Aylar

7.9K 541 36
                                    

Şarkı: Hirai Zerdüş / Ölüyoruz Bir Köşede

Şarkıyı burada açınız.

1. Ay Karargâh

Ayaz bir aydır Kara'nın odasından çıkmıyordu. Yemekhaneye inmiyor, Fırat yemek getirdiğinde kanepede Kara'nın hep oturduğu köşede oturuyor, Fırat'ın zoruyla yiyordu. Hiç kimseyle konuşmuyordu. En son elinde tüfekle gitmeye kalkışırken

"Kara üç ay bensiz dayanamaz komutanım" cümlesinden sonra diline kilit vurmuştu.

Fırat ilk kez Ayaz'ın bu kadar suskun, çökmüş, her şeyden vazgeçmiş halini görüyordu. Oysa o sokakları karış karış bilen, karşısına kim çıksa diklenecek kadar hırslı, babasını kendi elleriyle öldürecek kadar deliydi. Ama onun asıl deliliğinin içinde bir yerlerde olduğunu seziyordu. Ayaz'ın deliliği vurmak, kırıp dökmek değildi. O ölüm sessizliğiyle kafasının içinde yaşıyordu deliliğini. Onun sessizliği cehennem azabına benziyordu. Fırat onun bir kelime konuşması için canını verecek kadar korkuyordu bu halinden. Ruh gibi boş boş bakıyor, geceleri uyumuyor, sabahları artık vücudu kendini çökerttiğinde nerede olursa uyuyordu. Bu çoğu zaman masanın altı oluyordu. Küçük masada kocaman nedeniyle cenin pozisyonunda uyuyakalıyordu. Çünkü küçükken babasından korktuğunda masanın altına girip saklanıyordu. Şimdi de sığındığı dağı yıkılmış gibi altına saklanıyordu o dağın.

################################

1. Ay Libya

Hava kuvvetlerinin askeri üstleri füze bombardımanıyla etkisiz hale getirmesinin üzerinden geçen bir haftanın sonunda karada da şehir sınırında Türk askerleri misilleme için obüslerle şehri bombalamaya başlamıştı. Kara, technicalin üstünde elinin altındaki M2 uzun menzilli tüfekle önündeki tozdan göz gözü görmeyen şehre baktı. Operasyonların kızıştığı ve tarafların tüm güçlerini devreye soktuğu zamanlara denk gelmişti ve nefes bile alamadan kendini bir savaşın içinde bulmuştu. Geldikten bir hafta sonra da kendini Libya ordusunun eğitim kampında buldu. Arapça'yı az biraz anlasada yanındakilerden destek alarak eğitimi denetliyordu. Kara'nın bir sabahı ya da bir gecesi yoktu, ya da bir günün nasıl geçtiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey gelirken Yarbay'ın eline tutuşturduğu ilaçları, bir de geri de bıraktığı asıl ilacı Arden. O ise alması gereken ilacını almak yerine kendini sentetiklere bırakmıştı.

Yarbay'a geleceğini söyledikten sonra gitmeme gibi bir şansı yoktu. O da diğerleri gibi devletin bir askeriydi ve vatanın bütünlüğü her şeyin üstünde geliyordu. Ama Ayaz, o üstünlüğü ezip geçiyor, kendine kahkalarıyla, dokunuşlarıyla, sesiyle, kokusuyla, öpüşüyle kocaman bir yer edinmeye çalışıyordu. Kara'nın bildiği, öğrendiği ve ona öğretilenleri kırıp döküyordu. Ve bunu hayatın renkleriyle yapıyordu ama Kara'nın hayatı kendi gibi karaydı. O bir gün bir çatışmada şehit olmayı beklemişti yıllarca, ya da bir mayında patlamayı, bir füzenin vurduğu yerde ölmeyi. Ayaz ona yaşayacaksın diyordu, inadına yaşayacaksın ve geri döneceksin. Ama Kara, dönmeye yüzü var mıydı bilmiyordu.

################################

2. Ay Karargâh

Ayaz biraz daha kendine gelerek odadan çıkıp yemekhaneye inmeye başladı ama geceleri yine Kara'nın odasına gidiyordu. Daha önce gelen doktor bu defa onun için geldi ve ona uyku ilaçları verdi. Çünkü yine geceleri uyumuyordu. Ama doktorla konuşmak bakış açısını değiştirdi. Onun burada kendini kaybetmesi eline bir şey geçirmeyecekti. Kara döndüğünde eğer ona sinirliyse, ona hak ettiği cezayı vermek istiyorsa güçlü kalmalıydı onun karşısında, yıkılmış bir Ayaz değil gidişine kızan bir Ayaz'a dönüşmesini söyledi. Tabi Ayaz doktorun söylediklerinden bunu anlamadı ve karargâhtan kaçıp Libya'ya gitmeye kalkıştı. Nöbet sırasında Pars komutan ve Fırat'a yakalanınca mecbur geri döndü. O intikamını oraya gidip almak istiyordu.

Bu arada Pars bir kaç kuralı çiğneyip yemekhaneye bir televizyon aldı. Bu sayede Furkan ve Demirkan izledikleri saçma sapan şeylere yorumlar yapıp birbirleriyle didişirken Ayaz'ı konuşturmaya güldürmeye çalışıyorlardı. Beran da yavaş yavaş ortama uymaya hatta ikisini birbirlerine düşürmeye bile başlamıştı. Fırat, bir saniye bile Ayaz'ın yanından ayrılmayıp yemek yediğinden emin olup ilaçlarını vererek Kara'nın odasında, Kara'nın yatağında uyumasını sağlıyordu. Ayaz, Kara'nın yastığına sarılıp koklayarak uykuya dalıyordu ve gitmek için gün sayıyordu.

2. Ay Libya / Hafter

Havadan desteklenen operasyonla Türk askerleri şehre giriş yapıp düşman ordusunu şehrin dışına doğru ilerleterek çıkartmaya ve şehrin dışındaki sınırda çember altına almaya çalışıyordu. Kara, kendi eğittiği ekibinin başında diğer ekiplerle birlikte şehrin sokaklarında arkalarında anti-tank füzelerinin yerleştirildiği savaş araçları, onlarında arkasında tanklarla şehirde yol açarak ilerliyorlardı. Artık Kara için önemli olan sadece nefes almak ve hayatta kalmaktı. Onun bekleyeni vardı. 30 yıllık hayatında ilk kez biri onu bekliyordu. 30 yıllık hayatında ölümden başka tanıdığı tek adam için yaşamalıydı. Gözleri artık uykusuzluk, susuzluk ve yorgunluktan çökmüş, görüş alanı kısıtlanırken, başı dönüyordu. Burnuna gelen barut, toz ve duman kokusuyla gözlerini kapatıp bir kaç saniye olduğu yerde durdu. Yanına gelen başka ekibin komutanı omzuna elini koyup

"Devam et Yüzbaşım" dedi.

Kara, kamuflaj maskesi ve gözlükleriyle sadece başını sallayıp önüne baktı. Maskesinin altından derin bir nefes verdi. Az kaldı Kara, döneceksin.

################################

3. Ay Karargâh

Tüm ekip bir araya toplanmış akşam yemeği yediği sırada Yarbay zırhlı askeri araçla karargâha giriş yaptı. Herkes ayağa kalkıp selam verirken o Pars'ı yanına çağırıp direkt üst kata çıktı.

Hepsi kaşlarını çatarak birbirlerine bakarken haberleri sunan spiker tok sesiyle

"Libya'da bir askerimiz şehit oldu" dedi.

Gözler aynı anda televizyona döndü. Ayaz arkasındaki sandalyeye çöktü.

Önemli Not: Hikayede siyasi içerikli yorumlara müsamaha göstermiyorum. Kurguya sadık kalarak okumanızı rica ediyorum.

SADECE SANA DELİ-GAY Where stories live. Discover now