim tamamen çekilip dolapları kurcalamaya başladığımda. Şansıma hemen bir sargı bezini andıran bir parça bulmuştum. Elini tutup sarmaya başladım. "Hem bende geleceğim." dediğimde "Hayır." diyerek karşı çıktı hemen. "Bu çok riskli." dediğinde omuz silktim.

"Geleceğim işte." dedim dikleşerek. Aramızda duygusal bir şeylerin başlamış olması bir dediğini iki etmeyeceğim anlamına gelmezdi. İlişki için fedakarlık yapılırdı evet ama kendinizi değiştiremezdiniz. Ben hala aynı Asel'dim.

Sarma işi bitince parmak uçlarımda yükselip biraz daha kurcaladım dolabın içini. Bulduğum yara bandı kutusundan birkaç bant çıkarı Emir'in tuttuğu sargıya yapıştırdım.

"Gelmeyeceksin." dediğinde kaşlarımı çattım. Emreder ifadesi beni sinirlendirmeye başlamıştı.

"Bana emir verme." dedim bastırarak. "Sen götürmezsen ben bir şekilde gelirim ama gelirim." dediğimde huysuzlanmıştım. Bana sinir olduğundan emindim.

Kafasını kaldırıp bana dik dik baktığında korkmadan bende ona baktım. Gözlerinin mavisinde kaybolduğum, sinirli bakıyordu.

"Kural koyduğumu unuttun herhalde." dediğinde gözlerimi devirdim. "Devirme o gözlerini, gelirken köpek getiririm." dediğinde hızla açılan gözlerim kalbimin çarpıntısını dışarıya vuruyordu. Belli etmeden yutkunmaya çalışsam da Emir'in bakışlarında ki ifade açık verdiğimi kanıtlıyordu.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now