✾ 31.

85 10 4
                                    




Ruhumun buğulu parçaları kendini siyaha bularken bilincim kapalı bir kutu gibi köşesine çekilmiş bekliyordu. İçinde ne olduğunu ben dahi bilmiyor ve açmaya korkuyordum. Issız sokaklarda yapayalnız yürürken yoluma çıkan dikenli teller derimi parçalıyordu. O dikenli teller geçmişin bende bıraktığı anımsamalardan başka bir şey değildi.

Geçmişe gebe, acıya bağımlıydım ben.

Şaşkınlık bedenimi ele geçirmiş, düşünceler ruhuma prangalar vuruyordu. Akrep yelkovanı kıskacına takmış ilerlemesini durdururken o an sanki bir ömre bedeldi.

Nuri Ünsal, babamın davasına bakan avukat. Babamın ölümüyle davanın raflara kaldırılmasına göz yuman ve ailemi hiçliğe sürükleyen adam.

Kısacık olan fakat bana asır gibi gelen bu zaman diliminde filmlerde katilin en yakını olduğunu fark eden saf kız bunalımına girmiştim. Geçmişin perdeleri aralanırken kimse o perdelerdeki kan lekelerinin beni derinlerimden sarsacağını bilmiyordu.

"Baba.."

Berkay'ın sesi ortamdaki sessizliği dağıtırken dudaklarından dökülen kelimeler kayalara çarpan asi, acımasız dalgalar gibi kalbime çarptı.

"Burada ne işin var?" diye devam ederken ayaklarını sedyeden sarkıttı Berkay. Üzerindeki şok etkisini atamayan bedenim iri bakışlarını Berkay'a dikmiş az önce duyduklarına anlam kazandırmaya çalışıyordu.

"Buradan geçiyordum, uğrayıp seni alayım dedim. Arabanı pert ettiğini unutuyorsun galiba. " diyerek sedyeye yaklaşan avukatın sesi çatallıydı. Sigarayı fazla tükettiği üzerine sinmiş ölü duman kokusundan belliydi. "Arkadaşların burada olduğunu söyledi. Sorun ne?" dedi soğukkanlı bir tavırla.

Beni görmemezlikten geliyordu. Tanımasının imkanı yoktu, o zaman sadece beş yaşındaydım ve onu sadece bir kez görmüştüm. Onu tek sefer görmem bile yüz hatlarını beynime kazımama yetmişti. Devletin babama atadığı bu avukat raflara tozlanacak kağıtlar yerleştirdiğini sanarken bir ailenin darmaduman olmasına sebep olmuştu.

"Baba mı?" dedim istemsizce şaşkınlığımı belli ederek. Nuri Bey bana yarım bir şekilde dönerken tek kaşını kaldırıp baktı. Berkay ise ayaklanarak ikimizin tam arasında durdu.

"Evet, tanıştırayım. " dediğinde eli ile beni göstererek "Baba bu Asel. Sınıf arkadaşım." dedi ve ardından babasını gösterdi. "Ülkemizin sayılı avukatlarından olan ailemizin reisi ve benim biricik babam Nuri Ünsal. Elinden hiç bir dava kaçmaz." dediğinde ben içimden küfürler geçirirken babası Berkay'a alayla baktı. Dudak altı gülümserken Berkay'ın onu pohpohladığının farkındaydı.

"Memnun oldum kızım." dedi adam Berkay'ı iteleyip elini bana uzatırken. Bedenim kitlenmiş, uzuvlarım gerilirken nasıl davranacağımı bilememiştim. Aklımı toparlayarak elini sıktığımda "Bende efendim." dedim yapmacık olmamaya çalışarak. Aklımda bin tilki dönüyordu fakat bir sonuca ulaşamamışlardı henüz.

"Yalakalığı bırak da neyin var onu söyle." dedi adam elini çektiğinde. Oğlu ile iyi bir iletişime sahip gibi görünüyordu.

Dünya çok küçük bir yerdi ve size beklemediğiniz acı ya da tatlı sürprizler yapabiliyordu.

Berkay acısının geçtiğini belli eder bir şekilde duruşunu dikleştirdi. "Sınıfta ufak bir kaza geçirdim, karnım kasıldı ama şu an iyiyim peder."

Babası kısa bir an önemseyerek dinlese de sonrasında Berkay'ın cıvık hareketlerini görünce umursuz davrandı.

"Neyse, ben sizi yalnız bırakayım. " diyerek geriye çekilmek isterken bileğimden yakaladı Berkay. Bu davranışı kaşlarımın çatılmasına sebep olurken bileğimi çekiştirdim. Nuri Bey gözlerini dikmiş bizi izlerken sessizdi.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now