Bölüm 28

79.8K 3.3K 521
                                    

Sınır 250 oy 300 yorum. Yıldıza basıyorsunuz arkadaşlar. Hemen aşağıda.

Savaş odanın kapısını kapatırken aramızdaki mesafeyi açıp ona döndüm. Savaş kapıyı kilitleyip bana döndü. "Biz şimdi naneyi yemedik mi?"

Üzerimdeki gerginliğe rağmen fısıldayarak söylediği şeye karşı hafifçe güldüm. "Dalga geçmenin sırası mı sence Komiser?"

Kaşları havalandı. "Komiser değil, Komiserim diyeceksiniz hanımefendi. Valla sizi nikah memuruna şikayet ederim."

Kaşlarım havalanırken ciddiyetimi korudum. "Savaş şakanın sırası değil! Büyük sıçtık! Baya sıçtık! Sıvadık, sıvayacağız!"

Kaşlarını çattı. "Bana ne diyorsun kızım?! Ben mi dedim gelin bize diye. Sen dedin! Hem çağırıyorsun hem de gelince panik oluyorsun!"

Elimle kendimi gösterdim. "Ha suç benim oldu yani!" Elimi indirdim. "Ben nereden bileyim geleceklerini be?! Gelmezler sandım! Yeni evlenmiş insanların evine mi gelinir ya?!"

"Di mi ya?!" diyerek bana doğru yürüyüp aramızdaki mesafeyi bir adıma indirdi. "İnsan 'Bu kadın bizi nezaketen çağırıyor, bunlar evleneli daha bir kaç saat anca olmuştur. Biz gitmeliyim.' der, gelmez ama bunlar maşallah havada atladılar teklife. Hep sen beni öpmedin diye oldu."

Yine tüm suç benim olmuştu. Şaka mıydı bu?!

Kaşlarımı iyice çattım. "Ne yapsaydım?! Dudağına falan mı yapışsaydım?! Keşke arabanın arka koltuğuna geçseydik! Daha inandırıcı olurdu!"

Yüzünde arsız bir gülümseme yayıldı. "Fantezilerini bir ara deneyelim. Değişiklik olur."

Değişiklik olması, uzun süredir tekrarlanan, monoton şekilde ilerleyen duruma yenilik katmak.

Savaş'ın değişiklik olarak nitelediği şey arabanın arka tarafında sevişmekti. Sanki sürekli sevişiyorduk da ortam değiştiriyorduk anasını satayım!

O günler de gelir balım. O günler de gelir canım. O günler de gelir aşkım.

İması sebebiyle elimi omzuna sertçe geçirdim. O acıyla hafifçe inlerken sinirle fısıldadım. "Sanki her gün sevişiyoruz! Bir araba koltuğu kaldı!"

Gerçekten bunu mu söyledin?! Gerizekalı!

Bakışları yüzümü buldu. Afallamış, şaşırmıştı. "Sen az önce sevişmediğimiz için mi bozuldun? Benimle sevişmek mi istiyorsun?"

Çok...

Panikle kaşlarımı çattım. "Ne münasebet?! Yok öyle bir şey! Hiç de istemiyorum bir kere! Sen niye benim lafımı oralara çekiyorsun?! Gıcık şey!"

Kaşları havalanırken gülmemek için kendini zor tuttuğu yüzünden anlaşılıyordu. "Tamam, bir şey demedim Hoca. Hadi üzerini değiştir."

Dolabıma yönelik kapaklarını açtım. "Sen ne yapacaksın?"

"Karım giyinirken onu izleyeceğim."

Oldukça istekli, tutkulu, ciddi ve kararlı çıkan sesi yerimde kalmama sebep olurken kasıklarımda minik bir sızı hissettim.

Buna da azmazsın.

Elimde pijamamla ona dönmemle kısa bir an yüzümü süzdükten sonra koca bir kahkahayı patlattı. "Şaka yapıyorum! Bakma öyle sudan çıkmış balık gibi!"

Senin şakalarını sikerim! Bir şey yapacaksan yap yapmayacaksan sus!

Yanındaki minik çantadan çıkardığı pijamaları bana gösterdi. "Ben de üzerimi değiştireceğim karıcığım. Başka yapacak bir şeyim mi var?"

YANLIŞ Where stories live. Discover now