✾ 45.

60 8 0
                                    

İnsan yaşamı boyunca birçok seçim yapmak zorunda kalır. Her seçim diğer ihtimali öldürür. Emir ile içinde bulunduğumuz durumun her iki ihtimalini de değerlendirmeye çalışırken zihnimin boşluğuna düşüyorum. Karanlık ve sessiz. Bir mantığım ağır basıyor bir duygularım.. Karmakarışığım.

Yıllardır güçlü yanlarımın arkasına sığınırken bir anda zayıf yanımın ortasında buldum kendimi. Öyle bir zayıf yandı ki laftan sözden anlamıyor, içinizi parçalayarak kanınıza giriyor.

İnsan Emir Kayahan gibi zayıf bir yanını kontrol edebilir miydi?

Bir insan bir anda böyle büyülenebilir miydi?

Emir beni günden güne öyle bir büyülemişti ki içten içe ona bağlanmıştım. Bu minnet borcu olamayacak kadar yoğun ve ağır bir duyguydu. Her şeyini bilmek istiyordum.

İlk hangi kelimeyi söylediğini, ilk ne zaman yürüdüğünü, çocukluk anılarını, acılarını, sevinçlerini, en önemlisi de mavi gözlerinin arkasında yatan zifiri dünyasını öğrenmek istiyordum.

Gizem insanı çekerdi ya hani, hıh benimkisi öyle bir şeydi. Emir'in çekimine kapılmıştım. Kendimden beklemediğim sözleri bir bir dudaklarımdan dökmüştüm. Belki yarın pişman olacaktım ama bu duyguları bu kadar yoğun yaşarken fazla bastıramazdım.

Sabahın erken saatleriydi. Gece sırılsıklam olup soğukta fazla kaldığım için biraz üşütmüştüm. Ebru'nun yüzünü görmek istemediğim için yan taraftaki kapının kilidini de kırmıştım. Orada soğukta titreyerek uyumayı o kızın iğrenç görüntüsüne yeğlerdim.

Emir'de beni yalnız bırakmamış, yanıma gelerek benimle uyumuştu. Burası diğer odadan daha kötü haldeydi ama burada bulduğumuz minderlerle idare etmiştik. Gece uzak yatsak da uyandığımda Emir'in bedenini bedenimi sararken bulmuştum.

Sıcacık, huzur ve güven dolu.. Sanki onun yanındayken kimse bana bir şey yapamazmış gibi.

"Bak bunları buldum." diyen Emir'e başımı kaldırarak baktığımda elinde küçük bir halı gördüm. Kolunun altında ise bir çalı süpürgesi vardı. "Evi süpürür sonrada bunu serersin. " dediğinde süpürgeyi kolunun altından bıraktı. Yere düşen süpürge diş gıcırdatan bir ses çıkartırken kaşlarım havalandı.

"Ben ha?" dedim merakla.

"Sen tabi kızım. Ben mi yapayım? Daha gidip bir sürü odun kesip getireceğim." derken dudakları yana kıvrıldı. İçinde olduğumuz durumdan oldukça zevk aldığı belliydi.Burnumdan soluyarak süpürgeyi aldım.

"Akşam üzeri beraber de gideriz. Sabriye teyze var. Bize yorgan ve birkaç malzeme daha verecek. Beraber alırız." dediğinde içimde kara bulutlar rüzgarın etkisiyle savruldu.

Yüzüm istemsizce düşerken nefesimin ciğerimi zorladığını hissettim.

"Emir.." dedim tedirgin çıkan sesimle. "Burada ne kadar kalacağız böyle?"

Yüzündeki tatminkar ifade silinen Emir elindeki halıyı duvara dayadı. Yeni çıkmaya başlayan sakallarını sıvazlarken yoğun mavi bakışları benim üzerimdeydi.

O mavi gözler insana cennetten gökyüzüne bakıyormuşsun hissi veriyordu. Öyle kutsal ve özeldi.

"Bilmiyorum. Hem biraz tadını çıkaramaz mısın?" Sesindeki yakarış ciğerimin en derin köşesine kadar ulaştı.

Öyle sessiz bir yakarıştı ki herkes anlayamazdı.

"Ondan değil." dedim kafamı kaşıyarak. "Yerimiz gizli değil mesela, zaten bilindik bir yerdeyiz. Baksana arkadaşların aynı gün geldiler." dediğimde amacım laf sokmak değildi ama öyle gibi yansımıştı.

"Uygar'ın bok yemesi o. Sen onu dert etme. Yolda arabayı görünce peşime takılmış. İstanbul dışına çıktığımı fark edince de burası olduğunu anlamış o yüzden gelmiş. Ağzı sıkıdır kimseye bir şey söylemez."

Duraksadım. Emir'in keskin bakışları üzerimdeyken söyleyeceklerimi onu kışkırtmadan söylemek istiyordum. Burada uzun süre kalamazdım.

"Birde.. birde Berkay'a sözüm var." Sözüm biter bitmez dudağımı ısırdım. Ona dosyalardan bahsedemezdim. Babasının babamın davasına bakan avukat olduğundan bahsedemezdim. Ortalık karışırdı ve buna gerek yoktu.

"Ne sözü?" diye sordu tok sesi ile. Kısa ve net. Altında binlerce anlamı barındıran bir soru.

"Eski evlerinin tadilatına yardım edecektim. Beni merak etmiş olmalı." dediğimde tüm cesaretimi toplayıp başımı kaldırarak Emir'in yüzüne baktım.

Yüz kasları katılaşmış tıpkı keskin bir kılıç gibi sivrilmişti. Kaşları çatıktı ve ortasında bir çukur oluşmuştu. Gözleri ise bir hayal kırıklığını saklamaya çalışıyor gibiydi.

Sessizlik çığ gibi büyüdü. O gözlerini üzerimden çekmezken bende gözlerinden çekmedim. Sert bir tepki vereceğini biliyordum ve buna hazır olmaya çalışıyordum. Dün gece söylediklerini unutan kız başkasının peşinde gibi görünüyordu. Bu iğrençti.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now