Bölüm 53

89.9K 5.1K 2.8K
                                    

Sınır 2300 oy 800 yorum.

Kucağımda uyuyan çocuğu rahatsız etmemeye çalışarak rahatsızca kıpırdandım. Uyansın istemiyordum. Buradaki işimiz bitene kadar uyumalıydı.

Ali'nin söylediklerinin ardından ben Aliyle sohbet edip onu oylarken Savaş ve Boran sessiz sedasız bir şekilde, Aliye belli etmeden adamı gözaltına almışlardı.

Boran adamı götürdükten sonra Ali'nin huzursuz olmaması adına önce ben, Ali ve Savaş bir yerde güzel bir yemek yemiş ardından karakola gelmiştik.

Ali, ben ve Savaş yanında olduğumuz süre boyunca tedirgin olmadan ona söyleneni yapmış, sakin sakin beklemişti ancak emniyetteydik ve bir çocuk için yanında kim olursa olsun burası hoş bir yer değildi.

Minik bir oyun odasında Savaş ve çocuk şubeden bir komiser eşliğinde ifadesi alınmıştı. İfadesinin içeriğini ya da olay yeri incelemenin ne bulduğunu bilmiyordum ancak Ali ortam ne kadar gergin olsa da herhangi bir şeyden etkilenmemiş gibi duruyordu. Etkilenmemesi için komiserler ellerinden geleni yapmışlardı.

İfadesi alındıktan sonra Savaş, Ali'yi yanıma bırakmış ve burada beklememizi söylemişti. Beklerken Ali kucağımda uyuyakalmış, saatler geçmiş ama Savaştan ses soluk çıkmamıştı.

Bizi burada unutmuş olabilir miydi?

Kısa bir süre sonra kapı sertçe çalındı ve açıldı. "As-"

Sessizce fısıladım. "Ştt! Sessiz ol. Ali uyuyor."

Ses çıkardığı için yüzünü buruşturarak içeri girdi ve kapıyı kapatıp yanımıza geldi. Önümüzde diz çöküp Ali'nin saçlarını hafifçe okşadı. "Anneannesi Ali'yi almak istiyor. Kapıda şu an."

Derin bir nefes alarak Ali'nin saçlarına minik bir öpücük daha kondurup seslendim. "Ali... Ali... Ali..."

Gözlerini kırpıştırarak araladı ve etrafına bakıp doğruldu. "Öğretmenim ben eve gitmek istiyorum. Babam nerede? Beni almaya gelmişti."

Babası uzun süre onu göremeyecekti ve o henüz farkında değildi ama büyüdükçe babasından ölümüne nefret edecekti.

"Aliciğim..." Gözleri Savaş'ı buldu. "Anneanneni seviyor musun?"

Ali'nin gözleri parıl parıl parladı. "Evet, çok seviyorum. O bana sürekli oyuncak alıyor, çikolata alıyor. Beni hep öpüyor. Niye sordun ki Savaş Abi?"

Yüzümde minik bir gülümseme yayılırken Savaş gülümseyerek devam etti. "Baban bir süre eve gelemeyecek. O sürede anneannende kalmak ister misin?"

Ali hevesli bir biçimde hızlıca başıyla onayladı. "Kalırım. Anneannemin evinde benim sürü oyuncağım var. Bir de orada bir sürü arkadaşım var. Park çok yakın."

Tek derdi oyuncak ve park olan küçük bir çocuğun babası annesini öldürmüştü. Üstelik çocuk annesinin mezarına nasıl konduğunu görmüştü. Bu nasıl bir kaderdi?

Savaş gülümseyip Ali'nin saçlarını karıştırdı. "Anneanneni çağıralım o zaman." Doğrulup derin bir nefes aldı. "Selma Hanım!"

Kapı seslenmenin hemen ardından açılırken yaşlıca bir kadın kızarmış gözleriyle odaya girdi. "Ali..."

"Anneanne!" diyen Ali gülerek kucağımdan kalkıp koşarak anneannesine gidip sarıldı. Anneannesinin kendini ağlamamak için kastığı belliydi.

Kızı haftalar önce öldürülmüştü ve o daha bugün bunu öğreniyordu. Kızına son kez bile sarılmayacak, onu son kez göremeyecekti.

Dolu gözleriyle kocaman gülümseyip yere doğru eğilerek Ali'nin yanağına öpücük kondurdu ve sımsıkı sarıldı.

YANLIŞ Where stories live. Discover now