Gazino

9.2K 584 36
                                    

Beşi önceden belirlenmiş mekana girdiklerinde masalarında içki içenler anlamasalar da garsonlar ve çalışan kadınlar buram buram asker kokusunu alabiliyorlardı.

Garsonlar hemen kapıya koşup Pars Komutan'a elleriyle ileriyi gösterdi.

"Hoşgeldiniz efendim sefalar getirdiniz" dedi gevşek ağızlı sırıtık eleman.

Pars sadece başıyla onaylayıp dördüne oturacakları masayı işaret etti.

Kuzu gibi uslu uslu komutanın dinleyen ama uzun boyları ve heybetli duruşlarıyla dikkatleri çeken beşli masaya oturdu.

Hiç bekletilmeden masaları mezelerle, salatalarla, meyvelerle donatıldı. Mekan etiyle ünlüydü ve önceden bizzat Pars'ın menüden belirlediği karışık ızgara; adana, pirzola, köfteler, kanatlar masalara dizildi. Hepsi cennete düşmüş gibi yemeklere gömüldüler.

Rakının biri buzlu kovaya konulurken diğeri kadehlere dolduruldu. Şalgam, şu ve buz da konulunca şef garson

"Başka bir emriniz var mı efendim?" diye sordu ellerini önünde birleştirerek.

Pars "Yok, gidebilirsin" diyerek gitmesini işaret etti.

Furkan dolu kadehini başına dikip yarısına kadar içti.

"Hizmet bu kadar şahane olduğuna göre Suriye'de anamızı belleyecekler."

Etlerini ağızlarına atan ekip omuzlarını silkti. Demirkan rakısından bir yudum aldı.

"Bize fark etmez anam, bize her yer savaş yeri."

Gülüşürek kadeh tokuşturdular. Pars ise etrafını izleyerek sesini çıkarmadan rakısını içiyordu. Pars eğlenemezdi, önceliği her zaman askerleri olmuştu. Diğerleri de bunu bilerek rahatça sohbet ede ede yemeklerini yiyordu.

Yemekler bitince masa toplandı, ikinci şişe açıldı. Müzik sesiyle birlikte kadınlar sahneye çıkmaya başladı.

Dansöz kıyafetleriyle kalçalarını kıvıra kıvıra masalarda dolanan kadınlar kendi aralarında fısıldaştı. Kızıl uzun saçlı, beyaz tenli, yuvarlak kalçalı ve iri göğüslü olan kadın Pars'ı gösterip

"Komutan benim, yaklaşanın bacaklarını kırarım ona göre" dedi.

Kızlar gülüşerek onu onayladılar. Yine en karizmatik ve yakışıklısını seçmişti diye düşündüler. Kadın, Pars'ın bakışını yakalayınca göz kırptı. Pars kaşlarını çatarak başka tarafa baktı.

Furkan, Demirkan'a omuz attı. Sırıtarak sahnede ki birini gösterdi

"Şu sarışına ne dersin lan, tipin mi?"

Demirkan kıza göz atıp yanındakini gösterdi.

"Yok şu ufak tefek olan fena değil."

Furkan, utanarak dans eden kıza baktı.

"Onu Beran'a düşünüyordum ama ona işinin ehli lazım, malum çocuğun ilki" dedi gülerek.

Beran rakısını içerken çoktan kumral, uzun boylu, ince fiziği olan birini gözüne kestirmişti bile.

Ayaz ise dans eden kızları izlerken omuzlarını sallaya sallaya onlara eşlik ediyordu.

Şef garson üçüncü şişeyi de açmak için gelince Pars durdurdu.

"Yeter bu kadar açma onu."

Garson başıyla onaylayıp gitti. Beş kişi iki yüzlük devirmişlerdi bile. Çakır keyif olsalar da kafaları yerindeydi. Sadece Beran biraz sarhoş olmuş, peltek konuşmaya başlamıştı.

Mekanın sahibi masaya gelip Pars'ın kulağına eğilip konuştu.

"Komutanım odalarınız üst katta hazırlandı."

Pars onu onaylayıp askerlerine kalkmalarını işaret etti. Bellerindeki silahları ceketleriyle kapatarak ekip mekanın ara kapısına doğru yürüyüp merdivenleri çıktılar.

Hepsine ayrı odalar ayırtılmıştı. Şef garson karidorda odaları gösterdi.

"İki kişiyi üst kata almamız lazım komutanım" dediğinde Pars emin olamayarak diğerlerine baktı. Demirkan ve Ayaz öne çıktı.

"Biz gideriz" diyerek garsonun arkasına geçtiler.

Pars gözleriyle dikkat edin diyerek talimat verdi. İkisi de başlarıyla onaylayıp garsonu takip ettiler. Kalan diğer garson da üçünün odasını gösterip gitti.

Furkan, Beran'ın omuzlarına ellerini koyup bastırdı.

"Hadi göreyim seni koçum beline kuvvet, sakin ol heyecan yapma" deyip güldü.

Beran utanarak başını eğip kafasını salladı. Pars çoktan odasına girmişti. Birkaç dakika sonra Beran'ın tıklandı. İçeriye sahnede gördüğü kız girdi. Sarışın olan da Furkan'ın odasına girdi.


SADECE SANA DELİ-GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin