Bölüm 22

85.3K 3.7K 902
                                    

Sınır 210 oy 300 yorum.

Saçlarımda gezen bir el ve kulaklarıma dolan bir sesle uyku aleminden istemeye istemeye kopsamda bunu kabullenemeyerek gözlerimi aralamadım. "Aslı... Aslı..."

Kalk kız! Kocan geldi!

Sesini uyandırmak adına hafifçe yükseltti. "Öğretmen Hanım, hiç iyi örnek olmuyorsunuz şu an."

Yine sizli bizli olduk! Hemen uyan!

İstemeye istemeye hafifçe kıpırdanıp yerimi iyice benimsedim. "Hı..."

Gülüş sesi kulaklarıma doldu. "Hanımefendiye bak ya! Uyan diyorum, iyice yerleşiyor! Sana çorba yaptım kızım! Kalksana!

Burnuma mis gibi domates çorbası kokusu işte tam olarak o an geldi. Domates çorbasının kokusu açlığımı pekiştirirken midem deli gibi kazındı. Bir an önce o çorbayı içmem gerekiyordu yoksa midem her an isyan bayraklarını çekip yarınlar yokmuşcasına guruldayabilirdi.

Gözlerimi açıp ona baktım. "Çok acıktım."

Yüzündeki gülümseme iyice büyüdü. "Sana bir domates çorbası yapmışım var ya! Uff! Danilo tarifini istemeye geldi de 'Bebek uyuyor. Seninle uğraşamam.' dedim, kovdum."

Buradaki bebek ben mi oluyordum? Savaş'ın bebeği olsaydım ne olurdu ki?

Bana yaklaştı. "Hadi doğrul da ye. Bak kimler kimler bir tas istedi de 'Hayır, o Aslı'nın. Aslıya yaptım.' dedim de vermedim."

Yüzümde oluşan minik gülümsemeyle hafifçe doğrulmaya çalışmamla elini sırtıma koyup bana destek oldu. Doğrulamamla arkama bir sürü yastık koyup rahatça oturmamı sağladı. "Teşekkür ederim."

Rahat olduğumdan emin olduktan sonra arkasını dönüp masanın üzerindeki tepsiyi alıp tekrar bana yaklaştı. Tepsiyi kucağıma bıraktı. "Yiyebilir misin? Ben yedireyim mi?"

Naza çekip onun yedirmesini isteyebilirdim ama o kadar da değildi. Aramızdaki samimiyet henüz o evreye evrilemememişti. "Ben yiyebilirim. Teşekkür ederim."

"Peki." Yanımdan uzaklaşıp hemen çaprazımda, karşımda olan tekli koltuğa oturup bana bakmaya başladı.

Normal şartlarda biri beni izlerken yemek yiyemezdim ancak şu an şartlar hiç normal değildi. Karnım çok açıkmıştı.

Tepsideki kaşığı alıp çorbadan bir kaşık aldım ve içtim. Söylediği kadar vardı. Danilo gelip çorbanın tarifi için Savaş'a teklifler sunabilirdi.

Bir kaşık daha aldım. "Söylediğin kadar varmış gerçekten."

Bir şey söylemedi. Sessiz kaldığı ve benim sessizce yemeğimi yediğim dakikaların ardından yanıma gelip tepsiyi aldı ve mutfağa geçti.

Bir kaç saniye sonra bir bardak su ve devasa bir eczane poşediyle yanıma gelip koltukta benden kalan boşlukta oturdu.

Poşedi açıp iki kutu hap çıkardı. "Bu kas gevşetici, bu da ağrı kesici. Evdeki ne bilmiyorum ama bunu kullanman daha iyi olurmuş."

İki haptan da birer tane verdi. Verdiği hapları ağzıma atmamla masanın üzerine bıraktığı bardağı bana uzattı.

Bardağı alıp içerisindeki suyun tamamını içtim. Bu aralar fazla ilaç içiyordum. Ne kadar su içersem o kadar az zarar görürdüm herhalde.

Elindeki kutudan bir kaç tane krem çıkardı. "Bunlar da karışık bir şekilde sürülecekmiş. Bunları sabah sürelim, konuştuktan sonra uyuyacaksın. Kremli kremli rahat etmezsin."

YANLIŞ Where stories live. Discover now