Bölüm 28

399 46 4
                                    

Hamileliğimin yedinci ayında işlerle ve hamilelik telaşlarıyla boğuşurken neredeyse –mümkünmüş gibi sanki- Özgür'ü unuttuğum bir döneme girmiştim. O da yazmaya öylesine vermişti ki kendisini sanki bir an önce bir şeyleri tamamlamanın telaşındaydı. İlham perileri takvim dinlermiş gibi sanki! Ayça şirketimizde birkaç gazetecinin de davet edildiği bir parti düzenleneceğini ilan etti. Bir çeşit erken yılbaşı partisi. Ancak bunun bir tanıtım gecesi olduğunu hepimiz iyi biliyorduk. Genç bir şirket olmamıza rağmen hedeflerimi bir bir gerçekleştirmiş, piyasayı kasıp kavurmuştuk ama bu yeterli değildi. Şimdi online kitap meselesini biraz daha ileri boyuta taşıyarak Türkiye'de görülmemiş bir şey denemek istiyorduk. Webton. Yetenekli Türk çizer ve yazarların peşine düşecek yahut onların bizi bulmasını sağlayacaktık. Bu ülkede bu alanın öncüsü olacaktık. Bütün bu niyetlerimizi duyurmalıydık elbette.

Ayça ve Özgür en önde ev sahipleriydiler. Tanımadıkları insan yoktu bizim alanda, alan dışında. Pek çok ünlü, yazar, senarist, oyuncu, sosyal medya fenomeni davet edilmişti. Ulusal kanallardaki magazin programlarına konu olur muyduk bilmiyorum ama bunca kodaman bir araya gelmişken en az bir sosyete dergisinde haberimiz çıkar diye umuyorduk. Çello çalan güzel bir kız bile vardı bir kıyıda!

Bense yemekle meşguldüm.

Özgür'le ilişkimizi özellikle saklıyor değildik de ne bileyim açıkça da söylemiyorduk kimseye. Tuhaf geliyordu çünkü bana. Bundan rahatsız olduğumu bilen Özgür pek ilişmiyordu bu yüzden bana. Ben bu rahat kıyafetlerim ve gayet topuksuz ayakkabılarımla bütün bu insanların içerisinde kendimi bir yandan rahat diğer yandan rahatsız hissediyordum. Görünmez gibiydim. Bu iyiydi. Görünmez gibiydim. Bu kötüydü.

Bütün o parlak yıldızların ortasında Özgür'ü uzaktan seyretmek kompleksimi azdırıyordu doğrusu. Ben bile soruyordum kendime: Bu adamın benimle işi ne? Eğer bu insanlar bizim evli olduğumuzu bilselerdi bakışlarındaki bu yok sayma hangi ifadeye dönüşürdü? Onu sıradan-zavallı bir kıza tutulmuş eski zaman aşıklarından sayar beni zengin adamı gözüne kestirmiş kenar mahalle dilberi olarak nitelerlerdi. Yahut sadece boş verirlerdi. Neden bu kadar arabesk olduğumu bilmiyordum. Sanırım karnımın içinde günden güne büyüyen canavar sebep oluyordu buna?

Yalan!

Benim genetik kodlarıma işlenmişti arabesk tavırlar. Kompleksli ve eziktim, değişemezdim. Özgür'ün beni sık sık kontrol edip insani ayarlarıma geri döndürmesi gerekiyordu. Hele ki böyle bir ortamdayken... Fakat ihmal ediliyordum. Onu taramaya başladı gözlerim kalabalığın ortasında. En azından bir kenara geçip bana beni teskin edici küçük bir öpücük verebilirdi değil mi? Kocalık vazifesi gereği!

Nihayet gördüm onu. Yanında Hülya ile... 

KARŞILIKSIZ (TAMAMLADI) Where stories live. Discover now