✾ 37.

62 10 3
                                    




KAÇIŞ

Tıkanmış burnum nefes almamı zorlaştırıp rahatsızlık verirken gözlerimi araladım. Odanın içine dolan güneş direkt yüzüme düşüyordu. Boğazımı yırtan bir acı vardı, kulaklarıma kadar zonkluyordu resmen. Yüzümün uyuşukluğunu hissediyordum ve içten içe yanıyordum sanki.

Uykum tamamen açılınca ensemde hissettiğim sıcak nefes gözlerimin irileşmesine sebep oldu. Ardından belime sarılı kolu fark edince donup kaldım. Sırtıma değen sıcak teni üzerinin çıplak olduğunun kanıtıyken benim üzerimin yarı çıplak oluşu tam bir muammaydı.

Kıpırdamadan boğazımda tıkalı kalan nefesimin ciğerime inmesine izin vererek gece olanları düşündüm. Emir beni buraya getirmiş ve sıcak bir şeyler içirmişti. Ateşimi düşürmeye çalıştığını da hatırlıyordum fakat gerisi yoktu.

"Kıpırdanıp durmayı kes." diye mırıldandı bir anda Emir. "Uykumu bölüyorsun."

Hafifçe boğazımı temizleyip "Sabah sabah yine çok tatlısın ya." diye laf vurdum. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde saçmalıyordum. Dünyanın en aptal cevabını vermiştim belki de.

"Bir çocuk bakıcısından hallice.." Boğuk sesi kulaklarıma vururken dudaklarının kıpırdayışını ensemde hissediyordum. O kadar yakındık ki bedenim istemsizce ısınmaya başlamıştı. Belki de yeniden ateşleniyordum bilmiyorum.

"E-Emir.." dedim çatallı çıkan sesimle. "Neden bu kadar yakın olduğumuzu sorabilir miyim?" Emir'in cevap vermesini beklerken oluşan sessizlik içimde çığ gibi büyüyordu.

"Susmayacaksın ha?" diye söylendi sorumu umursamayarak. Ardından kolunu daha sıkı sararak bedenimi iyice kendine yasladı. Gözlerim daha da irileşirken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Emir ne yapıyorsun? Çek kolunu!" diye söylenerek kıpırdanmaya çalışsam da nafileydi.

"Gece böyle söylemiyordun bal kız. Ne değişti?" derken kolunu kendiliğinden çekti ve anında bulunduğum yerden kalktım. Yatakta oturur pozisyona geçerken Emir'e döndüm.

"Manyak mısın be? Ne saçmalıyorsun sen?" Vücudum gerilmiş kanım çekilmeye başlamıştı. Yaklaşık iki dakika Emir'in homurdanmasını izlerken dayanamayıp çıplak omzuna vurmuştum. Emir yataktan sıçrayınca bir an ürküp kalakaldım.

"Hay başlayayım senin inadına! Gece huysuz sabah huysuz bu nedir ya? Gece gel beni taciz et sabaha mızmızlan. Soldan soldan geliyorlar bak bal kız. Rahat bırak da uyuyayım." diyerek kendini tekrar yatağa atan Emir bana sırtını dönmüştü.

Ağzım açık elim havada kalırken güneşin sırtıma vuruşu bedenimi yakmaya başlamıştı. Yoğun bir düşünce bulutu zihnimi işgal ederken gece neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum ama hiç bir anı yoktu.

"Sen zorba bir adam değilsin. Şaka yapıyorsun öyle değil mi? Faydalanmadın benim o sersem halimden?" Sesim istemsizce titreyerek çıkmıştı. Tıkalı burnum nefes almamı hala zorlaştırıyor konuşurken boğazım acıyordu. Kuruluğunu her yutkunduğumda acısını çekerken hissedebiliyordum.

"Asel." Emir'in sesi tahammülsüz çıkmıştı. Söyleyeceği sözler istemsizce içimde bir korku oluşturuyordu. "Yeter artık. Bunu zorla yapmadım." dediğinde sanki keskin bir bıçağı sırtıma yemiş gibi inledim. Kulaklarıma kadar sinirden yanarken beyin fonksiyonlarımı kaybetmiş gibi Emir'e saldırdım.

Sırtına geçirdiğim yumruk benim elimi acıtırken onun inlemesine aldırmadan bir tane daha geçirdim. "Aşağılık herif! Allah belanı versin senin!" Haykırışlarım kendi kulaklarımı doldururken Emir bir anda doğrularak ona vurduğum ellerimi tuttu.

Gözlerim istemsizce yaşarırken bu anı yaşamamış olmayı diledim.

Kaşları çatık bakışları keskin olan Emir bir anda gözlerimde biriken yaşları görünce duraksadı. Yüzü inanılmaz bir şekilde gerilirken adem elmasının yavaşça inip kalkışına şahit oldum.

Dudakları düz bir çizgi halinde mimiksize bana bakarken bileğimi yavaşça serbest bıraktı.

"Sahiden bu kadar mı kötü hissettiriyor sana?" Kırgın çıkan sesi kaşlarımın çatılmasına sebep olurken konuşmasına devam etmesini bekledim. "Bu kadar mı iğreniyorsun benden?" Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş vakit donakalmışken burukça geriledi.

Yataktan kalktığında üzerinde sadece bir şort vardı. Hiç konuşmadan dolaptan rast gele bir tişört aldı ve üzerine geçirdi.

"Neden bahsediyorsun sen Emir? Söylediklerini kulağın duydu mu?" diye çıkıştığımda bezgin bir halde bana döndü.

"Bir halt olmadı. Sevgilini aldatmadın merak etme." Dudaklarından dökülen kelimeler içime bir su serperken ilerleyip bir sigara alarak yaktı ve camın önüne geçti.

Geçmeyen sinirimle yastığı alıp bana arkası dönük olan Emir'e hızla fırlattım. Umursamaz davranıp dönüp bakmamıştı bile.

"Adi herif! Ödümü kopardın!" diye söylenirken içten içe yanan vücuduma kalkıp Emir'in tişörtlerinden birini alarak geçirdim. "Benim bir sevgilim yok Kayahan! Kafandaki kurgularını kendine sakla!" derken bende bir sigara alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Adam dünden beri benimle ilgileniyordu ve ben ona kötü davranıyordum. Bunun farkındaydım fakat deminki yaptığı şaka denilemeyecek kötüydü.

Ağır adımlarla yanına doğru ilerledim. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"Kötü bir şakaydı kabul et.." dedim vicdan azabımı azaltmak ve soğuk rüzgarları dağıtmak için. "Sen olduğun için değil, bir başkası olsa da kötü bir şaka Emir. Kutsal kalması gereken bir an bu kadar basit olmamalı. Korkmamın sebebi sadece bu." dediğimde omuz silkti.

"Açıklama yapmana gerek yok." dediğinde sigarasının zehrini içine çekti. Yüzünü bana çevirip dumanı üflediğinde geri çekilmedim. "Tatsız bir şakaydı gerçekten. Küçük bir çocukla evcilik oynayacak vaktim yok. İşe gitmem gerek. Çık da üzerimi değiştireyim." dediğinde içimde sıcak bir acı filizlendi. Yapraklarından zehir akarken kursağımı yakıyor canımı acıtıyordu.

"Pekala.." dedim bozuntuya vermeden. Sesim net çıkmış ve bu beni teselli etmişti. "İlgin için sağ ol."

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now