✾ 22.

82 11 0
                                    




Emir yavaş hareketlerle bana döndüğünde önümdeki içki bardağına baktı. Yüzünü kulağıma eğerek "Bunu içecek misin?" diye altında tehdit yatan bir ifade ile bir soru yöneltti. Tıraş losyonunun kokusu burnuma dolarken Emir'e neden sinirli olduğumu düşündüm.

"Bilmem." dedim başımı hafif kaldırırken. Yanağındaki ruju görünce tüylerim istemsize diken diken oldu. "İçeceğim galiba."

Bakışları yüzümle buluşurken şaşırmış gibi gözükse de bir şey demedi. "İç elbette. Benin yanımdasın nasılsa." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Sen neden sevgilinin yanına gitmiyorsun? Yarım kalan bir işiniz varmış gibi gözüküyor." dediğimde ne demek istediğimi anlamış gibi elini yanağına götürdü ve yeni tıraş olmuş yüzünü elinin tersi ile sildi.

"Kardeşim sorunu halletmişsin gibi gözüküyor. Ebru'da gelmediğine göre." dedi Uygar imalı bir şekilde.

"Pezevenk! Şu kızı peşinize takmayın demiyor muyum? Başıma bela oldu."

Konuşma bir süre Ebru'nun Emir'e olan takıntısı üzerinde devam ederken ben konuşmaya katılmıyordum. İki kadeh bir şey içtikten sonra midemin rahatsız olduğunu hissetmiştim. Bünye alışkın değildi ve sanırım ters tepmişti.

"Bir bela daha yaklaşıyor galiba kardeşim." dedi Engin kadehinden bir yudum daha alırken.

"Ne belası?" Emir kaşlarını çatarken elini götürdüğü çerezden geri çekti. Engin'in de yüz ifadesi ciddileştiğinde konuşmaya daha dikkatli odaklandım.

Müziğin sesi kulaklarımı sağır edecek kadar olsa bile gergin bir sessizlik oluşmuştu masamızda.

"Kazım her yerde seni sordurtuyormuş duyduğuma göre. Sana kaptırdığı ihaleden sonra piyasanın sana karşı olan nabzını yokluyormuş." Kulaklarım pür dikkat Engin'in dudaklarından dökülenleri dinlerken merakla gözlerim açıldı.

"Pis işlerden elimi ayağımı çektim dedikçe beni içine çekiyorlar. Sorsun bakalım. Kim bilir, sormak için açtığı kapılardan birinin arkasında biz çıkarız." Sözünü bitiren Emir kadehin dibini buldu bir anda. "Bana boşuna kurt demiyorlar. Pusu kurmanın vakti geldi de geçiyor."

"Sen yine de dikkatli ol." dedi Selin ciddi bir ifade ile. "Şakaya gelmez o herif." Emir tepki vermedi ve bardağını tekrar doldurdu. Uygar ise aramızdan çoktan ayrılmış karşı masada kızlarla muhabbete koyulmuştu.

Bir süre daha hep beraber içtikten sonra çifte kumrular ayrılmak istediler ve bizi masada Emir'le yalnız bıraktılar. Giderken Selin bana yine samimi ve sıcak bir şekilde sarılmış tekrar görüşmek istediğini söylemişti.

Bunun ne kadar mümkün olmadığını bilsem de gülüp onu onaylamıştım.Güzel bir arkadaşlıkları vardı. Emir'in etrafında böyle samimi insanların olacağını görmesem inanmazdım. Çünkü kendisi buz dolabı gibi bir herifti ve insanları ürkütmekte üzerine yoktu.

"Sevdin mi dostları mı?" diye sordu dirseklerini masaya koymuş hafif çakır keyif olmuşken.

"Senin arkadaşların. Sevip sevmemem bir şeyi değiştirmez." dedim net bir şekilde. Bakışları içimi delip geçerken dudağı alayla yana kıvrıldı.

"Kız kulesi, muhabbet etmemek için ant içmiş gibi." dedi bakışlarını etrafa çevirirken. O sıra diğer masalardan bir kız bakışlarını Emir'e dikmişti. Emir de onu fark ettiğinde yine mideme kramp girdi. yanaklarım yanmaya başlarken boğazıma doğru bir baskı hissettim.

Aptal bedenimin sırf bana annesi için yardım eden koca bir adama yoğun tepkiler veriyordu. İsim veremediğim yoğun tepkiler sinirlerimi alt üst etse de baş edemiyordum.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now