✾ 54.

63 7 3
                                    


Herkese merhaba :)  hikayemi 30 kişi falan okuyor ^,^ ama iki ya da üç beğeni var :(  lütfen beğeniyorsanız oy vermeyi unutmayın sizi seviyorum keyifli okumalar ❤️



KATİL

Tekerleğin yol üzerinde oluşturduğu süreğen ses ortamdaki tek sesi oluştururken ne kadar süredir yoldaydık bilmiyordum. Emir ile arka koltukta sarmaş dolaş uyuyakalmıştım. Başım onun göğsüne yaslanmıştı ve kolu omzumun üzerindeydi. Diğer eli ise karnında olan elimin üzerinde.

Vücudumdaki olumsuz tüm enerjiyi çekiyordu sanki, teni şifalı gibiydi. Yaşadıklarımın ağırlığının farkındaydım fakat şu an güvende hissediyordum. Dünya üzerime yıkılsa, Emir kendini bana siper ederdi. Koruma iç güdüsü aşılanmış gibiydi. Herkese karşı bu kadar korumacı mıydı bilmiyorum ama bana karşı olan bu davranışları benim aklımı başımdan alıyordu. Daha önce bir erkekle bile yakınlaşmayan ben Emir'in yanında sarhoş oluyordum.

Küçücük olan bedenim bunca zaman kendini dev bir kadın gibi göstermişti herkese fakat Emir içimdeki küçük kız çocuğunu fark etmiş ve onun dilinden konuşmayı başarmıştı. Bu kadar kısa sürede ona karşı bu kadar yoğun duygular hissetmemin başka açıklaması olmazdı.

İçinde bulunduğum durumu idrak etmeye başlayan beynim kalbimin teklemesine sebep oldu. Hafifçe kıpırdanıp başımı göğsünden çekmeden kaldırdığımda kirpiklerimin altından Emir'e bakındım. Sökmek üzere olan şafağın loş ışığı yüzüne vururken oldukça gergin görünüyordu fakat ben bakınca yüz ifadesini değiştirdi.

Hafif gülümser bir hal alırken gök mavisi bakışlarını yüzüme dikti. "Az kaldı bal kızım, biraz daha uyu." dediğinde çenesini saçlarıma bastırdı ve onu görmeme engel oldu.

Yaşanan olay bir bir gözümün önüne geldiğinde kanım çekildi. Kulaklarımın silahın patlama sesiyle dolup taştı tekrardan. O anı sanki yine yaşıyordum. Güçlü olmaya çalışıp içimdeki duyguları bastırarak iç çektim.

"Sorun ne?" diye fısıldadı Uygar'ın duyamayacağı bir şekilde. İstemsizce tıslayıp güldüm.

"Sorun benim." Sesim çocuk gibi çıkmıştı.

Emir'in kolu omzumdan çekilip belime kaydı. Belimi arkadan kavrayarak beni kendisine iyice yasladığında fokurdamaya başlayan kanım damarlarımı yakacak gibiydi.

"Sen sadece bal kızsın." diye fısıldadı kulağıma. Dudakları tenime değerken içimde kıyametler kopuyordu. "Küçük, geveze, inatçı, acı bir bal." dediğinde omuz silktim.

"Acıyım işte. Bal oluşum tatlı oluşum anlamına gelmiyor." diye söylendim. Duraksadı. Parmaklarını karnımda gezdirirken derin bir nefes aldı.

"Acı balın tadına bakmayan özündeki lezzeti fark edemez." Gözlerim irileşti. Duyacaklarımı merakla beklerken göğsüm kaskatı kesilmişti.

"Sen o kadar acısın ki yaklaşmaya korkuyor insan. Kimse bilmiyor özünün tatlılığını.." Kısık çıkan sesi mideme kramplar girmesine sebep oluyordu. "Bilmesin.." diye fısıldadı parmakları göğsüme doğru hareket ederken.

İşaret parmağını kalbimin üzerine getirip bastırdı. "Buranın acısını ben biliyorum bal kız, özünü de.. Benden başkası bilemez artık, buna izin vermem."

Sözleri bedenimi üşüme hissi ile kaplarken olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. Bu adam ne yapıyordu bana böyle? Dudaklarından dökülen her bir kelime beni o karanlık kuyusuna daha çok çekiyordu.

"Emir.." diye fısıldayacakken "Çok bencilim biliyorum." diye lafımı kesti. "Seni kendimden hem uzaklaştırmaya çalışıyorum, hem kimseye vermiyorum. Vermem Asel. Ölürümde vermem artık." dedi acı çeker gibi bir ses ile.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin