✾ 7.

135 16 7
                                    


Toplaşıp yıldızlara taşınsak, kötülüğün olmadığı, iyiliklerle dolu bir geleceğe sıfırdan başlasak... Güzel olmaz mıydı?

İPUCU

Yollar gökten kayan yıldız hızında altımızda akıp giderken istemsizce koltuğun kenarından tutundum. Emir o kadar hızlı kullanıyordu ki arabayı gerilmiştim. Araca bindiğimizden beri ikimizde konuşmuyorduk. Radyoda kısık bir sesle Güntaç Özdemir'den Benimle Yan çalıyordu.

"Biraz daha hızlı süremez misin? Yollar küsecek yavaşlığına." dediğimde alayla sırıttı.

"Ne o? Korkuyor musun yoksa?" diye sorduğunda omuz silktim.

"Benim kaybedecek bir şeyim yok. Sen düşün." Sessizlik. Yine verilmeyen cevap.

"Hiç sormadım rahatsızlık hissedersin diye ama, senin olayın ne?" diye sorduğunda kaşlarım havaya kalktı.

Cevap vermek istemedim. Ne yaşadığım olayları anlatmaya mecalim kalmıştı ne de bundan sonra yapacaklarımı başkalarıyla paylaşmak gibi bir niyetim vardı. Ayrıca kendi meselemde kimsenin başını ağrıtmakta istemiyordum. Zaten içinde bulunduğum durum içler acısıydı. Bu araştırmanın sonucunun nereye varacağı belli değildi.

"Pekala." dedi cevap vermek istemediğimi anlayınca. "Bir kural daha olsun. Sana susmak yasak." dediğinde kaşlarımı çattım ve ona doğru döndüm.

"Allah Allah.." dediğimde bakışları yan bir şekilde bana döndü. "Köpek geliyor bak." dediğinde oflayarak önüme döndüm. Hiçbir cevap vermemiştim. Yine sevimli bir havada söylemişti bunu.

Emir etrafındaki insanları yönetip yönlendirebilecek bir yapıya sahipti. Bazı insanların karakteristik özelliğiydi bu ve onun da hükmetme kabiliyeti olduğu bir gerçekti. Göğü yıkıp yıldırımlar düşürebilecek kadar keskin mavi bakışları vardı. Tavizsiz, tahammülsüz ve net. Kaşları genelde çatıktı. Alay etmek dışında güldüğünü de görmemiştim.

"Nereye gidiyorsun?" diye sorduğunda kollarımı göğsümde birleştirdim. Artık trafik bölgesine geldiğimizden yavaşlamıştı.

"Bazı arkadaşlarımı göreceğim ve iş arayacağım." Tepki vermedi ama çenesinin gerildiğini görmüştüm.

"Çalışmana gerek yok." dedi net ve soğuk bir şekilde. Yine duvar arkasından konuşuyormuş gibi. "Bir ihtiyacın olursa iletmen yeterli." dediğinde duruşundan ödün vermeden nazik davranmaya çalışıyordu. Ne kadar karmaşık bir adamdı böyle.

"Teşekkürler." dedim sakin bir sesle. "Yanınızda kalıyor olmam bile benim için rahatsız edici zaten. Bir iş bulur çalışırsam kendimi daha iyi hissederim. En kısa zamanda da aşk yuvanı boşaltmış olurum." dedim ve hafifçe tebessüm ettim.

Yüzüme bakmıyor gözünü yoldan bir saniye ayırmıyordu. "Sen bilirsin." dedi deminki nazikliğinin aksine acımasız ve umursamazca. "Ama okul düzenine göre bir iş bulsan iyi olur. Sınıfta kalabilirsin." dediğinde gözlerim irice açıldı. "Sen sınıfta kalırsan annem üzülür ve ben annem üzülsün istemiyorum. Sana çok kıymet veriyor."

"Ne okulu?" diye atıldım hemen.

"Annem sen çıktıktan sonra söyledi. Bir iki yer ile görüşüp okul meseleni halledeceğiz. " Hafifçe bana döndü. "Anlarsın ya.." dediğinde göz kırptı. Bildiğiniz gibi ülkemizde zenginlerin yolunda açılmayan kapı yoktu. Halledemedikleri iş, aşamadıkları engel bulunmazdı. Para her kapıyı onlar için açıyordu.

"Ne yani? Hak mı yiyeceğim? Hem ben okumak istemiyorum. Çalışmam gerek." dediğimde alaylı bir ifade ile güldü.

"Siktiğimin dünyasında hak hukuk mu kaldı balkız? Okul benim. Kime istersem ona eğitim veririm. Herkesi almıyorum zaten okulun belli başlı kriterleri var. Sadece sınav ile kazanan gelemez benim okuluma. Sen zeki bir kıza benziyorsun ve benim okulumun kapısı sadece zekaya ve yeteneğe açık. Hayata bir sıfır yenik başlamışsın zaten. Bu kadar ayrıcalığın olsun." dediğinde gözlerimi kırpıştırarak ona bakıyor söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum.

"Saçma vicdan münakaşalarına düşeceğine ne alanda eğitim almak istediğine karar ver. Masraflarını da düşünme. Ailenin anneme büyük desteği varmış. Onları senden öncede ara ara bana anlatırdı ve gözlerinin içi gülerdi. Benim annemin gözleri çok nadir güler. Bu kadarını onlara borçluyuz." dediğinde iç çekerek geriye yaslandım.

Emir garip bir adamdı. Hem sertti hem de fazla iyi yürekliydi. Davranış bozukluğu var gibi davranıyordu ama sanki birisi elinden tutsa güzel bir hayata başlamaya hazır gibiydi. Bir şeyler eksikti hayatında, onun bu sert duvarlarını aşacak şeylere ihtiyacı vardı.

"Garip bir adamsın." dedim geveleyerek. "Ruh halin sürekli değişiyor."

"Garipleştirenler sağ olsun." Sesinde sitem ve anlam veremediğim bastırılmış bir öfke vardı.

"Sen ne okudun?" diye sordum hemen ardından. Şimdiye dek hiç okumak gibi bir düşüncem olmadığı için ne okuyacağımı da bilmiyordum. Ama bildiğim tek bir şey varsa şu an yanında olduğum garip adam gibi dik duruşlu ve güçlü biri olmak istediğimdi. Attığı adımdan emin ve kararlı.

"İngilizce işletme okudum. Niye sordun?"

"Bende onu okumak istiyorum çünkü." dediğimde garip bir bakış attı bana. Sanki bir an o gök mavisi gözlerin rengi durağanlaştı ve masumlaştı. Anlık bir şeydi bu. Emin bile olamamıştım.

"Nerede bırakayım seni?"

...

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin