Baklava

9.7K 610 71
                                    

Merhaba yeniden ben 🥰

Bir haftalık aradan sonra hikayemize kaldığımız yerden hızla devam ediyoruz.

Kitap kapağında da fark ettiğiniz üzere bundan sonra ki bölümler Kara ve Ayaz üzerinden devam edecek. Bakalım onların hikayesinde neler olacak 🤷🤷

Hikayede kimse ana karakter değil, on delinin hepsi benim ana karakterim ve onların etrafında dönen olaylar benim kurgum 🥰🥰

Ama bilin isterim ki yazara sövmek çok ayıp ve günah, tanrımke taş eder valla. Ama karakterlere yardırın gitsin, onları ben taş ediyorum zaten 😂😂😂😂

Neyse neyse siz, çok konuşma yazar sadede gel demeden önce başlıyorum :)))


Alpaslan elinde bir tepsi baklavayla yemekhaneye girip avazı çıktığı kadar bağırdı.

"BABA OLUYORUM LAAAANNNNNN."

Yemeğe oturmaya hazırlanan ekip birden ayağa fırlayıp elindeki tepsiyi masaya koyan Alpaslan'ın üstüne çullandılar.

"Lann oğlum sonunda beee" diyen Demirkan, Alpaslan'ın sırtına bir tane geçirdi.

"Yaşa koçum benim" derken hâlâ Alpaslan'ın sırtına vuruyordu.

Oğuz, onu kenara itti.

"Malın evladı, adam baba olamadan mefta olacak bıraksana çocuğu."

"Sevincimizden kardeşim, amca oluyorum ömrü hayatımda, daha ne olsun."

Furkan, tepside ki baklavaları ağzına birer ikişer atarken ağzı dolu dolu

"Bon doyo oloyorom" dedi.

Herkes yanakları şişmiş, lokmasını yutmaya çalışan Furkan'a beyin özürlüsü der gibi baktı. Çünkü ne dediğini kimse anlamamıştı. Furkan bardakta ki suyu da başına dikti.

"Ağzından çıkar da konuş, anlaşılmıyor" diyen Demirkan'a göz devirdi.

"Deneyimlisin ellaam" dediğinde Demirkan, Furkan'ın kıçına tekme savurdu. Furkan tekmesinden kaçıp Alparslan'ın arkasına saklandı.

"Babalara el kalkmaz, kardeşimiz artık baba" diyerek kendini sağlama aldı.

Demirkan elini indirince Furkan, Alpaslan'ın omuzlarını sıka sıka

"Aslan kardeşim benim, adının hakkını verdin. Ama ben dayı olucam" dedi.

Alpaslan, niye lan der gibi kaşlarını çatarken Furkan tekrar baklava tepsisine uzandı.

"Kıza o kadar cinniye muamelesi yaptım, vicdanım rahat değil. Bundan sonra Berfin benim kardeşim, sende eniştemsin" deyip aldığı baklavayı ağzına attı.

Herkes ciddi bir şey söyleyecek sanıp dikkatle dinlemişti onu, ama yine saçmalayınca göz devirerek baklavaya yumuldular.

Kara tatlı sevmediği için bir dilim yiyip diğer dilimleri Ayaz'ın önüne doğru itiyordu.

Demirkan, Furkan'ın omzunu dürtüp onları gösterdi. Furkan ağzına bir dilim atarak sus der gibi kaş göz yaptı.  Yine tüm ekip son olaylardan sonra Kara ve Ayaz'ın daha samimi olduğunu fark etmişlerdi.

Zaten fark edilmeyecek gibi de değildi. Kara, Ayaz'a bakarken gözleri uzun uzun dalıyor, dudaklarının kenarı kıvrılıyordu. Ayaz konuşmaya başladığında kirpikleri üzerinden onun hararetli hararetli bir şeyler anlatışını, gülerken kısılan gözlerini, el hareketlerini izliyordu. Ayaz konuşurken çok fazla hareket ediyordu. Kara'nın tam tersiydi. Heyecanlı, eli ayağı duramayan, anlattıklarını yaşayarak anlatan, duygularını doğal bir ifadeyle belli eden biriydi. Artık ekibe tamamen alışmış, hatta yıllardır aralarında gibi rahattı.

Kara ise, çoğu zaman durgun, konuşmalarda söylemesi gerekeni sakin sesiyle söylüyordu. O anlarda da Ayaz onu gözlerini kısarak ya da kaşlarını çatarak izliyordu.

