Bölüm 72

73K 5K 1.2K
                                    

Pek kıymetli okuyucularım ben Yanlış'ı yazmaktan sıkılmadım. Siz okumaktan sıkıldıysanız bırakabilirsiniz bebeklerim.

"NEREYE GİDİYORSUN SEN BU SAATTE?! SAAT GECE İKİ İKİ! NEREYE GİDİYORSUN SEN SAVAŞ?!" diye bağıran tanıdık sesle yorgun gözlerimi okuduğum ve asla bitmeyen sınav kağıtlarından ayırıp görebilirmişim gibi yukarıya doğru baktım.

Tuğçe'nin burada ne işi vardı? Üstelik saat gece ikiydi.

Savaş'ın hızlı zamanları...

İçimden geçirdiklerimle kalbime bir bıçak saplanırken Savaş da tıpkı onun gibi sinirle bağırdı. "SANE NE LAN?! SENİN NE İŞİN VAR BURADA?! AYRICA BAĞIRMA! İNSANLAR YANLIŞ ANLAYACAK!"

Sanırım bu cümledeki insandan kasıt bendim. Benim yanlış anlamamı istemiyordu. Böyle bir çabaya gerek yoktu. Beni ilgilendirmezdi.

Kalbine bıçak saplanan da bendim.

Savaş'ın hızlı zamanları, diyip beni yönlendiren de bendim.

Yaptım galiba öyle bir şey. Günahını aldım, affet ex kocam.

Derin bir nefes alıp sınav kağıtlarıma dönmemle yukarıdan kapının kapanma sesi geldi. Gözlerim hızla yukarıyı buldu.

Eve aldı kadını.

Saçmalama kendisi bir yere gidiyordu.

Ses gelmiyor baksana. Kesin eve aldı. Biz erkeklere bir gecede küsmedik.

"NEREYE GİDİYORSUN YA NEREYE?!" diye bağıran Tuğçeyle Savaş'ın onu eve almadığını, kendisinin dışarı çıkıp kapıyı kapattığını idrak ettim.

Sırıtıyorsun şu an.

İç sesimin uyarısıyla yüzümdeki gülümseyi silerek sınav kağıtlarıma döndüm. Okumam gereken bir ton kağıt varken Savaş ve onun ex ex karısıyla uğraşmazdım.

"CEVAP VER BANA!" diye var gücüyle bağıran Tuğçeyle sert bir nefes verdim. Ben onun bu çıgırlamalarını duymak zorunda mıydım?

"Bana bağırma! Siktir git evine! Delirtme beni!" Bağırmasa da koridorda konuştuğu için sesi gayet net bir şekilde duyuluyordu.

"Tamam." dedi sakin ve ağlamaklı bir ses tonuyla Tuğçe. "Tamam, bağırmıyorum. Şimdi söyle. Nereye gidiyorsun bu saatte?"

Kısa bir sessizliğin ardından oldukça net bir cevap verdi. "Bu seni hiç ilgilendirmez. Yine ve yine söylüyorum. Senin bu aldatmana rağmen seviyormuş gibi davranman sıktı. Defol git başımdan."

"Seviyormuş gibi davranmak mı? Seviyormuş gibi davranmıyorum. Seviyorum ben seni Savaş. Benden sonra o kadınla evlenmene rağmen seviyorum, affettim."

Affettin?

Yüzümde olayın komik olması sebebiyle kocaman bir gülüş belirirken kağıtları okumayı bırakarak konuşmaya odaklandım. Tuğçe'nin saçmalıklarıyla eğlenmek benim de hakkımdı.

"Affettin, öyle mi? Senden Aslıyla evlendiğim için af dilediğimi hatırlamıyorum. Dilemedim, dilemeyeceğim. Hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biriydi."

Afalladım. O benimle evlenmenin hayatında aldığı en iyi kararlardan olduğunu mu söylemişti?

Keşke bunları bana da söyleseydi. Belki biraz yumuşardım.

YANLIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin