✾ 41.

64 8 1
                                    

Günaydın kuşlarımmm :) Yeni bölümle geldim size. Aslında bugün tam sekiz bölüm atacağım size. Hepsini düzenledim :)
Sizden ricam okurken paragraf yorumları yapmanız ve beni şevklendirmeniz. Çünkü yorumlarınızı gördükçe çok mutlu oluyorum.
Birde hikayemizin daha çok insana ulaşabilmesi için beğeniyorsanız eğer arkadaşlarınızı davet etmenizi istiyorum :)

Hadi buraya arkadaşlarınızı etiketleyin ve davet edin. Aramıza katılsınlar yorumlarda buluşalım. ^,^

Çok öpüyorum keyifli okumalar ^,^

BEKLENMEYEN

Ateşin çıtırtısı küçük odada yankılanırken sarı ve kızıl ışığı içeriyi aydınlatıyordu. Bulduğumuz iki yer minderinin üzerine oturmuş sessizce ateşi izliyorduk. Emir dizlerini kendine çekmiş kollarıyla dizlerini kaplamıştı. Yüzü sert bir ifade ile dalgın bir şekilde ateşe dönüktü. Ateşin kızılı yüzüne vururken gök mavisi gözleri ışıldıyordu.

"Küçük bir sapıksın." dediğinde o istifini bozmazken ben bakışlarımı kaçırdım.

"Ha?" O kadar dikkatli baktığımın farkında bile değildim. Bu adamın büyüsüne kapılmamak elde değildi. Değişik bir çekim gücü vardı ve kaçamıyordunuz.

"Yedin gözlerinle beni." dediğinde omuz silkerek çaktırmamaya çalıştım.

"Kendini beğenmiş." dedim uzanıp yerdeki sigarasını aldığımda. "Düşünüyordum ve sadece gözüm dalmış." dediğimde dudağı yana kıvrıldı. Bakışları hala ateşteydi ve gözleri dalmıştı. Hafif gülümseyen yüzü benzersiz bir havaya kapılıp içime bahar cemresi düşürdü.

"Ne gülüyorsun?" diye sordum dumanı dışarı üflerken.

"Yalancılığına."

"Ben yalancı değilim."

"Tabi, bende yakışıklı değilim zaten." diyerek ayaklandı. Tatminkar bir hali vardı. "Arabada birkaç malzeme var. Onları getireyim ben." deyip arkasını döndüğünde hemen bende ayaklandım.

"Yardım edeyim." derken gürleyen gökyüzünden mavi bir ışık küçük camdan içeri girdi. Dışarıda korkunç bir yağmur yağıyordu.

"Gerek yok. İkimizde ıslanmayalım. Ben getiririm sen içeri alırsın." derken kapıyı açtı ve çıktı. Koşarak hareket ettiğinde gök yeryüzünü yaracak gibi gürlemeye devam ediyordu.

"Neler oluyor bana böyle?" diye fısıldadım kendi kendime. Sigaramı sonuna kadar çekip camdan dışarı attım. Kollarımı göğsümde birleştirip karanlığı hiçe sayarak korkmamaya çalıştım. Emir'in arkasından bakarken içimdeki duygu karmaşasını anlamaya çalışıyordum.

Emir elinde poşetlerle koşarak geldiğinde kapıyı açıp elindekileri aldım. Bir şey söylemeden tekrar arabaya koşarken bende poşetleri içeri aldım. Ateşin yakınına getirip ne olduğunu görmeye çalıştığımda birçok kahvaltı malzemesi ile karşılaştım. Burada bir süre kalacak gibi göründüğümüz kesindi.

Hem kendi başımı hem de Emir'in başını yakmıştım. Onun gibi düzgün ve işine sadık bir adamı buralara kadar sürüklemiş hatta kanuna aykırı iş yaptırmak zorunda bırakmıştım. Aslında bunların hiçbirini ben istememiştim ama yapıyordu işte.

Ciğerimi söküp kendisine hayran bırakacak kadar fedakardı.

Arkamdan gelen gıcırtılı kapı sesine yönelip Emir'e baktım. Saçlarından düşen damlalar keskin yüz hatlarından kayıp boynuna doğru akıyordu.

TEHLİKELİ İNTİKAM Where stories live. Discover now