İkisi de birbirini hareketleriyle tanımaya ve zihinlerine kazımaya çalışıyorlardı. İkisi içinde onlar yeni insanlardı. Ayaz ilk kez birini tanımaya hevesliydi. O konuşunca hızlanan kalbini, öptüğü anı düşündüğünde kızaran yüzünü kabullenmeye çalışıyordu.

Şimdi de o anlardan biriydi. Kara'ya zorla bir dilim daha baklava yedirmeye çalışırken Kara'nın eline aldığı dilimi ağzına götürüşünü takip etti. Sonra aralanan dudaklarının hareketlerini izledi. Kara dilimi bir lokmada ağzına atınca Ayaz, ağzı ne kadar büyük diye düşünürken kızarmaya başladı. Sonra birden ne olduğunu fark edip masadan fırladı.

"Size afiyet olsun arkadaşlar" dedi ve Alpaslan'a döndü.

"Tebrik ederim kardeşim, Allah analı babalı büyütsün" diye ekleyip Alpaslan'a sarıldı.

Alpaslan onun sırtını patpatlayıp

"Eyvallah kardeşim" dedi.

Ayaz bakışlarını masaya çevirmeden hızlı hızlı kapıya yürüdü.

O gidince Demirkan ve Furkan kahkahayı patlatarak yemekhanenin kapısına baktılar. Kara, kaşlarını çatıp nereye bakıyorlar diye arkasını dönüp kapıya baktı.

"Utandı abisi" diyen Demirkan'a Kara tek kaşını kaldırdı.

Ama aklına Ayaz'ın bir anda gidişi gelince ayağa kalktı. Sandalyeyi geri itip masadan ayrıldı. Kapıya doğru yürürken Furkan

"Aha bu da utandı ellaam" dedi.

Demirkan eline aldığı baklavayı ağzına atmadan önce

"Yok o utanmadı, daha da utandırmaya gitti" dedi.

İkisi yine kahkaha attılar.

Kara, Ayaz'ın odasına girince onu yorganını kafasına çekmiş yatağında yatarken buldu. Sırıtarak yatağa yaklaştı. Ranzanın yanında yere çöküp Ayaz'ı dürttü.

"Ayaz."

Ayaz cevap vermedi.

"Önemli bi şey diycem bi bak."

Ayaz'dan yine cevap gelmedi.

"Komutanla Fırat kavga ediyorlar" deyince Ayaz yorganı üstünden atıp doğruldu.

"Lan yine mi?" deyip Kara'ya baktı.

Ama Kara'yı ayakta sırıtırken görünce kaşlarını çattı. Kara, eğilip işaret parmağını Ayaz'ın iki kaşı arasına koydu.

"Kaşlarını çatma çingene, çirkin oluyon."

Ayaz, yüzündeki Kara'nın eline vurdu.

"Çek elini lan koca ayak, asıl çirkin sensin."

Kara, elini iten Ayaz'ın elini tutup yere çöktü.

"Sana çirkinim ama."

Ayaz gözlerini kocaman açtı. Adam daha düne kadar utangaçken nasıl bir anda böyle atılgan olmuştu. Kara'ya hâlâ şokla bakarken Kara, Ayaz'ın alnına parmağıyla fiske attı.

"Bakma öyle boncuk boncuk gözlerinle."

Ayaz elini hızla Kara'nın elinden çekip tekrar yatağa yattı, yorganı üstüne çekti. Kara çöktüğü yerden kalkıp birden Ayaz'ın yorganını yüzünden çekip üstüne eğildi. Ayaz yumruklarını sıkarak gözlerini kapattı. Kara, Ayaz'ın yüzüne yaklaşıp başını eğerek yanağına dudaklarını hafifçe bastırdı. Bir kaç saniye bekleyip tekrar doğruldu. Ayaz gözlerini daha da sıkarken Kara gülerek yataktan uzaklaştı.

Kara odadan çıkınca Ayaz gözlerini açıp yorganı kafasına kadar çekti. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ergenliğe tepetaklak bir dönüş yaptı, yaşayamadığı ergenlik duyguları ard arda hücum etti.

Lan ikisi de koca koca adamlar olmuşlardı ama hiç hissedemedikleri bu yeni duygularla tanışıyorlardı.

Heyecan, utanma, ürperti, telaş ve korku. Ayaz ilk kez bir şeye çok fazla heyecanlanıyordu ve bu onu korkutmaya başlamıştı.

Bakalım bu ponçikolarla ne yapacağım 🤷🤷😂😂😂😂

SADECE SANA DELİ-GAY Where stories live. Discover now