Bölüm 3

152K 5.2K 2.4K
                                    


******

"Hay aklıma sıçayım yani! Aklın nerede senin Aslı?! İşin yoksa git al şimdi! Gerizekalı!" Anahtarımı alıp evden çıktım.

Kattaki asansörün önüne gelip düğmesine bastım ve beklemeye başladım. Fevkaladenin de fevkinde bir kişilik olduğumdan sınav kağıtlarını arabamda unutmuş, kendime aşağı inip kağıtları aldıktan sonra tekrar eve çıkmak gibi saçma sapan bir iş çıkarmıştım.

Abi harbi maldım ben!

Öfkem bedenimi sararken daha fazla sessiz kalamadım. "Alt tarafı eve çıkarken kağıtları da beraber alacaktın Aslı. Ama yok! Yok sen alma! Zaten nerede seni yoracak, üzecek, kıracak salak salak opsiyonlar var, sen git onları seç!"

Konuşmaya devam edecektim ki asansör olduğum kata geldi ve kapıları açıldı. Sinirle öne bir adım atacaktım ki adımım daha atamadan yere çivilendi.

Pek kıymetli komiserimiz eşiyle birlikte asansördeydi. Ele ele tutuşmuş, asansörün metal duvarına yaslanmışlardı.

Hanımefendi beni zerre tınlamadan elindeki telefona bakarken Savaş Bey beni görmesiyle afalladı.

Yüzünde yayılan panik içimdeki öfkeyi arttırırken histerik bir biçimde gülümseyip tek kelime dahi etmeden asansöre bindim ve önlerinde durarak düğmeye bastım.

İçimdeki öfke onlarla bulunduğum her an artıyor, dakikalardır süren öfke durumunun kağıtları arabamda unuttuğum için değil, onun yüzünden olduğunu yüzüme çarpıyordu.

Onun yüzünden sinirliydim. Onun yüzünden içimde kocaman bir alev, kocaman bir öfke bulutu vardı çünkü o hiçbir şey yapmamıştı.

O gece uyuyacağımı söylememe rağmen uyumamış, onu beklemiştim, karısını basarken yanında olmak, üzülürse çeşitli şaklabanlıklarla güldürmek istemiştim ama o eve bile gelmemişti.

Kabullenmişti ve görmezden gelmişti. İşte bunu sindiremiyordum. Ben bile onun aldatılmasını kendime yediremezken o nasıl bunu kendine yedirip yanındaki kadının elini tutuyordu? Nasıl kabullenmişti?

Benim aşık olduğum adam gerçekten böyle biri miydi? Kendisine saygısı olmayan, aldatılmayı bile affedecek kadar dipte biri miydi? Bu muydu ya? Ben böyle bir adamı mı sevmiştim?

Kalbim kırılıyordu. O benim olsaydı, beni sevseydi ben bu dünyanın en mutlu kadını olurdum. Gözüm ondan başkasını görmezdi. Zaten görmüyordu.

O kadınsa onu sevmiyordu. Elindeki mükemmel parçanın kıymetini bilmiyor ve aldatıyordu. Buna rağmen sevilen, terk edilmeyen, affedilen oydu.

Gerçekten hep iyiler mi kazanırdı?

Gözlerimin dolmasıyla derin bir nefes aldım. Sakinleşmek için aldığım nefese dolan buram buram koku burnumun direğini sızlatırken kalbimin atışı hızlandı. Bir daha onun olduğu asansörde nefes almamayı aklıma not ettim. Sağlığıma iyi gelmiyordu.

"Aslı Hanım..." Bana seslenen kadının sesi midemi bulandırdı. Aldatılan ben değildim ama onu aldattığı için bu kadından nefret ediyordum.

"Efendim?" Dünyanın en soğuk yeri artık Antartika değil, sesimdi.

"Nasılsınız?" Mükemmeldim. Sevdiğim adam karısı tarafından aldatıyordu ve o bunu benim kadar ciddiye almadan kadının elini tutuyorken ben kadının sesine bile katlanamıyordum.

YANLIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin